Ukrayna Savaşı bugün itibariyle 20'nci gününe girmiştir. Savaş tüm şiddetiyle devam etmektedir. Ukrayna, bazı küçük çaplı askeri malzeme yardımları hariç batı tarafından yalnız bırakılmıştır. Batı'nın Rusya'ya gösterdiği tepki ekonomik yaptırımlar olarak öne çıkmaktadır. Ancak emperyalist Batı'nın bu yaptırımları uygularken hesaplamadığı bazı önemli hususlar bulunmaktadır. Bu hususları şu şekilde sıralayabiliriz.
1. Rusya enerji ve tarım başta olmak üzere dünyaya önemli ölçüde ürün ihraç eden bir ülkedir. Bu bağlamda uygulanan yaptırımların Batı üzerinde de önemli olumsuz etkileri olacaktır. Rusya halkı yıllardır süren yaptırımlarla yaşamaya alışmış durumdadır. Ancak Batılı devletlerin halkları için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Karşılıklı yaptırım çatışmasının Batılı devletler üzerinde yaratacağı tahribatın daha fazla olma ihtimali çok yüksektir.
2. Rusya yıllardır ABD başta olmak üzere Batılı ülkelerin yaptırımları nedeniyle çözüm arayışına girmiş, özellikle 2005'ten sonra Prof. Dr. Haydar Baş'ın dünyaya sunduğu Milli Ekonomi Modeli (MEM) ile tanışmalarından sonra enerji ve tarım gibi önemli sektörleri millileştirmiştir. Tüketim eksenli ekonomiye yönelerek iç talebi yaratmış ve akabinde ithal ettiği ürünlerin önemli bölümünü kendisi üretmeye başlamıştır. Bir başka deyişle yaptırım krizini fırsata çevirerek ekonomisini güçlendirmiştir.
3. Yıllardır uygulanan tüm yaptırımlara rağmen Rusya'ya geri adım attırılamaması NATO'nun prestij kaybına, güvenilirliğinin ve varlığının sorgulanmasına neden olmuştur.
4. Rusya'nın Swift sisteminden çıkarılması, uzun vadede bu ülkeyle ticaret yapmak zorunda olan ülkeleri Ruble kullanmaya ve Rusya'nın kendi oluşturduğu ödeme sistemlerini benimsemeye zorlamaktadır. Böylelikle ABD kendi eliyle Rus Rublesinin rezerv para (hard currency) olma özelliğini kuvvetlendirmiş ve MEM'in dış ticaretle ilgili en önemli kavramı olan milli paralarla ticareti teşvik etmiştir.
Prof. Dr. Haydar Baş, 2005 yılında İstanbul'da gerçekleştirilen 1'inci Milli Ekonomi Modeli kongresinde "Kapitalizm ve ABD dolarının dünya üzerindeki hegemonyasının bittiğini" vurgulamıştır. Bu söylem kavramsal çöküşe işaret etmektedir. O günden günümüze kadar geçen süreçte Emperyalist Batı'nın ve dünyaya dayattığı kapitalist sistemin çöküşü hızlanmıştır.
Önceki yazımda da belirttiğim gibi bu savaş Milli Ekonomi Modeli'ni uygulamak isteyen ülkeler ile dünyaya kapitalist sistemi zorla dayatan Batı'nın kavramsal boyuttan somut zemine taşınmış mücadelesidir. Batı emperyalizminin varlığını, tehdit olarak algıladığı Asya coğrafyasında kabul ettirme ve devam ettirme savaşıdır. Rusya'yı sürekli tehdit ve gerginlik politikasıyla kışkırtan NATO ülkeleri Ukrayna'yı kurban vermiştir. Bir başka deyişle her iki tarafın da birbirine karşı sürekli artan baskısı bölgede en zayıf noktalardan biri olan Ukrayna'dan patlak vermiştir. Bu ülkede yaşanan yıkım ve insanlık dramı maalesef her iki tarafın da umurunda değildir.
NATO'nun bu baskısı kesinlikle durmayacak ve Ukrayna'da başarısız olunması durumunda gerginlik farklı noktalara taşınacaktır. Öncelikli amacı Rusya'ya Karadeniz'de hareket serbestisini kaybettirmek ve Suriye'deki savaş sonucunda Akdeniz'de elde ettiği kazanımları genişletmesine engel olmak olan NATO'nun, bu mücadeleyi ülkemize taşıması çok kuvvetli bir seçenek olarak görünmektedir. Bu bağlamda Boğazlar, Karadeniz kıyılarımız, Ege Denizi ve Kıbrıs jeopolitik açıdan muhtemel çatışma alanı olarak öne çıkan bölgelerdir.
Önümüzdeki dönem ülkemiz açısından çok kritiktir. Ülke ekonomisi yıllardır uygulanan yanlış politikalar nedeniyle çok kötüleşmiştir. İthalata bağımlılığımız her geçen gün artmaktadır. Dış borç sürekli artmakta, üretim ve ihracatla kapatılamayan borçlar yabancılara kaynaklarımızın ve mülklerimizin satışıyla kapatılmaya çalışılmaktadır. Yabancılara mülk satışı ve sığınmacıların kabulüyle ülkenin demografik yapısı değişmektedir. Özetle olası bir çatışma durumunda ülkenin reaksiyon gücü zayıflamaktadır.
İzlenecek akılcı iç ve dış politika hamleleriyle ülkemiz bu süreçten çok daha güçlenmiş şekilde çıkabilir. Bu politikaların ana esasları aşağıda sıralanmıştır:
• Ekonomimizi güçlendirmeden diğer hiçbir alanda ilerleme kaydetmemiz mümkün değildir. Bizi çöküşe sürükleyen kapitalist ekonomi modeli terk edilerek bugün dünyanın birçok ülkesinde kısmen uygulama alanı bulan Mili Ekonomi Modeli asıl sahibi olan ülkemizde uygulanmalıdır.
• Dış politikada tarafsızlık ve tam bağımsızlık ilkelerinden ödün verilmemeli; duygusallıktan ve tek yanlı bağımlılıktan uzak şekilde şartların gerektirdiği akılcı ittifaklar oluşturulmalıdır.
• Toplumu ayrıştıran söylem ve eylemler terk edilmeli; aklın ve bilimin önderliğinde uygulanacak sosyal projelerle kalıcı barış ve huzur ortamı oluşturulmalıdır.
• Milli birlik ve beraberliğimizin teminatı olan Cumhuriyetin kuruluş ayarlarına geri dönülmelidir.
• Son 20 yılda meydana gelen menfur olaylar ve yapılan yanlış planlamalarla komuta kadrosu zayıflayan ve mevcudu azaltılan Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) eski gücüne kavuşturulması için etkin eğitim ve personel planlamaları uygulamaya konmalıdır.
• TSK en modern silah ve sistemlerle teçhiz edilmeli ve Milli Savunma Sanayii geliştirilmelidir. Bu kapsamda öncelikli olarak;
a. Orta ve yüksek irtifa hava savunma projeleri ivedilikle sonuçlandırılmalı ve ülkemizin hava savunması güçlendirilmelidir. S-400 hava savunma sistemleri kullanıma hazır durumda bulundurulmalıdır.
b. Seyir füzelerine karşı savunma tedbirleri artırılmalıdır. Ayrıca seyir füzesi üretim ve tedarik çalışmalarına hız verilmelidir.
c. Hava kuvvetlerimizin güçlendirilmesi kapsamında Milli Muharip Uçak envantere girene kadar 4 ve/veya 5'inci nesil savaş uçağı tedarik faaliyetlerine hız verilmelidir.
d. Son dönemde kuvvet çarpanı olarak öne çıkan SİHA'ların imkân ve kabiliyetleri geliştirilmeli ve Milli İnsansız Savaş Uçağı projesi hızlandırılmalıdır.
Sonuç olarak ülkemiz çok önemli bir eşiktedir. Yukarıda sıralanan hususların sözde değil özde hayata geçirilebilmesi ancak, Milli Ekonomi Modeli tezinin sahibi ve uygulayabilecek yegâne kadro olan Bağımsız Türkiye Partisi'nin Av. Hüseyin Baş liderliğinde iktidara gelmesiyle mümkün olabilir. Tercih aziz Türk milletinindir.
- Ukrayna savaşı -1- / 07.03.2022
- Görenedir görene… / 24.10.2021
- Gulf stream (Körfez Akıntısı) / 09.08.2021
- Yörük çadırı / 06.08.2021
- Sığınmacı sorunu / 03.08.2021
- Devlet olmak / 26.07.2021
- Kore Savaşı’nda Türk esirler / 17.07.2021
- Srebrenitsa’da neler yaşandı? / 12.07.2021
- Srebrenitsa – I / 11.07.2021