"Allah için tut elimden, el tutan,
Tutmazsan; yorgunum, düşerim Billâh!"
(Mustafa Aslan)
Ana rahmine düştüğümüz ândan itibaren başlar ömür yolculuğumuz. Aldığımız her soluk, verdiğimiz her nefes, ömür yolculuğumuzun duraklarıdır.
Bir de ömür yolculuğu içinde dünyevî yolculuklar vardır; en kısası işe gidiş, eve dönüş..
İş için veya sadece seyahat niyetiyle şehirlerarası, ülkelerarası yolculuklar da vardır. Hayırlı iş peşindeki herkesin yolu açık olsun.
Zihnen, fikren, düşünsel yolculuklar da yapa insan, hayatı boyunca.
Sağda olur, solda olur, tarafsızlık adıyla renksizleşir ta ki doğru bir rehbere denk gelip doğru yola girinceye kadar...
Doğru yola girildikten sonra başlar, doğru yolun zorluğu ve aynı zamanda başlar huzur veren yoldaşlıklar...
Yolcunun yoluyla, yolun yolcusuyla müsemma olduğunu bilirim. Eğri yolda doğru insan, doğru yolda eğri insan bulunmaz.
Aklım kesti keseli her yolculuğumda, giderken de, gelirken de yollarla halleşirim...
Yollar; gidilecek, gelinecek yerleri, birbirine bağlayan sabit ağlar!
Yollar; geleceği bilinen veya gelmesi istenenlerin beklendiği, gözlendiği tek yer!
Yollar; özleyenleri kavuşturup buluştururken sevileni, sevenlerinden ayıran ama kızılamayan tek iz...
Yollar; bir de zamanla ittifâk ederse ömrün örselenmesindeki en güçlü törpü!
Yollar; gelenlerin de, gidenlerin de güzergâhı!
Kaçanların da, kovalayanların da kaybolmasına izin vermeyen Yollar!
Gariplerin yittiği, süvarilerin erittiği, ömürler öğüten değirmen Yollar!
Yollar; mesafeden korkmayan, ezilmekten bıkmayan, ezilmezse ıssızlaşan, otlar basan haliyle yalnızlığının farkında bile olmayan yalnızlar!
Yollar; karındaşların-kardaşların, soydaşların-dindaşların, yoldaşların-arkadaşların, fikirdaşların-ülküdaşların birlikte salındıkları kulvar!
Yollar; kaçarların, göçerlerin, döneklerin, kahpelerin, korkakların, ürkeklerin, suç ortaklarının berâber güttükleri taktik!
Yollar; kaçanın kurtuluş çıkışı, kovalayanın tuzağı!
Yollar; köprü yoksa bitişiyle karşıdan korkan, ürken, titreyen veya özleyen veya öfkelenen veya küfrederek bekleyenlerin ümitlerinin bittiği yer!
Yollar; köprülerle eklenerek uzayan, hasretleri bezeyen, yerküreyi besleyen kan damarları!
Yollar; dönenlerin, döneklerin, yoldaşını yarı yolda terk edenlerin; iffetsizlerin, ismetsizlerin; kalleşlerin, kahpelerin de izi.
Yollar; zâlimlerin, mürâilerin, taşeron kan emicilerin, paralı askerlerin, kapı kollarının, kapı kullarının, cellatların, kiralıkların, yalakaların, yağcıların da koştuğu, kaçtığı, kovalandığı çıkmaz!..
Yollar; Allah'ın nasibi ile dileyeni Mevlâ'sına, şeytanın yönlendirmesi ile dileyeni belâsına götüren kucak!...
Yollar; arlının-arsızın, hırlının-hırsızın, kutlunun-uğursuzun, onurlunun-onursuzun, îmanlının-îmansızın, kahramanın-kahpenin, cesûrun-korkağın, soylunun-soysuzun, ağzı duâlının-dili bedduâlının tek izi!..
Yollar; iki yönlü; biri iyiye öbürü kötüye; biri doğruya, öbürü yanlışa; biri Cennet'e, diğeri Cehennem'e giden iz...
Yollar; ehîl bir rehberle mutlaka kurtuluşa, yol bilmez veya kıyâmete kadar saptırmakta izinli şeytan yönlendirmesiyle kahroluşa, yok oluşa götüren tarîkat!...
Yollar; İki Cihan Serveri (s.a.a.)'nin; "Nuh'un Gemisi gibidir" dediği Ehl-i Beyt Gemisi ile bir Evliyai'r-Rahman kaptanlığında mutlak felâha; Evliyâu'ş-şeytan önderliğinde felâkete götüren tarîk...
Yollar; tek çıkılırsa uzadıkça uzayan, durmadan koşulmasına rağmen 45 yılda 4,5 m. ilerlenemeyen zor; ehîl bir rehberle 4-5 saatte hedefin gösterilmesi ile kolaylaşan erek!
Yollar; kimseyi terk etmeden yola tek düşenlerin, geçtikleri yere, iz bırakayım derken bilmeden patikalaştırdığı, kolayken zorlaştırdığı, dağlar aşan cığırlar...
ollar; evlâdı anadan ayırırken, canı cânanla buluşturan; bir gözü ağlarken, diğer gözüyle gülücükler dağıtan, aynı gözeden vuslât ve hasret fışkırtan kaynaklar...
Yollar; tembelin düşmanı, süvârinin sevdâsı...
Yollar; uzun yollara dayansın diye yaratılmış zayıf hafızalı deve kervanlarını, bir düştüğü çukura bir daha düşmeyen kuvvetli hafızası ile eşeklerin çekip yönettiği; inişli-çıkışlı, yenişli-yokuşlu, uzun-kısa, karanlık-aydınlık; bir yanı hasret, bir yanı vuslât olan bulmaca....
Yollar; uzun-ince, patika-cığır ama yolcuyu mutlaka vuslâta erdiren tarîkler...
Yollar; hırsız müteahhitlerden arta kalan genişlikte hatta otobanlığına rağmen, eğimi yanlış yapılmış ilk virajda, en modern araca takla attırıp yolculuğu başlamadan bitiren viyadükler!..
Yollar; Hicret'te mağara geçen, ricatta dere aşıramayan, cihâdda uçurumları aşıran izler!..
Yollar; yolcusu ile güzelleşen...
Yollar; yolu ile özelleşen yolcular...
Yollar; yol, tarîk, sırat'el mustakîym!
Veya gazaba uğramış, sapmışları, Allah ile aldatıcılar önderliğinde, günah ve haram süslü izlerden, gülüp-oynayarak yakıtı taş ve insan olan ebedî ateşe götüren şeytanî iz...
Vel-hâsıl; bir Babanın nefsini, bir Annenin nefsiyle buluşturarak, ana rahminde başlayıp, toprak ananın bağrında sürecek olan ebedî yolculukta bizi, "Sırât'el mustakîym"den yürüten Çalabım'a, Tanrım'a, Allahım'a yerlerle gökler arası kadar şükürler olsun...
Kaçanla kovalayanı; İki Cihan Serveri (s.a.a.)'nin, sonra İmam Ali (a.s.)'nin, Ehl-i Beyt'in, sonra On İki İmam'ın, sonra Pîr-i Türkistan Hâce Ahmet Yesevî'nin, sonra Hünkâr Hacı Bektaş'ın aslanla ceylanı kucağında birlemeyi başaran Türk'çe izinden önümüze düşen; "Türkoğlu Türk'üm" derken niye yaratıldığının farkındalıkla bizi; fâni dünyada "Kâinat Devleti"ne, ebedîyetde Allah rızasına yönlendiren Baştürkümüz, Önderimiz Prof. Dr. Haydar Baş'tan Allah'ım râzı olsun...
"Allah için tut elimden, el tutan,
Yorgunum, tutmazsan düşerim Billâh!.."
YOLCU, YOLUYLA; YOL, YOLCUSUYLA GÜZELDİR vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Tutmazsan; yorgunum, düşerim Billâh!"
(Mustafa Aslan)
Ana rahmine düştüğümüz ândan itibaren başlar ömür yolculuğumuz. Aldığımız her soluk, verdiğimiz her nefes, ömür yolculuğumuzun duraklarıdır.
Bir de ömür yolculuğu içinde dünyevî yolculuklar vardır; en kısası işe gidiş, eve dönüş..
İş için veya sadece seyahat niyetiyle şehirlerarası, ülkelerarası yolculuklar da vardır. Hayırlı iş peşindeki herkesin yolu açık olsun.
Zihnen, fikren, düşünsel yolculuklar da yapa insan, hayatı boyunca.
Sağda olur, solda olur, tarafsızlık adıyla renksizleşir ta ki doğru bir rehbere denk gelip doğru yola girinceye kadar...
Doğru yola girildikten sonra başlar, doğru yolun zorluğu ve aynı zamanda başlar huzur veren yoldaşlıklar...
Yolcunun yoluyla, yolun yolcusuyla müsemma olduğunu bilirim. Eğri yolda doğru insan, doğru yolda eğri insan bulunmaz.
Aklım kesti keseli her yolculuğumda, giderken de, gelirken de yollarla halleşirim...
Yollar; gidilecek, gelinecek yerleri, birbirine bağlayan sabit ağlar!
Yollar; geleceği bilinen veya gelmesi istenenlerin beklendiği, gözlendiği tek yer!
Yollar; özleyenleri kavuşturup buluştururken sevileni, sevenlerinden ayıran ama kızılamayan tek iz...
Yollar; bir de zamanla ittifâk ederse ömrün örselenmesindeki en güçlü törpü!
Yollar; gelenlerin de, gidenlerin de güzergâhı!
Kaçanların da, kovalayanların da kaybolmasına izin vermeyen Yollar!
Gariplerin yittiği, süvarilerin erittiği, ömürler öğüten değirmen Yollar!
Yollar; mesafeden korkmayan, ezilmekten bıkmayan, ezilmezse ıssızlaşan, otlar basan haliyle yalnızlığının farkında bile olmayan yalnızlar!
Yollar; karındaşların-kardaşların, soydaşların-dindaşların, yoldaşların-arkadaşların, fikirdaşların-ülküdaşların birlikte salındıkları kulvar!
Yollar; kaçarların, göçerlerin, döneklerin, kahpelerin, korkakların, ürkeklerin, suç ortaklarının berâber güttükleri taktik!
Yollar; kaçanın kurtuluş çıkışı, kovalayanın tuzağı!
Yollar; köprü yoksa bitişiyle karşıdan korkan, ürken, titreyen veya özleyen veya öfkelenen veya küfrederek bekleyenlerin ümitlerinin bittiği yer!
Yollar; köprülerle eklenerek uzayan, hasretleri bezeyen, yerküreyi besleyen kan damarları!
Yollar; dönenlerin, döneklerin, yoldaşını yarı yolda terk edenlerin; iffetsizlerin, ismetsizlerin; kalleşlerin, kahpelerin de izi.
Yollar; zâlimlerin, mürâilerin, taşeron kan emicilerin, paralı askerlerin, kapı kollarının, kapı kullarının, cellatların, kiralıkların, yalakaların, yağcıların da koştuğu, kaçtığı, kovalandığı çıkmaz!..
Yollar; Allah'ın nasibi ile dileyeni Mevlâ'sına, şeytanın yönlendirmesi ile dileyeni belâsına götüren kucak!...
Yollar; arlının-arsızın, hırlının-hırsızın, kutlunun-uğursuzun, onurlunun-onursuzun, îmanlının-îmansızın, kahramanın-kahpenin, cesûrun-korkağın, soylunun-soysuzun, ağzı duâlının-dili bedduâlının tek izi!..
Yollar; iki yönlü; biri iyiye öbürü kötüye; biri doğruya, öbürü yanlışa; biri Cennet'e, diğeri Cehennem'e giden iz...
Yollar; ehîl bir rehberle mutlaka kurtuluşa, yol bilmez veya kıyâmete kadar saptırmakta izinli şeytan yönlendirmesiyle kahroluşa, yok oluşa götüren tarîkat!...
Yollar; İki Cihan Serveri (s.a.a.)'nin; "Nuh'un Gemisi gibidir" dediği Ehl-i Beyt Gemisi ile bir Evliyai'r-Rahman kaptanlığında mutlak felâha; Evliyâu'ş-şeytan önderliğinde felâkete götüren tarîk...
Yollar; tek çıkılırsa uzadıkça uzayan, durmadan koşulmasına rağmen 45 yılda 4,5 m. ilerlenemeyen zor; ehîl bir rehberle 4-5 saatte hedefin gösterilmesi ile kolaylaşan erek!
Yollar; kimseyi terk etmeden yola tek düşenlerin, geçtikleri yere, iz bırakayım derken bilmeden patikalaştırdığı, kolayken zorlaştırdığı, dağlar aşan cığırlar...
ollar; evlâdı anadan ayırırken, canı cânanla buluşturan; bir gözü ağlarken, diğer gözüyle gülücükler dağıtan, aynı gözeden vuslât ve hasret fışkırtan kaynaklar...
Yollar; tembelin düşmanı, süvârinin sevdâsı...
Yollar; uzun yollara dayansın diye yaratılmış zayıf hafızalı deve kervanlarını, bir düştüğü çukura bir daha düşmeyen kuvvetli hafızası ile eşeklerin çekip yönettiği; inişli-çıkışlı, yenişli-yokuşlu, uzun-kısa, karanlık-aydınlık; bir yanı hasret, bir yanı vuslât olan bulmaca....
Yollar; uzun-ince, patika-cığır ama yolcuyu mutlaka vuslâta erdiren tarîkler...
Yollar; hırsız müteahhitlerden arta kalan genişlikte hatta otobanlığına rağmen, eğimi yanlış yapılmış ilk virajda, en modern araca takla attırıp yolculuğu başlamadan bitiren viyadükler!..
Yollar; Hicret'te mağara geçen, ricatta dere aşıramayan, cihâdda uçurumları aşıran izler!..
Yollar; yolcusu ile güzelleşen...
Yollar; yolu ile özelleşen yolcular...
Yollar; yol, tarîk, sırat'el mustakîym!
Veya gazaba uğramış, sapmışları, Allah ile aldatıcılar önderliğinde, günah ve haram süslü izlerden, gülüp-oynayarak yakıtı taş ve insan olan ebedî ateşe götüren şeytanî iz...
Vel-hâsıl; bir Babanın nefsini, bir Annenin nefsiyle buluşturarak, ana rahminde başlayıp, toprak ananın bağrında sürecek olan ebedî yolculukta bizi, "Sırât'el mustakîym"den yürüten Çalabım'a, Tanrım'a, Allahım'a yerlerle gökler arası kadar şükürler olsun...
Kaçanla kovalayanı; İki Cihan Serveri (s.a.a.)'nin, sonra İmam Ali (a.s.)'nin, Ehl-i Beyt'in, sonra On İki İmam'ın, sonra Pîr-i Türkistan Hâce Ahmet Yesevî'nin, sonra Hünkâr Hacı Bektaş'ın aslanla ceylanı kucağında birlemeyi başaran Türk'çe izinden önümüze düşen; "Türkoğlu Türk'üm" derken niye yaratıldığının farkındalıkla bizi; fâni dünyada "Kâinat Devleti"ne, ebedîyetde Allah rızasına yönlendiren Baştürkümüz, Önderimiz Prof. Dr. Haydar Baş'tan Allah'ım râzı olsun...
"Allah için tut elimden, el tutan,
Yorgunum, tutmazsan düşerim Billâh!.."
YOLCU, YOLUYLA; YOL, YOLCUSUYLA GÜZELDİR vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017