Devlet ve milletimize umut olamayanlar iş birliği yaptı, el birliği yaptı ve dil birliği yaparak terörist başına umut oldular.
Terörist başına umut olanlar ertesi gün başkentimizde gerçekleşen terör saldırısını yine dil birliği ile lanetlediler.
Ortak noktaları bu terör eylemlerinin arkasında emperyalistler olduğu başlığıydı. Tam bir komedi!
Öcalan'ın arkasında kim var? Daha doğrusu Öcalan'ın, PKK'nın, IŞID'ın, YPG-YYD'nin, El Kaide'nin ve diğer ülkemiz ve bölgemizdeki terör örgütlerinin sahibi kim?
Siyasetçilerimizin bahsettiği emperyalistler. Peki, kim bu emperyalistler? ABD, Avrupa ülkeleri ve İsrail.
Bizzat Sayın Erdoğan, ABD'yi, Avrupa ülkelerini başta PKK-YPG olmak üzere bütün terör örgütlerine destek olmakla suçlamadı mı?
O halde soru: Bebek katiline özgürlük kime hizmettir? Bebek katiline özgürlük kimin isteğidir?
Meydanlarda, 'Müslüman aynı delikten iki defa ısırılmaz' de. Sonra deliğin önüne kamp kur.
Emperyalistlere, 'terör örgütleri akrep gibidir. Eninde sonunda kendilerini taşıyanları, destekleyenleri, kullananları da sokarlar' de. Sonra terör örgütüne umut ol.
Devlet Bahçeli
60 yıllık siyasi karakterini silen Devlet Bahçeli, MHP'nin kırmızı çizgisini yeşile çeviren çıkışına gelen tebrikleri kabul ediyordur herhalde.
Öyle ki düne kadar Türk düşmanı, millet düşmanı, vatan haini, PKK işbirlikçisi gibi nice hitaplarının muhatapları şimdi Devlet Bahçeli'yi tek tek tebrik ediyor.
Milliyetçiler ipe dolandı
Bahçeli hükümet ortağıydı. ABD, 'asmayacaksınız' emriyle, Abdullah Öcalan'ı teslim etti. Emir gereği asamadılar.
Erdoğan iktidar oldu. Her fırsatta Devlet Bahçeli'nin ve MHP, milliyetçiliği sorgulamaya başladı.
Tarihler 2007 idi ve artık Devlet Bahçeli'nin canına tak etmişti. Yüz binlerin karşısında Devlet Bahçeli; "Oğluna gemi alacak kadar paran var ama Apo'yu asacak kadar mı para bulamadın? Al sana ip, as da görelim' sözleri ile hem rest çekiyor hem de gizli olarak Öcalan'ın sahibine vurgu yapıyordu.
Erdoğan, o ipi almaya cesaret edemedi ve ip ortada kaldı. Gün geldi Devlet Bahçeli, bebek katiline umut oldu.
Bu kez ipi bir başka milliyetçi parti lideri Müsavat Bey eline aldı ve "Bahçeli, 'Ben asamadım, sen as' demişti. Madem ki milattır, o zaman onun da bir hatırası olsun. Bu büyük milletin anılarını yok ettiniz. Bu büyük milletin geleceğini katlettiniz. Al şimdi bu ipi baş köşede başının ucuna as" sözleriyle ipi tekrar Bahçeli'ye iade etti. O da ipi alıp, pozunu verdi.
Sayın Erdoğan'ı, 'milliyetçiliği ayaklar altına aldım' sözlerinden ötürü eleştirmiştim. Milliyetçiliği ayaklar altına alan Erdoğan değilmiş.
İp, sahibine döndü. Ama ekonomimiz hala ipte. Adaletimiz ipte. Devletiminiz bekası ipte. Milletimizin acıları ipte. Milletin birliği de, geleceği de ipte. Kurtul artık bu ipten de, bu ip sahiplerinden de Türk Milleti.
Terör bitecekmiş!
Bakın ekranlara başta siyasetçiler olmak üzere sağdan-soldan, alttan-üsten ne kadar televizyon, akademisyen, gazeteci varsa 'terör bitsin, bu acılar dinsiz, huzur, kardeşlik gelsin' gibi süslü kelimeleri seçip, makyajlı cümleler kuruyorlar.
Emin olun hepsi kitaplar yüklü cahillerdir. Dünya tarihinde emperyalistlerin ve Siyonistlerin siyasi, ekonomik ve inanç hedeflerinin olduğu hangi coğrafyada terör bitmiş, kan durmuştur ki, bin yıldır bu zihniyetlerin hedefindeki topraklarımızda terör bitsin, huzur gelsin?
Bu topraklarda terör iki şekilde biter. Emperyalistlerin istediklerini verir, onlardan olursan terör biter. Şuanda seçilen yol budur.
Ya da Atatürk'ün duruşunu göstererek ekonomini bağımsızlaştırırsın, ordunun güçlendirirsin, aileden başlayarak bütün toplumda milli ve manevi birliği gerçekleştirirsin, bu birliğe itirazı olanların da kafasını aldığın zaman terör biter.
Ekranlardaki süslü kelimelere kanmayın
BTP lideri Hüseyin Baş AKP, MHP ve CHP'nin oluşturduğu yapay gündemi; "Herkesin eşit olduğu yerde eşitlik isteyenler eşitlik değil imtiyaz istiyordur. Dün mecliste tüm partiler imtiyazı elleriyle teklif etti. Bugün de imtiyazın sonuçlarını gördük' şeklinde özetledi.
Hüseyin Baş, "Sevr'i savaşarak kabullendiremeyen iradeler bugün masa başında Türkiye'yi paramparça ediyorlar. Türk siyaseti de buna alet oluyor…
Herkes bir eşitlik vaat ediyor. Bakıyorsun herkes anayasada eşit, yasada eşit, ticarette eşit, eğitimde eşit, hukukta eşit, adalette eşit. Hani adaletsizlik vardı ülkede de Kürt'e varda Türk'e yok mu?
Burada verilmek istenen şey aslında eşitlik değil, hani 'El artırıyorum' diyorsun ya, imtiyaz vermek için el arttırıyorsun. Herkesin eşit olduğu ortamda bir eşitlik vaat ediyorsan sen aslında imtiyaz vaat ediyorsun.
Etnik unsurlar arasında eşitsizlik yok. Eğitimde eşitsizlik var, hukukta, adalette eşitsizlik var, gelirde eşitsizlik var, gelir dağılımında eşitsizlik var, sokakta eşitsizlik var, siyasette eşitsizlik var, medyada eşitsizlik var, sizin yönettiğiniz bütün alanlarda eşitsizlik var, yoksa hiçbir vatandaşın birbiri arasında eşitsizliği yok.
Kalkıp da birbirine eşitlik vereceksen buralardan vereceksin kafana göre de devletin toprağını imtiyazlandırıp başkasına peşkeş çekemezsin.
Sen, federatif yapıya geçeceksin federasyon olacaksın, imtiyazlar elde edeceksin. O zaman yarın Laz'ı da, 'Ben de eşitlik istiyorum' diyecek, Çerkez de 'Ben de eşitlik istiyorum diyecek', bilmem kim 'Ben de eşitlik istiyorum' diyecek, hepsine de birer federasyon verelim.
Sevr'i savaşarak dayatıp, imzalatamayan, kabullendiremeyen iradeler bugün oturdular masa başında Türkiye'yi paramparça ediyorlar. Türk siyaseti de buna alet oluyor."
Sizce?
- Erdoğan: ‘Toplu iğne yapamıyorduk toplu iğne’ / 31.10.2024
- Cumhuriyetin geleceğini tercihleriniz belirleyecek / 29.10.2024
- Dünden bugüne Cumhuriyet / 28.10.2024
- İnsanın şeytanlaşması / 27.10.2024
- Deliller iktidarın aleyhine / 26.10.2024
- AKP bu skandaldan da yırtar / 25.10.2024
- Kim derdi ki Devlet Bahçeli, İmralı’nın havarisi olacak! / 24.10.2024
- ‘Tehdit altındayız daha çok mülteciye ihtiyacımız var’ / 23.10.2024
- Hz. Ebu Talip’ten helallik istiyorum -3- / 21.10.2024