MİSAFİR KALEM / Fatma BERK
Haçlı zihniyeti sözde demokrasi getirme bahanesiyle Afganistan ve Irak gibi İslam coğrafyalarını talan etti. Arap Baharıyla yine İslam ülkelerinde kan gövdeyi götürdü. Türkiye tüm bu yaşanan olaylarda akan Müslüman kanına Haçlının yanında yer alarak ortak oldu. Maalesef insanımız öyle bir noktaya getirildi ki, yaşanan olaylara seyirci olmakla yetindi. Türkiye’de oynanan oyun çok yönlü olduğu için oyunu görmek, tepki vermek için basiret ehli olmak gerekiyor.
Prof. Dr. Haydar Baş, Yeni Mesaj Gazetesi’nde 8 Ekim’de yer alan yazısında, insanların imandan uzaklaştırılarak işgale hazır hale getirildiklerinden bahsetmişti. Ben de bir vesileyle yeni tanıştığım bir bayanla konuşurken yaşadığı bir olayı aktarmasıyla Haydar Baş Hocamızın söylediklerinin ispatını bir kez daha görmüş oldum. Hanımefendi yazın aslında benim memleketimde yaşadığı bir olaydan bahsetti ama ben İstanbul’da ikamet ettiğimden bu olaydan yeni haberdar oldum. Balıkesir’in Burhaniye İlçesinde yazın akrabalarına tatile gitmişler. Gerisini onun ağzından dinleyelim: Denize girmek için gittiğimiz bir koyda yanıma bir kadın geldi, başladı Almanca konuşmaya ama ne konuşma… Kadın benimle kavga ediyor. “Yenge ne diyor bu kadın?” deyince, yengemin cevabı karşısında tüylerim diken diken oldu. “Kadın burası bizim, biz burayı satın aldık, hemen buradan gidin” diyormuş. O öfkeyle kadına bir bağırdım ki, “Bu deniz Allah’ın denizi, bu ülke de benim ülkem, gidecek biri varsa o da sensin” deyince kadın ne dediğimi anlamasa bile afallayarak, korkudan dönüp gitti. Meğer bu koy AKP hükümeti tarafından Almanlara satılmış, olmuş “Alman Koyu”… İşte bizim ülkemiz böyle savaşsız işgallerle teslim alınmak isteniyor. Şimdiye kadar Antalya’nın, Didim’in, Şanlıurfa’nın bu şekilde satılan bölgelerini duymuştuk ama doğup büyüdüğüm memleketimde de bu işgallerin olduğunu duyunca şok etkisinden kurtulamadım.
Bizi idare eden zihniyet bu hanımın ortaya koyduğu tepkiyi AB ve ABD dayatmaları karşısında verebilseydi, şimdi ne ülkemiz ne de komşularımız Haçlının kölesi olmazdı. Hanımefendiyle konuşmamız devam ederken, dedi ki “Ülkemiz ekonomik yönden, siyasi yönden bu derece kuşatılmışken, insanımız üç maymunu oynuyor. Ekonomik olarak ya iflas etmiş ya da iflasın eşiğindeler ama öğretilen dilden dile aktarılan hep aynı cümle: Erdoğan yollar yaptı, kaldırımlar yaptı”. Allah muhafaza ama gidişat o yöne doğru ilerliyor. Ülkemiz savaş yoluyla işgal edilir de açlıkla imtihan olursak artık kaldırım taşlarını kaynatıp suyunu içeriz. Ama onun için de Haçlıdan izin almamız gerekebilir, çünkü ülkenin üçte birinin satıldığı Almanı, İngilizi, Yunanı vesaire hep “o kaldırım taşı benim” diye müdahale edebilir. Ne de olsa Erdoğan, BOP’un eşbaşkanı olarak bu yolları, kaldırımları sana bana değil, onlara yaptı.
Haçlı zihniyeti sözde demokrasi getirme bahanesiyle Afganistan ve Irak gibi İslam coğrafyalarını talan etti. Arap Baharıyla yine İslam ülkelerinde kan gövdeyi götürdü. Türkiye tüm bu yaşanan olaylarda akan Müslüman kanına Haçlının yanında yer alarak ortak oldu. Maalesef insanımız öyle bir noktaya getirildi ki, yaşanan olaylara seyirci olmakla yetindi. Türkiye’de oynanan oyun çok yönlü olduğu için oyunu görmek, tepki vermek için basiret ehli olmak gerekiyor.
Prof. Dr. Haydar Baş, Yeni Mesaj Gazetesi’nde 8 Ekim’de yer alan yazısında, insanların imandan uzaklaştırılarak işgale hazır hale getirildiklerinden bahsetmişti. Ben de bir vesileyle yeni tanıştığım bir bayanla konuşurken yaşadığı bir olayı aktarmasıyla Haydar Baş Hocamızın söylediklerinin ispatını bir kez daha görmüş oldum. Hanımefendi yazın aslında benim memleketimde yaşadığı bir olaydan bahsetti ama ben İstanbul’da ikamet ettiğimden bu olaydan yeni haberdar oldum. Balıkesir’in Burhaniye İlçesinde yazın akrabalarına tatile gitmişler. Gerisini onun ağzından dinleyelim: Denize girmek için gittiğimiz bir koyda yanıma bir kadın geldi, başladı Almanca konuşmaya ama ne konuşma… Kadın benimle kavga ediyor. “Yenge ne diyor bu kadın?” deyince, yengemin cevabı karşısında tüylerim diken diken oldu. “Kadın burası bizim, biz burayı satın aldık, hemen buradan gidin” diyormuş. O öfkeyle kadına bir bağırdım ki, “Bu deniz Allah’ın denizi, bu ülke de benim ülkem, gidecek biri varsa o da sensin” deyince kadın ne dediğimi anlamasa bile afallayarak, korkudan dönüp gitti. Meğer bu koy AKP hükümeti tarafından Almanlara satılmış, olmuş “Alman Koyu”… İşte bizim ülkemiz böyle savaşsız işgallerle teslim alınmak isteniyor. Şimdiye kadar Antalya’nın, Didim’in, Şanlıurfa’nın bu şekilde satılan bölgelerini duymuştuk ama doğup büyüdüğüm memleketimde de bu işgallerin olduğunu duyunca şok etkisinden kurtulamadım.
Bizi idare eden zihniyet bu hanımın ortaya koyduğu tepkiyi AB ve ABD dayatmaları karşısında verebilseydi, şimdi ne ülkemiz ne de komşularımız Haçlının kölesi olmazdı. Hanımefendiyle konuşmamız devam ederken, dedi ki “Ülkemiz ekonomik yönden, siyasi yönden bu derece kuşatılmışken, insanımız üç maymunu oynuyor. Ekonomik olarak ya iflas etmiş ya da iflasın eşiğindeler ama öğretilen dilden dile aktarılan hep aynı cümle: Erdoğan yollar yaptı, kaldırımlar yaptı”. Allah muhafaza ama gidişat o yöne doğru ilerliyor. Ülkemiz savaş yoluyla işgal edilir de açlıkla imtihan olursak artık kaldırım taşlarını kaynatıp suyunu içeriz. Ama onun için de Haçlıdan izin almamız gerekebilir, çünkü ülkenin üçte birinin satıldığı Almanı, İngilizi, Yunanı vesaire hep “o kaldırım taşı benim” diye müdahale edebilir. Ne de olsa Erdoğan, BOP’un eşbaşkanı olarak bu yolları, kaldırımları sana bana değil, onlara yaptı.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012