'Türkümüz' seslendirme dosyası:
Türkü kelimesinin kökü Türk'tür. "Türki" Türk'e ait olan demektir. Yüzyıllarca hüznünü, sevincini, acısını, mutluluğunu, sünnetini, düğününü, gurbetin çaresizliğini, hasretini, ölümünü türküler aracılığıyla dile getirmiştir Anadolu insanı. O türküler arasında bazen öyle dizelere rastlarsınız ki kalbinizden vurulur, bir süre kendinize gelemezsiniz. Alır götürür sizi tarif edemeyeceğiniz diyarlara. Bu durumu tespit için Ömer Betretttin Uşaklı'nın: "Nerde bir köy türküsü duysam şairliğimden utanırım." sözünü hatırlatmak isterim.
Şüphesiz türkülerdeki bu tesir gücü dile getirdiği duyguların yaşanmışlığıyla ilgilidir. Halk ozanı kalem şairleri gibi kelimeye kafiye uydurmaktan çok, yaşadıklarını tarihe kayıt düşmeye çalışan insandır. Bu nedenle onlar sözleri gönüllerinin örsünde döğer, çelikleşmesi için ona bir de yaşanmış duygularının suyunu verirler. Ve söylenenler görünürde türkü, gerçekte Türk kültürünün tescil belgeleridir.
Türk'üz, türkü çağırırız, der, Aşık Veysel. Kimilerinin türkü kültürünü önemsememesi, basit, avam görmesi melodinin mesajı ve tınısından çok, türkünün Türk kültürünü temsil etmesiyle ilgilidir. Yüzlerindeki "entel, dantel" maskelerini biraz kazıdığınızda bu tiplerin Türk kimliğiyle sorunlu hatta kavgalı olduğunu fark edersiniz. Yahya Kemal'in "Melali anlamayan nesle aşina değiliz. "dediği gibi türküden anlamayan nesle de biz aşina değiliz.
Kıymetli okurlarım, toplumda ne varsa türkülerde onun bir karşılığı vardır. Henüz yoksa mutlaka üretim aşamasındadır. Bu Covit-19 namıdiğer Corona yaygın hastalık dönemi bir yılı devirdi ikinci yıldan gün almaya başladı. Tüm dünyada görüldüğü gibi ülkemizde de hayli olumsuz hatta yıkıcı bir etki söz konusu. Bu hastalık sürecinin mücadele yöntemlerinden sokağa çıkma yasakları esnafın ve günlük kazancıyla geçinmeye çalışan kayıtlı-kayıtsız işçi kesimin üzerinden silindir gibi geçiyor. Vakıflar, dernekler, sendikalar, çeşitli meslek örgütleri mensuplarının yaşadığı sıkıntıları çeşitli mecralarda dile getirmeye bir nevi seslerini duyurmaya çalışıyorlar.
Yahu ne oldu birden türküden konu buraya geldi demeyin. İşte hiçbir teşekkülü olmayan hatta sistemde adı, istatistik verilerde kaydı geçmeyen ve sadece fukara denip geçilen, toplumun geniş bir kitlesi var ve onların bildiriler okuyup ekranlarda yayınlatacak "kudretlü ve şevketlü" başkanları da yok.
Onların seslerini yine onların bağırlarından çıkan halk ozanları duyuruyor. Nerde kardeşim bunlar? Demeyin. Günümüzün "sosyal medya terörü" nde geri planda kalmış olabilirler. Onlar iki bin yıl önce de varlardı, gelecekte de olacaklar. Devrin padişahları unutulur, onlar unutulmazlar.
İşte bir önceki yazımda gazetecilere asıl kimin yazılması gerektiğini ihtar eden Ozan Deli Kadir de onlardan biri. Deli Kadir bu şiirinde sessiz çoğunluğun sesi olmuş, onların sıkıntılarını türkü formatında dile getiriyor. Bir nevi bu sıkıntıların nasıl dile getirileceğinin örneğini de veriyor. Onun bu güzel bir şiirini sizlerle paylaşmak istiyorum.
TÜRKÜMÜZ
Bu gidişat bütçemizi batırdı.
Alın terimizi, yedi bitirdi.
Kimimizi, yâd ellere götürdü.
Kim kardeşim, bizi soyan oy oy?
Yetimin sırtından doyan oy oy?
Mevsim dedik; boran oldu, kış oldu.
Ekmek dedik; kanatlandı, kuş oldu.
Emek dedik; buharlaştı, düş oldu.
Umudu ettiler, yalan oy oy!
Serveti ettiler, talan oy oy!
Kırık dökük hane, her gün tekliyor.
Birileri çıkmış bizi kekliyor.
Hasta ilaç, çocuk mama, bekliyor.
Ceplerde bir tek kuruş yok oy oy!
Halktan yana bir duruş yok oy oy!
Her şey özelleşmiş, tahsildar gezer.
Haciz, icra şoku düşkünü ezer.
Gırtlaktaki bu düğümü kim çözer?
Durdurun artık bu çarkı oy oy!
Ateş sardı; evi, barkı oy oy!
Milletçe hasretiz, hakiki dosta.
Kimimiz yaralı, kimimiz hasta.
Soğudu çorbamız, bu bakır tasta.
Bunca aymaz var, gören yok oy oy!
Defterlerini düren yok, oy oy!
Bitmeyen hasretin, sonsuz çağından,
Memleket sevgisi, dostluk bağından,
Gönül yaylasından, sine dağından,
Yola çıksın koç yiğitler oy oy!
Kılavuz olsun şehitler oy oy!
Aliyyü'l Mürteza; Bab-ı Velayet,
Hasan ve Hüseyin; Şah-ı Şehadet,
Zalimlere karşı durun, nihayet.
Birlik olun inananlar oy oy!
Ehl-i Beyt'e kurban canlar oy oy!
Deli Kadir, Türk-Kürt, Mürteci-Çağdaş
Bölenlere: ?'Yuh!'' de, haykır arkadaş!
Hünkâr Hacı Bektaş, Üstat Haydar Baş
Merhem sürsün, şu yarama oy oy!
Bitsin artık bu drama, oy oy!
Şüphesiz türkülerdeki bu tesir gücü dile getirdiği duyguların yaşanmışlığıyla ilgilidir. Halk ozanı kalem şairleri gibi kelimeye kafiye uydurmaktan çok, yaşadıklarını tarihe kayıt düşmeye çalışan insandır. Bu nedenle onlar sözleri gönüllerinin örsünde döğer, çelikleşmesi için ona bir de yaşanmış duygularının suyunu verirler. Ve söylenenler görünürde türkü, gerçekte Türk kültürünün tescil belgeleridir.
Türk'üz, türkü çağırırız, der, Aşık Veysel. Kimilerinin türkü kültürünü önemsememesi, basit, avam görmesi melodinin mesajı ve tınısından çok, türkünün Türk kültürünü temsil etmesiyle ilgilidir. Yüzlerindeki "entel, dantel" maskelerini biraz kazıdığınızda bu tiplerin Türk kimliğiyle sorunlu hatta kavgalı olduğunu fark edersiniz. Yahya Kemal'in "Melali anlamayan nesle aşina değiliz. "dediği gibi türküden anlamayan nesle de biz aşina değiliz.
Kıymetli okurlarım, toplumda ne varsa türkülerde onun bir karşılığı vardır. Henüz yoksa mutlaka üretim aşamasındadır. Bu Covit-19 namıdiğer Corona yaygın hastalık dönemi bir yılı devirdi ikinci yıldan gün almaya başladı. Tüm dünyada görüldüğü gibi ülkemizde de hayli olumsuz hatta yıkıcı bir etki söz konusu. Bu hastalık sürecinin mücadele yöntemlerinden sokağa çıkma yasakları esnafın ve günlük kazancıyla geçinmeye çalışan kayıtlı-kayıtsız işçi kesimin üzerinden silindir gibi geçiyor. Vakıflar, dernekler, sendikalar, çeşitli meslek örgütleri mensuplarının yaşadığı sıkıntıları çeşitli mecralarda dile getirmeye bir nevi seslerini duyurmaya çalışıyorlar.
Yahu ne oldu birden türküden konu buraya geldi demeyin. İşte hiçbir teşekkülü olmayan hatta sistemde adı, istatistik verilerde kaydı geçmeyen ve sadece fukara denip geçilen, toplumun geniş bir kitlesi var ve onların bildiriler okuyup ekranlarda yayınlatacak "kudretlü ve şevketlü" başkanları da yok.
Onların seslerini yine onların bağırlarından çıkan halk ozanları duyuruyor. Nerde kardeşim bunlar? Demeyin. Günümüzün "sosyal medya terörü" nde geri planda kalmış olabilirler. Onlar iki bin yıl önce de varlardı, gelecekte de olacaklar. Devrin padişahları unutulur, onlar unutulmazlar.
İşte bir önceki yazımda gazetecilere asıl kimin yazılması gerektiğini ihtar eden Ozan Deli Kadir de onlardan biri. Deli Kadir bu şiirinde sessiz çoğunluğun sesi olmuş, onların sıkıntılarını türkü formatında dile getiriyor. Bir nevi bu sıkıntıların nasıl dile getirileceğinin örneğini de veriyor. Onun bu güzel bir şiirini sizlerle paylaşmak istiyorum.
TÜRKÜMÜZ
Bu gidişat bütçemizi batırdı.
Alın terimizi, yedi bitirdi.
Kimimizi, yâd ellere götürdü.
Kim kardeşim, bizi soyan oy oy?
Yetimin sırtından doyan oy oy?
Mevsim dedik; boran oldu, kış oldu.
Ekmek dedik; kanatlandı, kuş oldu.
Emek dedik; buharlaştı, düş oldu.
Umudu ettiler, yalan oy oy!
Serveti ettiler, talan oy oy!
Kırık dökük hane, her gün tekliyor.
Birileri çıkmış bizi kekliyor.
Hasta ilaç, çocuk mama, bekliyor.
Ceplerde bir tek kuruş yok oy oy!
Halktan yana bir duruş yok oy oy!
Her şey özelleşmiş, tahsildar gezer.
Haciz, icra şoku düşkünü ezer.
Gırtlaktaki bu düğümü kim çözer?
Durdurun artık bu çarkı oy oy!
Ateş sardı; evi, barkı oy oy!
Milletçe hasretiz, hakiki dosta.
Kimimiz yaralı, kimimiz hasta.
Soğudu çorbamız, bu bakır tasta.
Bunca aymaz var, gören yok oy oy!
Defterlerini düren yok, oy oy!
Bitmeyen hasretin, sonsuz çağından,
Memleket sevgisi, dostluk bağından,
Gönül yaylasından, sine dağından,
Yola çıksın koç yiğitler oy oy!
Kılavuz olsun şehitler oy oy!
Aliyyü'l Mürteza; Bab-ı Velayet,
Hasan ve Hüseyin; Şah-ı Şehadet,
Zalimlere karşı durun, nihayet.
Birlik olun inananlar oy oy!
Ehl-i Beyt'e kurban canlar oy oy!
Deli Kadir, Türk-Kürt, Mürteci-Çağdaş
Bölenlere: ?'Yuh!'' de, haykır arkadaş!
Hünkâr Hacı Bektaş, Üstat Haydar Baş
Merhem sürsün, şu yarama oy oy!
Bitsin artık bu drama, oy oy!
Taha Furkan Dağıstanlı / diğer yazıları
- Alevi-Bektaşi geleneğinde düvâzlar / 04.07.2021
- Sorular ve Cevaplar / 27.06.2021
- Toplumsal müsilaj yahut perşembenin gelişi bellidir çarşambadan / 20.06.2021
- Bir çınarın öyküsü / 06.06.2021
- Sen söyle destanı / 23.05.2021
- Süveyda Yahut Lude şiirleri / 16.05.2021
- Türkümüz / 09.05.2021
- Kimi yazmalısın ? / 02.05.2021
- Geleceğin dünyasını kuracak olan dil Türkçedir / 25.04.2021
- Profesör Doktor Üstat Haydar Baş Beyefendi'yi Anmak / 18.04.2021
- Sorular ve Cevaplar / 27.06.2021
- Toplumsal müsilaj yahut perşembenin gelişi bellidir çarşambadan / 20.06.2021
- Bir çınarın öyküsü / 06.06.2021
- Sen söyle destanı / 23.05.2021
- Süveyda Yahut Lude şiirleri / 16.05.2021
- Türkümüz / 09.05.2021
- Kimi yazmalısın ? / 02.05.2021
- Geleceğin dünyasını kuracak olan dil Türkçedir / 25.04.2021
- Profesör Doktor Üstat Haydar Baş Beyefendi'yi Anmak / 18.04.2021