Cumhurbaşkanlığı makamı, üniter devletin, milletin birlik ve beraberliğinin temsil edildiği en üst makamdır. Ama ne var ki, çiçeği burnunda Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasının arifesinde, "tek tip millet", dolayısıyla üniter devlet ile ilgili söyledikleri oldukça endişe vericidir.Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, yazdığı makalede, "Üniter devlet, tek milleti ifade eder. Onu da Gazi (Mustafa Kemal Atatürk), Müslüman Türk olarak, Türklük şemsiyesi altında birleştirmiştir" tespitinde bulunmuştur.Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin misakı milli sınırları içinde yaşayan Kürt, Türk, Çerkez, Boşnak halktır; bunlar İslam kimliğiyle beraber millet olmuşlardır. Ve bu milletin adı Türk milletidir. Türk milleti kavramı bir üst kimliktir, etnik anlamda Türklüğü ifade etmez. Mustafa Kemal Atatürk bu gerçeği, "Ne mutlu Türk'üm diyene" ifadeleriyle belirtmiştir.Dikkat ederseniz Atatürk "Ne mutlu Türk olana" diyerek etnik bir ayrımcılık yapmıyor.Üst kimlik meselesi birçok ülkede mevcut olan bir meseledir.Örneğin, İngiltere'nin hükmettiği topraklarda etnik anlamda İngiliz'i, Afrikalı kökenlisi, Hintlisi, Türk'ü, Çinlisi vardır ve "Ben İngiliz'im" demektedir. Etnik anlamda zenci bir İngiliz olabilir mi, elbette ki hayır? Burada İngiliz ifadesi bir üst kimlik olarak belirtilmektedir.Bu Amerikalılar için de böyledir, Fransızlar için de?Soru şu: Batılı ülkeler kendi vatandaşları için bir üst kimlik belirleme gayretinde iken, neden Türkiye topraklarında yaşayan insanlar için etnik bir ayrımcılığı körüklemektedir?İşte bu sorunun cevabı, bir dönem Almanya'nın şansölyeliğini yapmış olan Helmut Kohl'un şu ifadelerinde gizlidir: "Türkiye, Türklere bırakılamayacak kadar önemlidir."Anadolu coğrafyasının Haçlı Bizans'ın elinden alınıp, İslam'la buluşturularak bir Müslüman Türk kimliğine kavuşması Batının her zaman hatırladığı bir kabus olmuştur.Bu sebepten dolayı onlar, Malazgirt zaferinden sonra Hacı Bektaş-ı Veli ve dervişan grubunun Anadolu coğrafyasına gelerek Ehl-i Beyt anlayışıyla yaşadıkları İslam'la bu coğrafyada yaşayanların gönüllerini fethederek Müslüman Türk kimliğine kavuşturmasına "soykırım" demişlerdir.Yeri gelmişken şu gerçeği de ifade etmek lazım: 600 yıllık Osmanlı Devleti'ni Sevr ve işgal sürecine taşıyan asıl sebep, Hacı Bektaş'ın oluşturduğu "Türk milleti" üst kimliğinin bozulmaya başlaması, ülkemiz üzerinde hesabı olanların etnik ve mezhepsel farklılıkları kaşıması sebebiyledir.Bu açıdan bakıldığında, "İstiklal Harbi, üniter yapının ve Türk milleti kimliği altında millet birlikteliğinin korunması mücadelesiydi" diyebiliriz. Mustafa Kemal Atatürk, milli mücadele neticesinde kurduğu devleti de üniter yapı ve tek millet kavramı üzerine kurmuş ve sonraki yıllarda da bu yapıyı bozmak isteyenlerle büyük mücadeleler vermiştir.Prof. Dr. Baş, makalesinde bu gerçeği şöyle ifade etmektedir:"Siyasi perdede Kürt hareketi; mezhepsel boyutta Nakşibendilik İngiliz etkisinde Anadolu'da kök salmaya çalışmış ancak Atatürk'ün feraseti ile geri püskürtülmüştür. Hedef, temelleri atılan üniter yapının dağılması ve kurulan devletin yıkılmasıydı."Atatürk, Müslüman olan tüm milleti Türk milleti olarak tanımlayarak, Lozan'da da bunu resmen ilan ederek milleti bir ve beraber kılarken, diğer taraftan da her vatandaşa, etnik kökenine ve mezhebine bakmadan, hiçbir ayrım yapmadan eşit Anayasal haklar sağlamıştır.Dikkat ederseniz, 90 yıllık Türkiye'de Kürt vardır, Türk vardır, Laz vardır, Çerkez vardır, Boşnak, vardır? Bu etnik unsurların hiçbirisi asimile edilmemiştir, dillerini korumuşlar, kültürlerini, folklorlarını korumuşlardır.Anayasal hak gereği her bir vatandaş bu ülkede cumhurbaşkanı, başbakan, genelkurmay başkanı olabilir, devletin bütün imkanlarından eşit bir şekilde yararlanabilir. Bütün bunlar anayasal hak olmasına rağmen, eğer bugün bir adaletsizlik varsa, bu devletin, anayasanın, parlamenter sistemin suçu değil o koltukları işgal eden siyasilerindir.Bugün AKP iktidarının temsilcileri, vatandaşlara anayasal hakları olan hizmetleri vermemelerinin hesabını vermeleri gerekirken, oluşturdukları çarpık tablonun faturasını devlete, üniter yapıya, Türk milleti kimliğine ve anayasaya yükleyerek hala kalabilen doğruları da tarumar etme gayretindedirler.Yapılması gereken Yeni Türkiye adıyla, Türkiye'yi Sevr'e götürmek değil, Atatürk'ün oluşturduğu sağlam temellere yeniden dönmektir.
Murat Çabas / diğer yazıları
- ‘Emperyal güçler Kıbrıs'ı istiyor’ / 01.11.2024
- BTP’den örnek Cumhuriyet kutlaması / 30.10.2024
- Bağımsızlık yürüyüşü Cumhuriyetle taçlandı / 29.10.2024
- Türk milleti gerçek Atatürk’ü O’ndan öğrendi / 26.10.2024
- İmtiyaz bölünmeyi getirir, terörü bitirmez / 25.10.2024
- Bahçeli, açılımda vites yükseltti! / 23.10.2024
- FETÖ elebaşı öldü, fitnesi devam ediyor / 22.10.2024
- Hz. Ali’nin Hz. Hüseyin’e vasiyeti / 19.10.2024
- Çözüm süreci, ‘çözülüm’ süreci mi? / 18.10.2024
- Bütçenin özeti: 1 trilyon açık, 912 milyar faiz ödemesi / 16.10.2024
- BTP’den örnek Cumhuriyet kutlaması / 30.10.2024
- Bağımsızlık yürüyüşü Cumhuriyetle taçlandı / 29.10.2024
- Türk milleti gerçek Atatürk’ü O’ndan öğrendi / 26.10.2024
- İmtiyaz bölünmeyi getirir, terörü bitirmez / 25.10.2024
- Bahçeli, açılımda vites yükseltti! / 23.10.2024
- FETÖ elebaşı öldü, fitnesi devam ediyor / 22.10.2024
- Hz. Ali’nin Hz. Hüseyin’e vasiyeti / 19.10.2024
- Çözüm süreci, ‘çözülüm’ süreci mi? / 18.10.2024
- Bütçenin özeti: 1 trilyon açık, 912 milyar faiz ödemesi / 16.10.2024