"Vatandaşlık" kavramı, bir ülke için en önemli konulardan birisidir, hatta ülkenin ve milletin namusudur da diyebiliriz.
Yürürlükte olan 1982 Anayasası'na göre "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür" tanımı yapılmıştır.
Türk vatandaşlığı kanununa göre, Türk vatandaşı olan kadın veya erkek herkesin çocukları Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında veya dışında doğmasına bakılmaksızın doğumla Türk vatandaşı olur.
Ülkemiz Cumhuriyetle yönetilmektedir, bu da milletimizin her bir ferdini verdikleri oylarlarla, seçme ve seçilme hakkıyla yönetimde söz sahibi yapar.
Bu sebeple Türk vatandaşlığı, geleceğimizi şekillendiren stratejik kararları alma yetkisine sahip olmak demektir.
Bu temel bilgileri hatırlatmamızın sebebi elbette, son dönemlerde siyasilerin, peynir-ekmek satar gibi vatandaşlık hakkını satmasıyla alakalıdır.
Önce Türkiye'den 250 bin dolarlık gayrimenkul alan yabancılara Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı imkanı sağlanmıştı, alınan yeni bir kararla kapsam genişletildi.
Yeni değişiklikleri içeren Türk Vatandaşlığı Kanunu'nun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Resmi Gazete'de yayımlandı.
Bu kapsamda, en az 500 bin Amerikan doları veya karşılığı döviz tutarında sabit sermaye yatırımı gerçekleştiren yabancılar, Türk Vatandaşlığı Kanunu'nun vatandaşlık kazanılmasında istisnai halleri düzenleyen hükümleri kapsamında Cumhurbaşkanı Kararıyla Türk vatandaşlığı alabilecek.
En az 250 bin Amerikan doları veya karşılığı döviz tutarında taşınmazı tapu kayıtlarına 3 yıl satılmaması şerhi koyulmak şartıyla satın alanlar da bu istisnadan yararlanabilecek.
En az 500 bin Amerikan doları veya karşılığı döviz tutarında mevduatı 3 yıl tutma şartıyla Türkiye'de faaliyet gösteren bankalara yatıran, aynı tutarlarda devlet borçlanma araçlarını veya gayrimenkul yatırım fonu katılma payı veya girişim sermayesi yatırım fonu katılma payını en az 3 yıl elinde tutma şartıyla satın alan yabancılar da vatandaşlık alma istisnasından faydalanabilecek.
Söz konusu döviz tutarları işlem öncesinde Türkiye'de faaliyet gösteren bir bankaya, bu banka tarafından da Merkez Bankasına satılacak. Satım sonucu elde edilen Türk lirası tutarlar Türk lirası mevduatta veya devlet borçlanma araçlarında en az 3 yıl süreyle tutulacak.
Pratik olarak izah etmek gerekirse, yabancı birisi, 500 bin dolarlık sabit bir yatırım yapabilir, işyeri açabilir, bir işyerine ortak olabilir vs. Türk vatandaşı olabiliyor.
Bir yabancı, 250 bin dolarlık bir daire ya da arsa alıp, 3 yıl sonra satıp parasını geri alsa bile Türk vatandaşı olabiliyor.
Yine bir yabancı 500 bin dolarını Türkiye'deki bankalardan birinde TL mevduatına yatırıp 3 yıl tuttuğu zaman, geri alsa bile Türk vatandaşı olabiliyor.
Ailece bu işlemleri yapıyorlarsa, çocukları da doğal olarak Türk vatandaşı oluyor.
Olumlu açıdan düşündüğünüzde bu şekilde Türkiye'ye bir dolar girdisi sağlanmış oluyor, sadece bu...
Ama olumsuzlukları düşündüğümüzde meselenin çok tehlikeli boyutları var.
Malum, ülkemizin bulunduğu coğrafya küresel birçok menfur projenin odak noktası...
BOP projesinin, Şark projesinin, büyük İsrail devleti projesinin, büyük Ermenistan projesinin, Kürdistan projesinin, Pontus devleti projesinin ve daha nice bölme parçalama ve işgal projesinin hedefindeyiz.
Geçmişte Hatay, günümüzde de Kırım örneğinde olduğu gibi, ülke halklarının tercihleri uluslar arası hukuka göre oldukça önem arz ediyor.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün azınlıkları Balkanlara gönderip, Balkanlardaki Türkleri ülkemize getirmesinin en temel nedenlerinden birisi de bu tehlikeyi bertaraf etmek içindir.
Peki, ne olabilir?
Yeni yönetmeliğe göre, topraklarımız üzerinde hesabı olan ülkeler, örneğin İsrail, örneğin Yunanistan, örneğin Ermenistan, örneğin ABD, kendi vatandaşları üzerinden yukarıdaki kanunda geçen şartları yerine getirerek kitleler halinde vatandaşlık hakkı aldırabilirler. Bu vatandaşlık hakkıyla istedikleri arazileri, işyerlerini bir yabancı olarak değil, Türk vatandaşı olarak alabilirler.
Bugüne kadar Türk vatandaşları üzerinden yaptıkları toprak alımlarını bu sefer direkt kendileri yapabilirler. Bulundukları yerlerde demografik yapıyı değiştirip Kırım örneği gibi kararlar alabilirler. Türk vatandaşı oldukları için bulundukları bölgelerde yerel yönetimleri kontrol altına alabilirler.
Dün işgalle elde edemedikleri vatan topraklarını siyasilerin açtığı vatandaşlık kapısından girerek, hukuken ellerine geçirebilirler.
Dolara bağımlı para politikası sebebiyle satışa çıkardığımız vatandaşlık, Türkiye'nin ve Türk milletinin aleyhinde ciddi bir işgal silahına dönüşebilir.
Komplo teorisi üretmiyorum, bunların hepsi ihtimal dahilindedir.
Bu sebeple dolar karşılığı Türk vatandaşlığının satılması bir milli güvenlik sorunudur, ülkemizi ve milletimizi tehdit etmektedir.
Türk vatandaşlığı namusumuzdur, asla satılmamalıdır.
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025