Osmanlı devleti, 1876 yılında konkordato ilan ediyor.
20 Kasım 1881 yılında Düyûn-u Umûmiye kuruluyor, Osmanlı devletinin gelirlerine el konuluyor.
30 Ekim 1918 yılında Mondros Antlaşması imzalanıyor, Osmanlı devleti topraklarının işgali planlanıyor.
10 Ağustos 1920 yılında Sevr Anlaşması imzalanıyor, Osmanlı devletinin toprakları paylaşılıyor.
Bu sırada Osmanlı devletinin başında bulunan padişah ve sadrazam hazretleri ise koltuklarını maharetle koruma başarısını gösteriyorlardı.
O günün şartları ve gelişen olayların arkasına saklanarak, paşaları ve sadrazamları gayretli, başarılı görenler varsa ki vardır, onlar hezimette hikmet arayan tarihçilerdir. Onları, tarihten ders çıkaran tarihçilere havale ederek biz devam edelim.
Türkler, tarihten tam siliniyordu ki, bir anarşist çıktı!
İslam düşmanı, dinsiz, imansız, anası babası belli olmayan, (Bardakçı'nın da inandığı gibi) Kur'an-ı Kerim'e gökten indiği sanılan dogmalar diyen, hem de Osmanlı paşası… Vay canına!
Osmanlı devleti, Bardakçı ailesi kadar araştırma yapmadan böyle kişileri nasıl paşa yapıyor, hayret doğrusu!
Bu ilginç, hayret verici durum sizce araştırma (Bardakçı ailesi dahil) konusunu hak etmiyor mu!?
Ben burada kaynaklar üzerinden yapılan tartışmaların, bir senaryonun parçası olduğuna inanıyorum.
En kutsal kitabımız olan Kur'an-ı Kerim'in ayetlerinin mealiyle bile nasıl oynadıklarını, değiştirdiklerini gördüm.
Müslümanların referans gösterdiği en temel kaynak kitaplar üzerinde bilinçli yapılan tahribatları bilenlerden sadece biriyim.
Onun için kaynakları yarıştırmayalım.
Katkı sunma adına sizlere Said Nursi'nin ve FETÖ başının kitaplarını dikkatle okumanızı tavsiye ederim.
Konumuza dönelim,
"Deccal" paşa, tüm planları mahvetti!
Kanaat önderi Hoca efendilerin, İstiklal Savaşı yıllarında katli vacip fetvası vermelerine ve verdikleri fetvalar İtalyan uçakları tarafından halka, yukardan dağıtılmasına rağmen, keferenin önü bir türlü kesilemiyordu!
Osmanlı topraklarını işgal eden Yunan, İtalyan, Fransız ve dünyada yenilmez devlet olarak bilinen İngilizlerin karşısına dikilen hain paşa, o koşullarda bile "geldikleri gibi giderler" diyordu.
Bu paşa, peygamber torunu, hafız, Kur'an dinlemeyi ve Kur'an okumayı seven, anası Seyit molla Zübeyde, babası Seyit Ali Rıza efendi.
Girdiği hiçbir savaşı kaybetmeyen, yedi dil bilen, beş bine yakın kitap okuyan, kaleme aldığı geometri dahil kitapları olan, Kırklareli'ni ziyaretinde minaresi yıkık gördüğü caminin minaresini kendi cebinden ödeyerek yaptıran, gençliğini ağzı dualı insanların bulunduğu meclislerde geçiren, verdiği tam bağımsızlık savaşıyla, yeryüzündeki başta Müslüman devletler olmak üzere tüm mazlum milletlerin ilham kaynağı olmuş,
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'TÜR.
Prof. Dr. Haydar Baş Hocamın ifadesiyle;
"Atatürk Vatandır"
"Atatürk Bayraktır"
"Atatürk Birleştirici Harçtır"
"Hoca Atatürk" seni minnet ve özlemle anıyoruz.
- Liyakat mı yoksa teslimiyet mi? / 02.11.2024
- İslam düşmanı, hem de Osmanlı paşası! / 01.11.2024
- Cumhuriyet Bayramı’nın hatırlattıkları / 30.10.2024
- Samimiyetinizin turnusolü, Said Nursi’dir / 28.10.2024
- Birliğimizi planlı olarak bozuyorlar / 27.10.2024
- Sayın Özel, vatandaşlarımızı niye ayrıştırıyorsunuz? / 26.10.2024
- ABD kurulan Kürt devletini bizden resmen tanımamızı istiyor / 25.10.2024
- FETÖ, Atatürk’ü deccal olarak görüyordu / 23.10.2024
- FETÖ, Atatürk’ü deccal olarak görüyordu / 23.10.2024