Yüzölçümü 1521 km2, geçim kaynağı zeytincilik ve üzüm olan Kilis ilimiz, Suriye sınırına 10 km uzaklıktadır. Şimdiye kadar sınır ili olmanın faydasını gören Kilis, bugünlerde maalesef zor bir durum içindedir. Öncelerde hem ticari, hem de sosyal ilişkiler içinde olduğumuz Suriye ile şimdilerde yaşanan vahim durum, halkın büyük bir çile, korku ve endişe yaşamasına sebep oluyor. Şehrin merkezine düşen havan topları, okulları hedef alan patlamalar ve bu bölgeye biriken nüfus yığılmaları, Kilis'i yaşanılmaz bir hale getirdi.
Nüfusu 90 bin (yerli) 120 bin (Suriyeli) olmak üzere resmi kayıtlarda 210 bin olan Kilis ilimizde, Suriye'den gelen göçle bu sayı giderek çoğalmaktadır.
Bu durum, konut fiyatlarındaki artışı, iş-istihdam rakamındaki artışı beraberinde getirirken, sosyal hayattaki huzursuzluğu da tetiklemektedir.
Düşünün, kendi nüfusunun nerdeyse iki katı yabancı insanlarla aynı şehirde yaşamak, aynı sokaklardan geçerken size ne dediklerini anlamdan yürümek, sizi nasıl da kendi memleketinizde yabancılaştırıyor. Yetmiyor, bu insanlar giyim sektörüne gıda sektörüne girişimde bulunuyor. Kendi dilleriyle açtıkları mağaza ve lokantalarında hem ekonomiyi ele geçiriyorlar, hem de kendi örf, adet ve dillerini buraya empoze ediyorlar.
Bu durum aile hayatına yansıyor. Bu durum sosyal hayata yansıyor. Bu durum ekonomiye yansıyor. Bu durum can güvenliğine yansıyor.
Yerli halk yatırımı durdurdu. Göç etmenin planını yaparken, ekonomik durumu elverişsiz insanlar, çaresizce "kaderimize teslim olduk" diyorlar.
Peki ama biz bu hale nasıl geldik, ey Kilis!
Bundan 17 yıl öncesine gidelim.
Demokratik Sol Parti, Doğru Yol Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi'nin popüler olduğu dönemler. Bu dönemlerde halkın, büyük bir çoğunluğu ticaretle uğraşıp, tarımla geçimini desteklemekteydi. Fakat ekonomideki dalgalanmalar yüzünden şikâyetçi olan halk, 2002 seçim sonuçlarında, yüzde 36,39 oy oranıyla AKP'ye destek verdi.
Denenmemiş bir parti, dindar bir lider şemsiyesi altında, ablukaya alınan halk, yeni beklentiler içinde, bu safta yer aldı.
Daha sonra, 4 Mart 2006'da AKP Bayrampaşa ilçe kongresinde konuşma yapan R. T. Erdoğan, "Türkiye'nin Ortadoğu'da bir görevi var! Biz geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesinin eş başkanlarındanız, biz bu görevi yapıyoruz" dedi ve halk hiçbir tepki vermdi. Van minit (one minute) sayhalarından etkilenen halk, bu projenin ne olduğunu dahi anlamak istemedi.
Peki, neydi bu proje? Bu projenin adı, (BOP) Büyük Ortadoğu Projesi'ydi. Bu proje demokrasi adı altında, 22 İslam ülkesinin sınırlarının değiştirilmesiydi. Kürdistan devleti adı altında, büyük İsrail devletinin kurulmasıydı. Dinlerarası diyalog adı altında, halkın Hıristiyanlaştırılmasıydı.
Peki, daha sonra ne oldu?
2007 seçimlerinde Kilis halkı, yüzde 56,2 oy oranıyla 2011 seçimlerinde 59,5 oy oranıyla ve 2015 seçimlerinde de yüzde 49,2 oy oranıyla kararında devam etti.
Şimdi ise, içinde bulunduğu durumdan şikâyetçi.
Ama şu anda içinde bulunduğumuz durum, bize sürpriz değil ki! Sayın Erdoğan zaten böyle bir politika için hizmet ettiğini bize yıllar öncesinden söylemişti. Irak, Libya, Mısır, Tunus, Suriye bahaneydi, asıl hedef kilit ülke Türkiye'ydi. Ve biz bunları bile bile 3 maymunu oynadık. Şimdi ise şikâyet etmeye kimsenin hakkı yok. Allah'ın rahmetinden ümit kesmeden bu halkın bir an önce ayıkması için dua etmeliyiz. Yoksa Kilis'te başlayan bu yangın, tüm Türkiye'yi hatta bütün bölgeyi saracak!
Nüfusu 90 bin (yerli) 120 bin (Suriyeli) olmak üzere resmi kayıtlarda 210 bin olan Kilis ilimizde, Suriye'den gelen göçle bu sayı giderek çoğalmaktadır.
Bu durum, konut fiyatlarındaki artışı, iş-istihdam rakamındaki artışı beraberinde getirirken, sosyal hayattaki huzursuzluğu da tetiklemektedir.
Düşünün, kendi nüfusunun nerdeyse iki katı yabancı insanlarla aynı şehirde yaşamak, aynı sokaklardan geçerken size ne dediklerini anlamdan yürümek, sizi nasıl da kendi memleketinizde yabancılaştırıyor. Yetmiyor, bu insanlar giyim sektörüne gıda sektörüne girişimde bulunuyor. Kendi dilleriyle açtıkları mağaza ve lokantalarında hem ekonomiyi ele geçiriyorlar, hem de kendi örf, adet ve dillerini buraya empoze ediyorlar.
Bu durum aile hayatına yansıyor. Bu durum sosyal hayata yansıyor. Bu durum ekonomiye yansıyor. Bu durum can güvenliğine yansıyor.
Yerli halk yatırımı durdurdu. Göç etmenin planını yaparken, ekonomik durumu elverişsiz insanlar, çaresizce "kaderimize teslim olduk" diyorlar.
Peki ama biz bu hale nasıl geldik, ey Kilis!
Bundan 17 yıl öncesine gidelim.
Demokratik Sol Parti, Doğru Yol Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi'nin popüler olduğu dönemler. Bu dönemlerde halkın, büyük bir çoğunluğu ticaretle uğraşıp, tarımla geçimini desteklemekteydi. Fakat ekonomideki dalgalanmalar yüzünden şikâyetçi olan halk, 2002 seçim sonuçlarında, yüzde 36,39 oy oranıyla AKP'ye destek verdi.
Denenmemiş bir parti, dindar bir lider şemsiyesi altında, ablukaya alınan halk, yeni beklentiler içinde, bu safta yer aldı.
Daha sonra, 4 Mart 2006'da AKP Bayrampaşa ilçe kongresinde konuşma yapan R. T. Erdoğan, "Türkiye'nin Ortadoğu'da bir görevi var! Biz geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesinin eş başkanlarındanız, biz bu görevi yapıyoruz" dedi ve halk hiçbir tepki vermdi. Van minit (one minute) sayhalarından etkilenen halk, bu projenin ne olduğunu dahi anlamak istemedi.
Peki, neydi bu proje? Bu projenin adı, (BOP) Büyük Ortadoğu Projesi'ydi. Bu proje demokrasi adı altında, 22 İslam ülkesinin sınırlarının değiştirilmesiydi. Kürdistan devleti adı altında, büyük İsrail devletinin kurulmasıydı. Dinlerarası diyalog adı altında, halkın Hıristiyanlaştırılmasıydı.
Peki, daha sonra ne oldu?
2007 seçimlerinde Kilis halkı, yüzde 56,2 oy oranıyla 2011 seçimlerinde 59,5 oy oranıyla ve 2015 seçimlerinde de yüzde 49,2 oy oranıyla kararında devam etti.
Şimdi ise, içinde bulunduğu durumdan şikâyetçi.
Ama şu anda içinde bulunduğumuz durum, bize sürpriz değil ki! Sayın Erdoğan zaten böyle bir politika için hizmet ettiğini bize yıllar öncesinden söylemişti. Irak, Libya, Mısır, Tunus, Suriye bahaneydi, asıl hedef kilit ülke Türkiye'ydi. Ve biz bunları bile bile 3 maymunu oynadık. Şimdi ise şikâyet etmeye kimsenin hakkı yok. Allah'ın rahmetinden ümit kesmeden bu halkın bir an önce ayıkması için dua etmeliyiz. Yoksa Kilis'te başlayan bu yangın, tüm Türkiye'yi hatta bütün bölgeyi saracak!
Behiye Alioğlu / diğer yazıları
- Egoist miyiz? / 04.07.2019
- Çok komik / 18.01.2019
- Kilis'ten İzmir'e bir tümevarım / 25.05.2017
- Mekanikleşen kadın / 10.03.2017
- Her çocuk bizimdir / 22.02.2017
- İçindeki mutlu dünyanı keşfet! / 23.11.2016
- Gitmek mi zor kalmak mı? / 25.09.2016
- İlmin amacı / 23.08.2016
- Annenin görevi nedir? / 06.08.2016
- Yaklaşan kamp heyecanı / 28.06.2016
- Çok komik / 18.01.2019
- Kilis'ten İzmir'e bir tümevarım / 25.05.2017
- Mekanikleşen kadın / 10.03.2017
- Her çocuk bizimdir / 22.02.2017
- İçindeki mutlu dünyanı keşfet! / 23.11.2016
- Gitmek mi zor kalmak mı? / 25.09.2016
- İlmin amacı / 23.08.2016
- Annenin görevi nedir? / 06.08.2016
- Yaklaşan kamp heyecanı / 28.06.2016