Halk arasında bir atasözü vardır "ayağını yorganına göre uzat"; bu söz, giderini gelirine göre ayarla manasına kullanılır. Yani aylık gelirin 1000 YTL ise harcamalarını 1000 YTL ye göre, 3000 YTL ise 3000 YTL ye göre yap, manasınadır. Eğer geliriniz asgari geçim standartlarında mesela 2500-3000 YTL ise savurgan ve müsrif olmamanız için çok doğru söylenmiş bir sözdür. Ama aylık geliriniz 450- 500 YTL ise bu sözün hiçbir anlamı olmaz.Şimdi gelin bu söylediklerimizin içini dolduralım. Türkiye'de dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 1100 YTL yoksulluk sınırı 2460 YTL dir. 480 YTL asgari ücretle çalışan bir adama siz nasıl ayağını yorganına göre uzat, diyebilirsiniz zaten adam aldığı ücretle zaruri ihtiyaçlarını bile karşılayamıyor. Türkiye'de resmi olmayan rakamlara göre işsizlik oranı % 40'ları bulmuşken milyonlarca insan asgari ücretle çalışırken birilerinin hala ayağınızı yorganınıza göre uzatın demesi bu insanlara yapılan en büyük hakarettir. Bunu söyleyenler bu milletin her defasında yorganın boyunu keserek kısaltan insanlardır.Bir esnaf arkadaşın yanında sohbet ediyoruz, konumuz insanımızın geçim sıkıntısı idi, ben insanımızın çok büyük bir geçim sıkıntısı yaşadığını, sıkıntıya düşen insanımızın psikolojisinin bozulduğunu, esnafın, çeklerini-senetlerini ödeyebilmek için bankalardan kredi aldığını sonra kredilerini ödeyemeyip faiz cenderesinde çırpındığını söyledim. Orada iktidara yakın görüşte bir vatandaşımız vardı hemen müdahale etti; "iyi de esnaf ödeyemeyeceği krediyi niye alıyor, bunda hükümetin ne kabahati var, vatandaş ayağını yorganına göre uzatsın" dedi. O vatandaşa "yahu her gelen yorganın boyunu kısaltıp ayağını yorganına göre uzat diyor, kısa yorganın altına sığmak için vatandaş sekize katlandı halen ayağını yorganına göre uzat diyorlar. Şimdiye kadar iktidara gelen siyasilerin hiçbiri yeter artık bu milletin yorganın boyunu uzatayım demedi hep ayaklarınızı karnınıza çekin diyor" dedim. Oradakiler gülüşerek haklısın dediler ve eklediler bu milletin yorganının boyu nasıl uzatılacak bunu uzatabilecek biri var mı? Onlara söylediklerimi şimdi sizlere de söyleyeyim. Bu milletin yorganının boyunu uzatmak için önce Türkiye'yi ABD, AB ve IMF'nin kontrolünden kurtarmak gerekir. Sonra millete ve devlete ait olan üç katrilyon dolarlık yeraltı kaynakları ve yabancı sermayeye peşkeş çekilen işletmeleri devlet millet ortaklığıyla işletilmelidir. Bu işletmelerden elde edilecek gelirle vatandaşlık maşı, ev hanımı maşı, çocuk yardımı ile vatandaşın tüketimine destek verilmeli. Asgari ücreti de 2000 YTL yaptın mı işlem tamam olur. İşte bunlar yapıldığı zaman yorganın boyunu uzatmış oluruz. Böyle şey olur mu diyenler olabilir. Batılı dostlarımız (!) bunları veriyor, Avrupa'da asgari ücret 2000 Avro, Avrupa'da hangi kaynak var bunu nasıl veriyor derseniz derim ki Avrupa ve Amerika bizi ve bizim gibi ülkelerin yeraltı yerüstü kaynaklarımızı sömürerek vatandaşına 2000 Avro asgari ücret veriyor. Eğer bizim bu kaynaklarımız milletin menfaatine kullanılırsa Türkiye'nin nüfusu 700 milyon olsa ve biz her vatandaşa ayda 1000 YTL vatandaşlık maşı versek bu kaynaklar bu millete en az 2000 sene bakar maalesef bu kaynaklar yabancılara akıyor, biz ise hazine üzerinde oturan dilencilere benziyoruz.Peki, bunu kim yapabilir sorusuna gelince. Ortaya koymuş olduğu "Milli Ekonomi Modeli" ve "Sosyal Devlet Milli Devlet" projeleri ile uluslar arası beş sempozyumda 300 tane yerli ve yabancı bilim adamının takdirini alarak Nobel'e aday gösterilen ilim adamı, bilim adamı, gönül adamı, dava adamı, büyük tez sahibi Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Sayın Prof. Dr. Haydar Baş'tır.Artık yeter..! Uzatalım şu yorganın boyunu yorganın altına sığmak için dizlerimiz karnımıza yapıştı?
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012