Eskiden oruç tutan Müslümanların iftardan sonra toplanma yerleri camilerdi. Daha doğrusu Teravih namazlarıydı. Şimdilerde ise 11 ay boyunca milli ve manevi değerimizi ayaklar altına alan dizi filmler yayınlayan, yarışma programları yapan televizyon ekranları.
Bu televizyon kanallarının birincisi ATV, ilahiyatçı starı Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu. İftardan önce başlayan canlı yayın iftardan sonrada devam ediyor. Sahurda yine canlı yayındalar.
Ezanlar okunuyor ama tribünler dolu. Merak ettiğim (!) bu insanlar, Sayın Hatipoğlu'ndan etkilenip namaza coşkuyla gidip, gitmedikleridir.
Asıl gelmek istediğin nokta ise ülkemiz insanı maalesef ama maalesef itikat ve ahlak sorunu yaşıyor. Bu iki sorunun yaşandığı bedende emin olun amelin hükmü sadece yorgunluktur.
Yapılan araştırmaları defalarca gündem ettik. İnsanımız yaratanı sorguluyor, peygamberimizi sorguluyor, kitabımızı sorguluyor, ahireti sorguluyor, kaderi sorguluyor.
Diğer taraftan Müslüman Müslüman'ı katlediyor. Fuhuş her tarafı sarmış. Hırsızlık, gasp en çok işlenen suç. Faiz sıradanlaşmış. Yahudi ve Hıristiyanlara benzeşme neredeyse tamamlanmış.
Müslüman olmayanların besleyip, büyütüp, kestikleri hayvanların etleri geliyor ve Müslümanlara satılıyor.
Ama hayati konularda Sayın Hatipoğlu'na tek soru sorulmuyor. Hatipoğlu'da bu itikadı, ahlaki ve milletimizin bu noktaya nasıl getirildiği konusunda tek cümle etmiyor.
Nerden biliyorum? Mesela, AB'ye girmek için zina yasasını çıkardık, sözünün İslam fıkhındaki hükmünü açıklasa veya papaz ve hahamlarla iftar açılır mı, sorusuna İslam'ın cevabını verse emin olun ertesi gün bütün gazetelerde manşet olur. Arkasında da işinden olur.
Vatandaşın sorduğu sorulara bakıyorum ve diyorum ki, acaba vatandaş, Hatipoğlu'nu tie mi alıyor yoksa iman seviyesi bu mu? Hatipoğlu'na sorulan ve medyada yer alan birkaç örneği aktarayım;
Hollanda'da oruç vakti uzun sürüyor. Türkiye'de tutabilir miyiz?
Lens takmak orucu bozar mı?
Yediğim yemekleri sosyal medyada paylaşıyorum, günahı nedir?
Yeğenimin kulağına ezan okunmadan, Beşiktaş dedirttim doğru mu?
"Evlenmek üzere olduğum kızı yarı yolda bıraktım, günahı nedir?"
Akıllı telefonlara yüklenen Kur'an-ı Kerim abdestsiz okunabilir mi?
Eşimle kaçarak evlendim. Sonra altınları alıp evi terk etti. Mehir vermek zorunda mıyım?
Saçıma çizik attırdım günah mı?
Adım Kur'an'da geçmiyor günah mıdır?
Daha ne sorular var. Haliyle tekrar soruyorum; Vatandaş Nihat Hatipoğlu'nu tie mi alıyor yoksa vatandaşın İslam-iman hassasiyeti bu mu?
***
Diyanete hakkımı helal etmiyorum
Sormak istiyorum; Ey Diyanet İşleri Fetva kurulu! Yahudi ve Hıristiyanlığı Kuran'daki durumu nedir? Allah (c.c) ve Resulü, Yahudi ve Hıristiyanları nasıl tarif ediyor? Bunlara karşı Müslümanları neyle uyarıyor?
Biraz zor yerden sordum ama buyurun cevap verin.
İslam ahkamında hak din, batıl din, yoldan sapanlar, gazaba uğrayanlar, dost edilmesi gerekenler, dostluklarından sakınılması, kaçılması gerekenler, Tevrat ve İncil'in Kuran'daki tabiri ve Kuran'dan sonraki durumları açıkça bellidir. Bunlara aykırı söz, fiil ve davranışta bulunmak küfür olarak nitelendirilir.
Emin olun! Diyanet yetkilileri bu konuların mahiyetini benden çok çok daha detaylı biliyor.
O halde hemen soruyu yapıştıralım; Ey Diyanet! Nedir bu Ramazanlarda, Allah'a şirk koşanlara iftar verme, dua ettirme, dualarına amin deme aşkınız?
Geçen gün verdikleri sözde iftarda İl Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, "Bugün toplumun farklı kesimlerinden insanları, farklı din ve ülke temsilcilerini bir araya getiren bu iftar soframızın, aramızda selamın yayılması ve iletişimin güçlendirilmesine vesile olacağına inanıyorum" dedi.
İl müftüsü hem de profesör. Ama selamın mahiyetini her halde bilmiyor.
Arkasından kullandığı cümle ise daha da hayret verici; Müftü Bey, Diyanetin bu yılki Ramazan ayı temasının israf olduğunu açıkladı ve israfın çağın vebası haline dönüştüğünü söyledi.
Müftü Bey! Verdiğin o yemek tam bir israftır. Bizim vergilerimizden toplanan paralarla o lüks mekanlarda, pahalı yemekler veriyorsunuz. Ben hakkımı hiçbir şekilde helal etmiyorum. Emin olun! Belki dünyada karşı karşıya gelmeyiz ama ahrette muhakkak görüşeceğiz.
Ey Diyanet! Diyalog, dinler arasında olmaz. İnsanlar arasında olur. Bir Müslüman'ın diyalog temelinde tebliğ vardır. Temelde mantığın tebliğ olmadığı her türlü diyalog tehlikelidir.
Bu televizyon kanallarının birincisi ATV, ilahiyatçı starı Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu. İftardan önce başlayan canlı yayın iftardan sonrada devam ediyor. Sahurda yine canlı yayındalar.
Ezanlar okunuyor ama tribünler dolu. Merak ettiğim (!) bu insanlar, Sayın Hatipoğlu'ndan etkilenip namaza coşkuyla gidip, gitmedikleridir.
Asıl gelmek istediğin nokta ise ülkemiz insanı maalesef ama maalesef itikat ve ahlak sorunu yaşıyor. Bu iki sorunun yaşandığı bedende emin olun amelin hükmü sadece yorgunluktur.
Yapılan araştırmaları defalarca gündem ettik. İnsanımız yaratanı sorguluyor, peygamberimizi sorguluyor, kitabımızı sorguluyor, ahireti sorguluyor, kaderi sorguluyor.
Diğer taraftan Müslüman Müslüman'ı katlediyor. Fuhuş her tarafı sarmış. Hırsızlık, gasp en çok işlenen suç. Faiz sıradanlaşmış. Yahudi ve Hıristiyanlara benzeşme neredeyse tamamlanmış.
Müslüman olmayanların besleyip, büyütüp, kestikleri hayvanların etleri geliyor ve Müslümanlara satılıyor.
Ama hayati konularda Sayın Hatipoğlu'na tek soru sorulmuyor. Hatipoğlu'da bu itikadı, ahlaki ve milletimizin bu noktaya nasıl getirildiği konusunda tek cümle etmiyor.
Nerden biliyorum? Mesela, AB'ye girmek için zina yasasını çıkardık, sözünün İslam fıkhındaki hükmünü açıklasa veya papaz ve hahamlarla iftar açılır mı, sorusuna İslam'ın cevabını verse emin olun ertesi gün bütün gazetelerde manşet olur. Arkasında da işinden olur.
Vatandaşın sorduğu sorulara bakıyorum ve diyorum ki, acaba vatandaş, Hatipoğlu'nu tie mi alıyor yoksa iman seviyesi bu mu? Hatipoğlu'na sorulan ve medyada yer alan birkaç örneği aktarayım;
Hollanda'da oruç vakti uzun sürüyor. Türkiye'de tutabilir miyiz?
Lens takmak orucu bozar mı?
Yediğim yemekleri sosyal medyada paylaşıyorum, günahı nedir?
Yeğenimin kulağına ezan okunmadan, Beşiktaş dedirttim doğru mu?
"Evlenmek üzere olduğum kızı yarı yolda bıraktım, günahı nedir?"
Akıllı telefonlara yüklenen Kur'an-ı Kerim abdestsiz okunabilir mi?
Eşimle kaçarak evlendim. Sonra altınları alıp evi terk etti. Mehir vermek zorunda mıyım?
Saçıma çizik attırdım günah mı?
Adım Kur'an'da geçmiyor günah mıdır?
Daha ne sorular var. Haliyle tekrar soruyorum; Vatandaş Nihat Hatipoğlu'nu tie mi alıyor yoksa vatandaşın İslam-iman hassasiyeti bu mu?
***
Diyanete hakkımı helal etmiyorum
Sormak istiyorum; Ey Diyanet İşleri Fetva kurulu! Yahudi ve Hıristiyanlığı Kuran'daki durumu nedir? Allah (c.c) ve Resulü, Yahudi ve Hıristiyanları nasıl tarif ediyor? Bunlara karşı Müslümanları neyle uyarıyor?
Biraz zor yerden sordum ama buyurun cevap verin.
İslam ahkamında hak din, batıl din, yoldan sapanlar, gazaba uğrayanlar, dost edilmesi gerekenler, dostluklarından sakınılması, kaçılması gerekenler, Tevrat ve İncil'in Kuran'daki tabiri ve Kuran'dan sonraki durumları açıkça bellidir. Bunlara aykırı söz, fiil ve davranışta bulunmak küfür olarak nitelendirilir.
Emin olun! Diyanet yetkilileri bu konuların mahiyetini benden çok çok daha detaylı biliyor.
O halde hemen soruyu yapıştıralım; Ey Diyanet! Nedir bu Ramazanlarda, Allah'a şirk koşanlara iftar verme, dua ettirme, dualarına amin deme aşkınız?
Geçen gün verdikleri sözde iftarda İl Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, "Bugün toplumun farklı kesimlerinden insanları, farklı din ve ülke temsilcilerini bir araya getiren bu iftar soframızın, aramızda selamın yayılması ve iletişimin güçlendirilmesine vesile olacağına inanıyorum" dedi.
İl müftüsü hem de profesör. Ama selamın mahiyetini her halde bilmiyor.
Arkasından kullandığı cümle ise daha da hayret verici; Müftü Bey, Diyanetin bu yılki Ramazan ayı temasının israf olduğunu açıkladı ve israfın çağın vebası haline dönüştüğünü söyledi.
Müftü Bey! Verdiğin o yemek tam bir israftır. Bizim vergilerimizden toplanan paralarla o lüks mekanlarda, pahalı yemekler veriyorsunuz. Ben hakkımı hiçbir şekilde helal etmiyorum. Emin olun! Belki dünyada karşı karşıya gelmeyiz ama ahrette muhakkak görüşeceğiz.
Ey Diyanet! Diyalog, dinler arasında olmaz. İnsanlar arasında olur. Bir Müslüman'ın diyalog temelinde tebliğ vardır. Temelde mantığın tebliğ olmadığı her türlü diyalog tehlikelidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025