Bölgemizi kana bulayan savaş ve terör, yeni bir Haçlı seferidir. Bu Haçlı seferinin eskilerinden farkı, Yahudilerle ortak yapılmasıdır. Bir diğer fark da, bazı Müslümanların bilerek veya bilmeyerek Haçlıların safında yer almasıdır. Yahudiler ve Hıristiyanlar, yeni Haçlı seferinde niçin ittifak ettiler? Bunun dini gerekçelerini biraz irdeleyelim. Bilindiği üzere, Yahudiler 'seçilmiş halk' ve 'vaat edilmiş toprak' inancına sahiptirler. Seçilmiş halk kavramı muharref Tevrat'ta yer almakta ve Tanrı'nın çocukları anlamında kullanılmaktadır. Protestanlar da, aynı Yahudiler gibi bu iki kavrama inanmaktadırlar. Bu inanç beraberliği, tabii olarak siyasi işbirliğini doğurmuştur. ABD, İngiltere ve İsrail'in ayrılmaz bir üçlü oluşturmalarının sebebi işte budur. İngiltere eski Başbakanı Tony Blair, bu gerçeği şöyle dile getirmiştir: "Irak'a asker göndermede dini inancım belirleyici olmuştur". Amerikalı senatör Albert J. Beveridge, 27 Nisan 1898'de seçilmiş halk-üstün ırk teorisi konusunda şunları der: "Amerikan Cumhuriyeti tarihin en üstün ırkının kurduğu bir cumhuriyettir. Tanrı tarafından yönlendirilen bir devlettir. Bu cumhuriyetin liderleri de yalnızca devlet adamı değil, aynı zamanda Tanrı'nın peygamberleridir". ABD Başkanı Bush da böyle inanmakta ve bu inanç ABD'de hızla yayılmaktadır. Grace Hallsell, 'Tanrı'yı Kıyamete Zorlamak' adlı kitabında diyor ki: "Amerika'da en hızlı büyüyen mezhep sahiplerinin tek hedefleri var: Kendilerini zahmetsizce, Armagedon savaşını ve dünya gezegenin yok oluşunu izleyecekleri yere, yani semaya yükseltmesi için Tanrı'nın elini çabuk tutmasını sağlamak" (s.16). Böyle inananlar ABD'de azınlıkta mıdır? Hayır, Rice Üniversitesi sosyoloji Profesörü William Martin'e göre, "öğreti olarak büyük oranda hâlâ fundamentalist olan Evanjelikalizm, bugün yaklaşık her dört Amerikan yetişkinden birini bünyesinde barındırmaktadır" (A.g.e., s. 19). Aynı inancı benimseyenlerden biri olan Jerry Falwell der ki: "Teolojik açıdan her Hıristiyan İsrail'i desteklemek zorundadır. Şayet İsrail'i koruyamazsak Tanrı'nın nezdinde itibarımızı kaybederiz" (A.g.e., s.114). Bütün bunlardan anlaşılan şudur: Yahudi ve Hıristiyanlar ittifak kurarak, Müslümanlara karşı yeni bir Haçlı seferi başlatmıştır. Yahudi ve Hıristiyan ittifakını, yani ABD ve İsrail işbirliğini hiçbir gelişme bozamaz. Çünkü bu, dini inançtan kaynaklanmaktadır. "1967'de İsrail Arap komşularına saldırdı. Bir ABD casus gemisi olan ve Akdeniz'de bulunan Uss Liberty'yi İsrailliler kendi toprak emellerine engel olabilir ihtimaline karşı bombaladılar. 34 Amerikan mürettebatını öldürdüler ve 171'ini yaraladılar... Beyaz Saray'da Başkan Johnson bulunuyordu ve bunu İsrail'in yaptığını bildiği halde İsrail'i eleştirmedi, yine işbirliğini sürdürdü" (A.g.e., s. 109-110).Bölgemizde yaşanan işgal, savaş ve terörü, Aydın Menderes'in de bir Haçlı seferi olarak nitelendirmesi sevindirici ve ümit vericidir. Aydın Menderes, 7 Kasım 2007 tarihli Tercüman gazetesindeki yazısında şöyle diyor: "Irak'taki Amerika'nın askeri varlığının bu bölgede XI. ve XII. yüzyılda yaşanmış Haçlı seferlerinden hiç farkı yoktur. Beş yıl önce bu tabiri Bush'un kulandığı asla unutulmamalıdır. Bugünün o günlerden tek farkı Selahaddin Eyyubi ve Kılıçarslan gibi kahramanların bulunmamasıdır ve onların torunlarının Amerika'nın buradaki varlığını adeta değiştirilimez bir kader görmeye devam etmeleridir. Bu bölgede yaşayan tüm insanların, halkların ve ülkelerin ortak güvenliği Amerika'nın bir an önce buralardan gitmesidir. İktidar, hükümet ve devlet ne derse desin ama aziz milletimiz ve kamuoyu bu gerçekleri artık yüksek sesle söylemeye başlamalıdır". Rusya Devlet Başkanı Viladimir Putin bile aynı şekilde düşünmektedir. Diyor ki: "ABD ve müttefiklerinin İran'a yönelik Haçlı seferi ve kutsal savaşında yer almayacağız". Hal böyle iken, 'Müslümanım' diyen bazı kişilerin, ABD'nin demokratikleşme yalanına aldanarak yeni Haçlı seferine destek vermeleri ne büyük bir bedbahtlıktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018