FETÖ elebaşı öldü, fitnesi devam ediyor

Bir işgal projesi olan dinler arası diyalog faaliyetlerini ülkemize getiren, bir dönem hükümetin de her türlü desteğiyle devlet kademelerine sızarak büyük tahribat gerçekleştiren ve en sonunda 15 Temmuz darbe girişimiyle gerçek yüzünü ortaya çıkaran FETÖ'nün elebaşı Fetullah Gülen öldü.

1998 yılında ziyaret ettiği papasına nihayet kavuştu, ateşi bol olsun.

Öldü ölmesine ama ülkemizde ve dünya genelinde ektiği fitne tohumlarının etkisi devam ediyor. Hükümet yetkilileri her ne kadar "Uzantılarıyla mücadele devam edeceğiz" açıklamaları yapsalar da pek inandırıcılığı yok. Neticede bu fitneyi bu kadar büyük bir bela haline getiren de kendilerinin bir dönem verdikleri destekler.

Gülen'in ölümünün ardından Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş sosyal medya hesabından peş peşe paylaşımlar yaptı.

BTP lideri Baş, paylaşımında, "Kötü bilirdik. Herkes 'Hocaefendi' diye önünde el pençe dururken babam (Prof. Dr. Haydar Baş) yıllarca bunların sapkın fikirleriyle mücadele etti. Sırf bu yüzden büyük bedeller ödedi, kumpaslara maruz kaldı. 10 sene önce ölse yas ilan edeceklerin bugün söylediklerinin bir hükmü yok" ifadelerini kullandı

Hüseyin Baş, diğer bir mesajında da Prof. Dr. Baş'ın resmini de paylaşarak şunları belirtti: "Bu adam benim babam. Tüm Türkiye'ye en imkansız zamanlarda FETÖ'nün gerçek yüzünü haykırdı. O zamanlar sosyal medya yok, sokak sokak, kapı kapı videolar dağıttırarak ipliklerini pazara çıkardı. Evini bastılar durmadı, iftira ettiler durmadı, kumpas davaları yürüttüler durmadı. O nasıl korku saldıysa hainlere biz de aynı korkuyu salmaya devam edeceğiz. Ruhu şad olsun."

Evet, FETÖ elebaşı Gülen'le gerçek mücadeleyi yıllarca Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu yaptı. 1990'lı yıllarca önce Fetullah Gülen'i bir mektupla uyardı ama olumsuz cevap aldı. 1998 yılında Gülen, Vatikan'a gidip "papalığın başlattığı dinlerarası diyalog misyonunun bir parçası olarak orada bulunduğunu" tüm dünyaya ilan edince ve de papaya "cenapları" ifadesini kullanarak övgülerle dolu bir mektup yazınca Prof. Dr. Baş, Gülen'le aleni mücadeleye başladı.

Hükümetle kurduğu ortaklıkla birlikte devlet kurumlarının gücünü de arkasına alan Gülen hareketi, bu gücü Prof. Dr. Haydar Baş'a karşı büyük bir baskı unsuru olarak kullandı. BTP lideri Hüseyin Baş, bunların bir kısmını mesajında ifade ediyor.

Prof. Dr. Baş'ın en özeline kadar girildi, hakkında her türlü iftiralar atıldı ama Baş, bu baskılara asla boyun eğmedi ve hukukun dışına bir milim çıkmadı. Sonunda bütün davaları kazandı ve FETÖ'nün fitnelerini geri püskürttü.

Prof. Dr. Baş'ın mücadelesi neticesinde FETÖ'nün ve zararlı görüşlerinin gerçek yüzünü millet öğrendi. Eğer Türk milleti 15 Temmuz darbe girişiminde FETÖ'nün tanklarına karşı göğsünü siper ettiyse, darbe girişimine engel olduysa bu, FETÖ'yle yıllarca kol kola yürüyenlerin değil, Prof. Dr. Baş'ın bu eşsiz mücadelesi sayesindedir.

Prof. Dr. Baş, ülkemizin dört bir yanında organize ettiği programlarda hep FETÖ fitnesinin zararları hakkında konuşuyor, milletimizi ayıktırıyordu.

Prof. Dr. Baş şöyle uyarıyordu:

"ABD, işgal ettiği ülkeye girerken o ülkenin insanlarının onlara kurtarıcı gözüyle bakmasını istiyor. Bunu yapabilmek için dinler arası diyalog safsatasını ortaya koydular. Ilımlı İslam projesini uygulamaya koyarak, 'işgalciler cennetliktir, bunlar mahsum insanlardır hizmet ehli insanlardır' dedirtmeye çalıştılar. Ve maalesef hoca kılığında insanlarla beraber oldular. Bu insanlar geldi size hadis, ayet okudu. Bu ne korkunç bir hal! Siz böyle bir Müslüman tipi hayatınızda gördünüz mü? Biz bu anlayışa karşı Çanakkale'yi verdik, biz bu mücadeleye karşı Kurtuluş Savaşı'nı verdik. Gerekirse yine veririz."

"Dinlerarası diyalog ülkemizdeki gençlerimizi Hristiyanlaştırma projesidir. Buradan uyarıyoruz. Buna asla müsaade etmeyeceğiz. Bu yanlışı yapan zihniyetin biran önce bu yanlışından dönmesi ülkemiz ve gençliğimiz için hayırlı olacaktır. Ülkemizin parçalanmasına asla müsaade etmeyiz. Yıllardır dinler arası diyalog safsatası ile bu milletin kafasını bulandırmaya çalışan zihniyet İslam dünyasına karşı Haçlılar'ın piyonudur. Tek piyon olmayan parti Bağımsız Türkiye Partisi'dir." 

"Bu nasıl bir diyalogdur ki İslam dünyası ile hiç diyalog yok. Bu diyalog İslam coğrafyasını karıştıran bir diyalogdur. Sakın bu safsataya inanmayın. Arap Baharı adı altında İslam dünyasında fitne çıkartanlara tam karşı olan tek partiyiz. BTP ekonomik refahın, milli birliktelik ve beraberliğin, onurlu dış politikanın adıdır."

Ve daha niceleri…

Peki, bu fitnenin elebaşı öldü de fitne sona mı erdi? Elbette ki hayır. 

FETÖ'nün en büyük özelliği Atatürk düşmanlığıydı, bugün ülkemizde bu düşmanlık aynen devam ediyor.

FETÖ, dinlerarası diyalog faaliyetleriyle İslam'ı, tahrif olmuş diğer dinlerle eşitliyordu, maalesef bugün bu faaliyetler aynen devam ediyor.

FETÖ'nün en çok istediği şeylerden birisi anayasanın ilk 3 maddesini değiştirip Türkiye'nin ve Türk milletinin bölünmez bütünlüğünü bozmaktı, bugün aynı istekler ve adımlar devam ediyor.

Kısaca, FETÖ'nün elebaşı öldü ama misyonunu birileri aynen devam ettiriyor. Bu misyonu devam ettirip de FETÖ ile mücadele ettiğini iddia edenler sizi asla yanıltmasın.