Twitter'ı kapatma, Başbakan'ın sosyal medyaya karşı "kökünü kazıma" hamlesinin son ayağı, şimdilik!Pire için yorgan yakılmıştır ya da birkaç kitap için koca bir kütüphane heder edilmiştir. Karşıt alanda(muhalefette) yer alanlar Başbakan tarafından: "Şaşkın çevreci", "vatan haini", "ne idüğü belirsiz beş Alevi", "birkaç menfur akademisyen ve rektör", "uçuk yazar, san'atçı", "güya aydın zavallı", "üç beş çapulcu", "ayyaş?" olarak nitelendirilmekte, "köyün delisi" yerine konulmaktadır.Bir lider şiddet ve de hiddet krizleri sarmalında topluma kızıp köpürüyor, ağzına geleni söylüyorsa orada huzurun esamesi okunmaz. Korku filminin son karesinde "özgürlük" ve "güven" karşı karşıya gelmiştir. Güvenlik uğruna özgürlükler feda mı edilecek yoksa ikisi arasında denge mi kurulacak? Görünen o ki, güvenlik öne çıkarılarak yasayla gizlenmiş bir polis devleti arz-ı endâm etmektedir. Hukukun üstünlüğü itilmiş, hukukun gerilemesine hız verilmiştir.İnternet hukukuna getirilen kısıtlamalarla "haberleşme hürriyeti" (Anayasa/madde:22) ve "düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti (ifade özgürlüğü)" (Anayasa/madde:26) büyük darbe alırken sadece Anayasa'nın temel ilkeleri değil, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'nin ifade özgürlüğüne yer veren 10.maddesi de ihlâl edilmiştir.İnternet, bir bilgisayar ağının ötesinde, insanları ve insanlığın düşünce ve kültür ürünlerini kapsayan bir ağdır. İnternet üzerinde 2 milyara yakın insan vardır. İnternet, insanların buluştuğu, iş yaptığı, öğrendiği, öğrettiği, okuduğu, yazdığı, paylaştığı bir ortamdır. İnternet, kütüphanelerin, gazete ve dergilerin, TV'lerin, müzelerin, laboratuarların, sergilerin, konser salonlarının olduğu, insanlığın kültür mirasının paylaşıldığı bir ortamdır. İnsanlar arası iletişim, iş birliği ve dayanışmanın olduğu bir ortamdır. İşte bu dayanışmadır Başbakanı çileden çıkaran. Bu dayanışma ile insanlar özgürlük alanlarını doldurdular, öyle doldurdular ki Hükûmetin gözü korktu da bu alanları polis gücüyle akan kan ve gözyaşlarına aldırmadan işgâle kalkıştı. Bu kalkışma, nefret kültürü içinde birilerini, birilerinin düşmanıymış gibi gösterme gayretkeşliğine dönüştü.Bu teşebbüs, eğitim düzeyi düşük ve ortak bir eğitim süzgecinden geçememiş, kendi kültürüne, değerlerine şuurlu bir şekilde değil de içgüdüleri ve el yordamıyla yaklaşan kesimlerde, telâfisi mümkün olamayacak vahim sonuçlara neden olma riskini de beraberinde taşır.Devlet adamlığı kumaşı hoşgörü gerektirir;Devlet başkanları ve başbakanlar gibi kamuya mâlolmuş, siyasî sıfatı bulunan kişilere yönelik, toplumdan gelen dozu yüksek eleştirilerin hazmedilememesi, demokrasi kültürüyle bağdaşmadığı gibi, demokratik değerler açısından sorun teşkil eder. Bizde görülen tablo da budur. Durumun yargıdaki iz düşümü nedir?Bir yıl önce, Aydın 1. Sulh Ceza Mahkemesi, adına "Roboski katliamı" denen olayı "Katil Başbakan" sloganlarıyla protesto ettikleri için "Başbakan'a hakaret" suçuyla yargılanan yedi kişi hakkında beraat kararı vermiştir. Davaya konu olay hatırlardadır;28 Aralık 2011 tarihinde Şırnak'ın Uludere ilçesinde (Roboski) sınır ticareti yapan 34 köylünün, savaş uçaklarından atılan bombalarla öldürülmesi olayıydı.Mahkeme, "katil başbakan" sloganının hakaret içermediğine, Başbakan'ın olayın çözülmesine ilişkin sorumluluğunu öne çıkardığına kanaat getirdi. "Katil" sözünün sokaktaki sıradan bir yurttaş için hakaret sayılabileceğini kaydeden yargıç, "Ancak seçilmişlerin daha toleranslı olmaları kendilerinden beklenir" dedi.Kararda, "Slogan her ne kadar kaba ve provokatif olsa da, eylemcilerin Uludere olgusuna dayanan değer yargılarını bu şekilde keskin ve dikkat çekici bir dil kullanarak ifade ettikleri", belirtilmiş oldu.Bağımsız ve tarafsız bir mahkemenin yürekli yargıcından çıkan örnek bir karar, tabii ders alabilene!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023