Komisyon iş başında? İçinde bulunduğumuz Olağanüstü Hal örtüsü ne zaman kalkar bilinmez. Örtünün altında yatan hukuksuzluklar nedeniyle mağdur olmuş yüz binlerin derdine çare olsun diye kurulan OHAL Komisyonu bugün göreve başlıyor.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından F. Gülen cemaatinin kökünü kazımak amacıyla ilan edilen OHAL sürecinde operasyonlar devam ediyor.
Ancak tasfiye ve tutuklamalar cemaatin ötesine uzandı;
Fırsat bu fırsat binlerce akademisyenin görevine son verilirken yüzlerce üniversite öğrencisi okullarından atıldı, kimisi cezaevlerine dolduruldu.
Bununla yetinilmedi muhalif bilinen öğretmenler, memurlar işlerinden atıldı, üye oldukları sendikalar çökertilmeye çalışıldı.
15 Temmuz'dan sonra OHAL kararnameleriyle (KHK/Kanun Hükmünde Kararname) 45 gazete, 16 dergi, 3 haber ajansı, 23 radyo kapatıldı. 157 gazeteci cezaevinde.
Dışarıda olan, cezaevlerinde bulunmayan 100 dolayında gazeteci için cumhurbaşkanına hakaret gerekçesiyle 3 bini aşkın dava açılmış durumda.
Bu süreçte kapatılan yayın kuruluşlarında çalışanlar ve halen kapatılmayan kurumlarda çalışanlardan 4 binden fazla basın emekçisi atıldı, işsiz bırakıldı.
FETÖ'nün kökünü kazıma bahanesiyle ve perdesi altında tüm muhalefeti tasfiye ve sindirme niyetinin dışa vurumu muydu tüm bu olanlar?
Pirincin taşını ayıklayalım derken kurunun yanında yananların haddi hesabı yok.
Kimin FETÖ'cü ilan edileceğinin belli olmadığı ortamda yaşamak hayati bir yanılgıya teslim olmak değil de nedir?
15 Temmuz'un 1. yıldönümünü bayram coşkusuyla kutlarken geride kalan öksürüklü aksırıklı takvimi kim yıkayıp temizleyecek?
Akla ilk gelen hukuktur.
Hukuk, insanların günlük yaşamını, iş yaşamını huzur ve güvenlik içinde sürdürmesi için var.
Demokrasi zaferi ise kutladığımız 15 Temmuz, sözde değil özde demokrasidir ihtiyacımız olan. Ve de hukuksuz demokrasinin olamayacağı da gün gibi aşikârdır.
OHAL uygulamalarının hasar ve kusur tespitinde gelinen noktada, sayıları yüz binlerle ifade edilen insanımız adalet beklemektedir.
Adil yargılanma hakkının hayata geçirilmesinin teminatı ve aracı bağımsız yargıdır. Günümüzde bunun bir lüks olduğu tartışmaları bir yana, meslek namusu ve bilinciyle görev yapan hakim ve savcılarımız hukuka güveni yeniden inşa edecektir, umudundayız.
Ne var ki, bugün işbaşı yapacak olan 7 üyeli OHAL Komisyonu yüzbinlerin müracaatını beklerken mahkemelerdeki dosyaları da yargıçların elinden alıp, siyasi denetime aktaracaktır.
Maksat mahkemelerin yükünü azaltıp süratle mağdur taleplerini karşılamak ise, Komisyonun gücü buna ne yeter ne de çare olur.
Üstelik dava sürecindeki dosyaların mahkemelerin elinden alınması, Komisyonu siyasetin yargıcı durumuna sokmak ve de yargıyı taciz etmektir.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından F. Gülen cemaatinin kökünü kazımak amacıyla ilan edilen OHAL sürecinde operasyonlar devam ediyor.
Ancak tasfiye ve tutuklamalar cemaatin ötesine uzandı;
Fırsat bu fırsat binlerce akademisyenin görevine son verilirken yüzlerce üniversite öğrencisi okullarından atıldı, kimisi cezaevlerine dolduruldu.
Bununla yetinilmedi muhalif bilinen öğretmenler, memurlar işlerinden atıldı, üye oldukları sendikalar çökertilmeye çalışıldı.
15 Temmuz'dan sonra OHAL kararnameleriyle (KHK/Kanun Hükmünde Kararname) 45 gazete, 16 dergi, 3 haber ajansı, 23 radyo kapatıldı. 157 gazeteci cezaevinde.
Dışarıda olan, cezaevlerinde bulunmayan 100 dolayında gazeteci için cumhurbaşkanına hakaret gerekçesiyle 3 bini aşkın dava açılmış durumda.
Bu süreçte kapatılan yayın kuruluşlarında çalışanlar ve halen kapatılmayan kurumlarda çalışanlardan 4 binden fazla basın emekçisi atıldı, işsiz bırakıldı.
FETÖ'nün kökünü kazıma bahanesiyle ve perdesi altında tüm muhalefeti tasfiye ve sindirme niyetinin dışa vurumu muydu tüm bu olanlar?
Pirincin taşını ayıklayalım derken kurunun yanında yananların haddi hesabı yok.
Kimin FETÖ'cü ilan edileceğinin belli olmadığı ortamda yaşamak hayati bir yanılgıya teslim olmak değil de nedir?
15 Temmuz'un 1. yıldönümünü bayram coşkusuyla kutlarken geride kalan öksürüklü aksırıklı takvimi kim yıkayıp temizleyecek?
Akla ilk gelen hukuktur.
Hukuk, insanların günlük yaşamını, iş yaşamını huzur ve güvenlik içinde sürdürmesi için var.
Demokrasi zaferi ise kutladığımız 15 Temmuz, sözde değil özde demokrasidir ihtiyacımız olan. Ve de hukuksuz demokrasinin olamayacağı da gün gibi aşikârdır.
OHAL uygulamalarının hasar ve kusur tespitinde gelinen noktada, sayıları yüz binlerle ifade edilen insanımız adalet beklemektedir.
Adil yargılanma hakkının hayata geçirilmesinin teminatı ve aracı bağımsız yargıdır. Günümüzde bunun bir lüks olduğu tartışmaları bir yana, meslek namusu ve bilinciyle görev yapan hakim ve savcılarımız hukuka güveni yeniden inşa edecektir, umudundayız.
Ne var ki, bugün işbaşı yapacak olan 7 üyeli OHAL Komisyonu yüzbinlerin müracaatını beklerken mahkemelerdeki dosyaları da yargıçların elinden alıp, siyasi denetime aktaracaktır.
Maksat mahkemelerin yükünü azaltıp süratle mağdur taleplerini karşılamak ise, Komisyonun gücü buna ne yeter ne de çare olur.
Üstelik dava sürecindeki dosyaların mahkemelerin elinden alınması, Komisyonu siyasetin yargıcı durumuna sokmak ve de yargıyı taciz etmektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023