'Profesör Doktor Üstat Haydar Baş Beyefendi'yi Anmak' seslendirme dosyası:
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı, Muhterem Prof. Dr. Haydar Baş Beyefendi'yi ebediyete irtihalinin birinci yılında rahmetle ve minnetle anıldığı bir haftayı hüzünle yaşıyoruz. Sadece ülkemizin değil tüm dünyanın gidişatını değiştirecek görüşlerin sahibi değerli bir ilim insanından mahrum kaldık.
Bu olay, pek dikkatleri çekmese de üzüntüyle beraber meseleye vakıf gönüllerde bir korkunun oluşmasına da neden oldu. Sevgili peygamberimiz bir hadisi şerifinde: "Allah-u Teâlâ ilmi size ihsan buyurduktan sonra (hafızanızdan) zorla çekip almaz. Lâkin âlimleri ve onların ilimlerini cemiyet içinden çekip alır, ruhlarını kabzeder (öldürür). Geriye kara câhil bir zümre kalır. Halk bunlardan dini ihtiyaçlarını sorarlar, onlar da (Ayet, Hadis gözetmeden) kendi düşünce ve arzularına göre fetva verip hem kendileri saparlar hem de başkalarını saptırırlar." (Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 2174)
Biz; ilim adına fitne yayan ilahiyatçılar, cüppelerini, sarıklarını din edinenler ekranları kuşatıp, ufkumuzu boğmaya başladıklarında Haydar Baş Hocamızın yorumlarına bakardık. Onun yorumlarıyla tekrar gönlümüz şenlenir; doğruya doğru, eğriye eğri derdik. Bu zor günlerde bir çıkış göstermesi için ''Haftanın Sohbeti'' programını iple çekerdik. O görüşleriyle tüm düşünce alanlarına yön verirdi.
Profesör Doktor Haydar Baş Beyefendi hem geçmişi çok iyi bilen hem bugünü çok iyi yorumlayan hem de geleceği ön görebilen ufkun insanıydı. Milletimizin geleceğini karatmak için İslam adına diyalog fitnesi saçanlarla kadrosuyla mücadele etti. Gün oldu diyalog fitnecileri devletin kurumlarını da arkalarına alarak milletin itikadını bozmaya başladılar. ''Muhammedun Resulullah'' demeye gerek yoktur dediler, Hutbelerden diyanet eliyle papanın tavsiyesine uyarak ''İnneddine İndallahil İslam'' ayetini kaldırdılar. Devlet mekanizmasını ele geçirenler onun sesini kısmaya, onu perdelemeye çalıştıkça O; sahile vurmuş denizyıldızlarının toplu halde ölümüne sessiz kalmayıp onları teker teker denizle buluşturup kurtarmak isteyen bir duruş göstererek tüm öğrencilerini seferber etti, ''Çevrenizdeki cami imamlarını ziyaret edin, onları ikaz edin, ayıktırın. ''dedi. Hakkında açılan onlarca yıldırma davalarıyla mücadele etti, hiçbir zaman hukukun dışına çıkmadı. Hakkındaki iftira ve karalama kampanyalarına rağmen yolundan dönmedi, üzerine atılı suçlamaların hepsinden beraat etti. Onu suçlayanlar hem milletin vicdanında hem de adalet nezdinde mahkûm oldu.
Allah-ü Teala Kur'an-ı Kerim'de: ''Bir ülkeyi helâk etmek istediğimizde oranın şımarmış yöneticilerine (iyiye yönlendirici) emirler veririz; onlar ise orada günah işlemeye devam ederler, sonuçta o ülke helâke müstahak olur, biz de oranın altını üstüne getiririz.'' (İsra Suresi, 16. Ayet.) buyurmaktadır.
Haydar Baş Hocamız, yaptığı televizyon sohbetleri, salon toplantıları, sempozyumlar ve mitinglerde bu felaketlere karşı hem toplumu hem de ülkenin yöneticilerini ikaz ederdi. Söylem ve eylemleriyle ya siyasete yol açar ya ufuk gösterir ya da siyasetçileri ikaz ederdi. Çünkü onların helâkı toplumun helâkı demekti. Türk siyaseti de onun vefatıyla bir rehberinden, kılavuzundan, pusulasından mahrum kaldı.
O; ilim, fikir ve bir aksiyon insanı olarak mücadeleyle geçen ömrünü kayalık darboğazlarda yönünü arayan bir nesle, ''İşte iz, geliniz!'' diyerek yön gösterdi. Gençliğin kendi yararına kazanılması ölçüsünden hareketle onları milletine hizmet etme ülküsüyle yoğurdu. Sağ, sol gibi sınıflandırmalarla birbirinin boğazına sarılmak üzere olan topluluklara ''Birliğin Temel Unsurları'' sempozyumları düzenleyerek hakikatte birbirimizi sevmeden kâmil bir Müslüman dahi olamayacağımızı anlattı. Özel televizyonlarla topluma ahlaksızlık pompalanırken O, milletimize Kur'an öğreten televizyon kanallarını hediye etti. ''İslam'a İtirazlar ve Kuranı Kerim'den Cevaplar'' konferanslarıyla İslam'ın ve Kuran'ın savunuculuğunu yaptı.
Geçen yüzyılı Osmanlı Devleti'nin yıkılışı şekillendirmişti. Gelecek yüzyılı Türkiye'nin kararlarıyla şekillendirmektedir. Bu noktada Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün görüş ve düşüncelerinin iyi bilinmesi gerekmektedir. Onun emperyalistlerle mücadelesi tekrar incelenmelidir, anlayışıyla hareket eden Hocamız; milletin ufuksuz, lidersiz, hedefsiz bırakılma gayretlerine Türk milletini tekrar Atatürk'le tanıştırarak cevap verdi. ''Hoş Geldin Atatürk'' eseriyle Türk milletini Ulu Önder'le tekrar buluşturdu.
Darmadağınık İslam Ümmetini de bir araya getirecek formül de Profesör Doktor Haydar Baş Hocamıza aittir. O, kendi bakış açısını; değerlendirme kriteri, gerçek din zanneden ve kendisi gibi düşünmeyenleri gerçek Müslüman olarak kabul etmeyen kitlelere ''Birliğin Merkezi Olarak Ehli Beyti'' işaret etti. Tüm Müslümanları bu merkez etrafında bir ve beraber olmaya davet eden Tevhidin Merkezi Ehlibeyt, sempozyumları düzenledi.
O bize; milletini ve insanlığı sevmeyi, sevilmeyi, yüceltmeyi öğretti. İnandığı değerleri uğrunda dimdik durmayı, eğilip bükülmemeyi, asla taviz vermemeyi öğretti, O bize geçici dünyalık sevdalar peşinde koşanlardan olmamayı, öğretti. O bize öğrenmeyi, öğretmeyi, milletine hizmet etmeyi öğretti. O fikirleriyle milletimizin ufkunu genişletti. Ömrünü milletine hizmete adadı
İnanıyoruz ki Hocamızın görüşleri geleceğin dünyasına yön verecektir. ''Paraya Tapma Dini''nin ekonomik hakikat diye yutturulduğu Kapitalizmi, ''Milli Ekonomi Modeli''yle tarihe gömdü. Onun ekonomi hakkındaki görüşleri geleceğin dünyasını şekillendirecek, mazlum milletler için ümit olacaktır.
Hocamız hem akademisyen olarak hem de sivil toplum kuruluşları yöneticisi olarak hem siyasetteki projeleriyle ülkesine ve insanlığa büyük hizmetler etmiştir. Hizmetleri sadece görüş düşünce ve eylemlerinden ibaret değildir. O yetiştirdiği insanlarla, kadrosuyla Genel Başkanımız Hüseyin Baş'ın liderliğindeki Bağımsız Türkiye partisiyle geleceğin Türkiye'sine hizmet etmeye devam edecektir.
Bu duygu ve düşüncelerle Merhum Genel Başkanımızı, Hocamızı, Baştürk'ümüzü, Hoca Atatürk'ümüzü; vefatının birinci yılında saygı ve rahmetle anıyorum.
Makalemin kalan kısmını, muhterem hocamızın görüşlerini şiirleriyle geniş kitlelere ulaştırmaya çalışan Halk Ozanı Deli Kadir, kardeşime bırakıyorum.
Şimdi Daha Muhtacız
Sensiz kaldık başkanım, bizi hep uyuttular?
''Halkı kurtarma'' deyip, başka bir yol tuttular.
Verdikleri sözleri yıllarca unuttular.
Yıllar oldu bitmiyor, bitmiycek bu kargaşa
Şimdi daha muhtacız inanın Haydar Baş'a''
Kefene haciz gelmiş, milletin hali acı.
Gel gör cahil irade, bu gidişe duacı.
Vicdanlar sağır olmuş, mazlum haktan davacı.
Halkın ibretlik hali, zenginlere temaşa.
Şimdi daha muhtacız inanın Haydar Baş'a''
Çiftçinin ürettiği, ''hâlde'' para etmiyor.
Köy yıkık, hane dökük, birçok baca tütmüyor.
Düşündün mü ey halkım, çilen neden bitmiyor?
Birlik ol köylü, kentli, amir, memur ve paşa
Şimdi daha muhtacız inanın Haydar Baş'a''
Şeytan ne üflüyorsa, bunlar: ''beli'' diyorlar.
Hak, hakikat! Diyene; ''Kim bu deli ?''diyorlar.
Ehl-i sâlip zalime: ''şah-ı veli ''diyorlar.
Aldandık takkesine, gönül vermiş serpuşa.
Şimdi daha muhtacız inanın Haydar Baş'a''
Milletin davasını, fıska büründürdüler.
Kutsalı tahrif edip yerde süründürdüler.
Halkı, yaratanına asi göründürdüler.
Kaderdi kaçamadık, yazılan geldi başa.
Şimdi daha muhtacız inanın Haydar Baş'a''
Coğrafyamız kan gölü, kan ağlıyor Müslüman.
Resul yüzüne bakmaz, ahiret günü inan,
Uyan artık ey millet, zaman geçmesin zaman.
Ezilene sahip çık, karşı dur bu savaşa.
Şimdi daha muhtacız inanın Haydar Baş'a''
Ekranları kuşatmış onca nursuz kimlikler
Çıkar kavgasındalar, bitmez orda hinlikler
Ceplerinden dökülür Dolar, Euro binlikler
Vatandaşsa çaresiz muhtaç olmuş kuruşa
Şimdi daha muhtacız inanın Haydar Baş'a''
Yüreğinden söküp at, ''çıkar'' denen illeti.
Parçalayıp böldüler, fitnelerle milleti.
Yeter artık çektiğin, asırlardır zilleti.
N'olur aldanma artık seçim vakti pış pış'a.
Şimdi daha muhtacız inanın Haydar Baş'a''
Kâinat, iftiharla bahsediyor üstattan.
Dünyayı kurtaracak ufkun sahibi zattan.
Yeter medet ummayın! Fitne, fücur, fesattan.
Yolunu kesmek için bak zalimde telaşa
Şimdi daha muhtacız inanın Haydar Baş'a''
Yunus'a kulak verdim, söyledi: ''Sev ve Sevil!''
Bölünmek, parçalanmak halkın kaderi değil!
Türkoğlu Türk geliyor, eğil namert put, eğil!
Hiçbir güç dayanamaz, bu müstahkem duruşa.
Şimdi daha muhtacız inanın Haydar Baş'a''
Ehli-i beyt; baş tacımız, selam ehl-i abaya.
Sözcükler kifayetsiz, yetmez medh-ü senaya.
Yılların ötesinden, Üstat Haydar Baba'ya
Selam verdi Şehriyar; seslendi dağa, taşa
Şimdi daha muhtacız inanın Haydar Baş'a''
Gök kubbe çadırımız, güneşse bayrağımız.
Bütün dünya; malımız, mülkümüz, toprağımız.
Laz'ı, Kürt'ü, Çerkez'i; dalımız yaprağımız.
Ey Türk tören yürüsün, sen binlerce yıl yaşa!
Şimdi daha muhtacız inanın Haydar Baş'a''
O bir siyasî değil, farz et Nuh'un gemisi.
Birliğe ve dirliğe, halkı çağıran sesi.
Kucakladı yıllarca, köylü kentli herkesi.
Bütün ülke tek yürek çağlasın baştanbaşa
Şimdi daha muhtacız inanın Haydar Baş'a''
Deli Kadir; dünyanın boyası, cilasına,
Meyledip gönül verme, uğrarsın belasına.
Ben ölmezim diyenin, dün gittik salasına.
Mümin misal edilmiş, çift kanatlı bir kuşa.
Şimdi daha muhtacız inanın Haydar Baş'a''
Bu olay, pek dikkatleri çekmese de üzüntüyle beraber meseleye vakıf gönüllerde bir korkunun oluşmasına da neden oldu. Sevgili peygamberimiz bir hadisi şerifinde: "Allah-u Teâlâ ilmi size ihsan buyurduktan sonra (hafızanızdan) zorla çekip almaz. Lâkin âlimleri ve onların ilimlerini cemiyet içinden çekip alır, ruhlarını kabzeder (öldürür). Geriye kara câhil bir zümre kalır. Halk bunlardan dini ihtiyaçlarını sorarlar, onlar da (Ayet, Hadis gözetmeden) kendi düşünce ve arzularına göre fetva verip hem kendileri saparlar hem de başkalarını saptırırlar." (Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 2174)
Biz; ilim adına fitne yayan ilahiyatçılar, cüppelerini, sarıklarını din edinenler ekranları kuşatıp, ufkumuzu boğmaya başladıklarında Haydar Baş Hocamızın yorumlarına bakardık. Onun yorumlarıyla tekrar gönlümüz şenlenir; doğruya doğru, eğriye eğri derdik. Bu zor günlerde bir çıkış göstermesi için ''Haftanın Sohbeti'' programını iple çekerdik. O görüşleriyle tüm düşünce alanlarına yön verirdi.
Profesör Doktor Haydar Baş Beyefendi hem geçmişi çok iyi bilen hem bugünü çok iyi yorumlayan hem de geleceği ön görebilen ufkun insanıydı. Milletimizin geleceğini karatmak için İslam adına diyalog fitnesi saçanlarla kadrosuyla mücadele etti. Gün oldu diyalog fitnecileri devletin kurumlarını da arkalarına alarak milletin itikadını bozmaya başladılar. ''Muhammedun Resulullah'' demeye gerek yoktur dediler, Hutbelerden diyanet eliyle papanın tavsiyesine uyarak ''İnneddine İndallahil İslam'' ayetini kaldırdılar. Devlet mekanizmasını ele geçirenler onun sesini kısmaya, onu perdelemeye çalıştıkça O; sahile vurmuş denizyıldızlarının toplu halde ölümüne sessiz kalmayıp onları teker teker denizle buluşturup kurtarmak isteyen bir duruş göstererek tüm öğrencilerini seferber etti, ''Çevrenizdeki cami imamlarını ziyaret edin, onları ikaz edin, ayıktırın. ''dedi. Hakkında açılan onlarca yıldırma davalarıyla mücadele etti, hiçbir zaman hukukun dışına çıkmadı. Hakkındaki iftira ve karalama kampanyalarına rağmen yolundan dönmedi, üzerine atılı suçlamaların hepsinden beraat etti. Onu suçlayanlar hem milletin vicdanında hem de adalet nezdinde mahkûm oldu.
Allah-ü Teala Kur'an-ı Kerim'de: ''Bir ülkeyi helâk etmek istediğimizde oranın şımarmış yöneticilerine (iyiye yönlendirici) emirler veririz; onlar ise orada günah işlemeye devam ederler, sonuçta o ülke helâke müstahak olur, biz de oranın altını üstüne getiririz.'' (İsra Suresi, 16. Ayet.) buyurmaktadır.
Haydar Baş Hocamız, yaptığı televizyon sohbetleri, salon toplantıları, sempozyumlar ve mitinglerde bu felaketlere karşı hem toplumu hem de ülkenin yöneticilerini ikaz ederdi. Söylem ve eylemleriyle ya siyasete yol açar ya ufuk gösterir ya da siyasetçileri ikaz ederdi. Çünkü onların helâkı toplumun helâkı demekti. Türk siyaseti de onun vefatıyla bir rehberinden, kılavuzundan, pusulasından mahrum kaldı.
O; ilim, fikir ve bir aksiyon insanı olarak mücadeleyle geçen ömrünü kayalık darboğazlarda yönünü arayan bir nesle, ''İşte iz, geliniz!'' diyerek yön gösterdi. Gençliğin kendi yararına kazanılması ölçüsünden hareketle onları milletine hizmet etme ülküsüyle yoğurdu. Sağ, sol gibi sınıflandırmalarla birbirinin boğazına sarılmak üzere olan topluluklara ''Birliğin Temel Unsurları'' sempozyumları düzenleyerek hakikatte birbirimizi sevmeden kâmil bir Müslüman dahi olamayacağımızı anlattı. Özel televizyonlarla topluma ahlaksızlık pompalanırken O, milletimize Kur'an öğreten televizyon kanallarını hediye etti. ''İslam'a İtirazlar ve Kuranı Kerim'den Cevaplar'' konferanslarıyla İslam'ın ve Kuran'ın savunuculuğunu yaptı.
Geçen yüzyılı Osmanlı Devleti'nin yıkılışı şekillendirmişti. Gelecek yüzyılı Türkiye'nin kararlarıyla şekillendirmektedir. Bu noktada Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün görüş ve düşüncelerinin iyi bilinmesi gerekmektedir. Onun emperyalistlerle mücadelesi tekrar incelenmelidir, anlayışıyla hareket eden Hocamız; milletin ufuksuz, lidersiz, hedefsiz bırakılma gayretlerine Türk milletini tekrar Atatürk'le tanıştırarak cevap verdi. ''Hoş Geldin Atatürk'' eseriyle Türk milletini Ulu Önder'le tekrar buluşturdu.
Darmadağınık İslam Ümmetini de bir araya getirecek formül de Profesör Doktor Haydar Baş Hocamıza aittir. O, kendi bakış açısını; değerlendirme kriteri, gerçek din zanneden ve kendisi gibi düşünmeyenleri gerçek Müslüman olarak kabul etmeyen kitlelere ''Birliğin Merkezi Olarak Ehli Beyti'' işaret etti. Tüm Müslümanları bu merkez etrafında bir ve beraber olmaya davet eden Tevhidin Merkezi Ehlibeyt, sempozyumları düzenledi.
O bize; milletini ve insanlığı sevmeyi, sevilmeyi, yüceltmeyi öğretti. İnandığı değerleri uğrunda dimdik durmayı, eğilip bükülmemeyi, asla taviz vermemeyi öğretti, O bize geçici dünyalık sevdalar peşinde koşanlardan olmamayı, öğretti. O bize öğrenmeyi, öğretmeyi, milletine hizmet etmeyi öğretti. O fikirleriyle milletimizin ufkunu genişletti. Ömrünü milletine hizmete adadı
İnanıyoruz ki Hocamızın görüşleri geleceğin dünyasına yön verecektir. ''Paraya Tapma Dini''nin ekonomik hakikat diye yutturulduğu Kapitalizmi, ''Milli Ekonomi Modeli''yle tarihe gömdü. Onun ekonomi hakkındaki görüşleri geleceğin dünyasını şekillendirecek, mazlum milletler için ümit olacaktır.
Hocamız hem akademisyen olarak hem de sivil toplum kuruluşları yöneticisi olarak hem siyasetteki projeleriyle ülkesine ve insanlığa büyük hizmetler etmiştir. Hizmetleri sadece görüş düşünce ve eylemlerinden ibaret değildir. O yetiştirdiği insanlarla, kadrosuyla Genel Başkanımız Hüseyin Baş'ın liderliğindeki Bağımsız Türkiye partisiyle geleceğin Türkiye'sine hizmet etmeye devam edecektir.
Bu duygu ve düşüncelerle Merhum Genel Başkanımızı, Hocamızı, Baştürk'ümüzü, Hoca Atatürk'ümüzü; vefatının birinci yılında saygı ve rahmetle anıyorum.
Makalemin kalan kısmını, muhterem hocamızın görüşlerini şiirleriyle geniş kitlelere ulaştırmaya çalışan Halk Ozanı Deli Kadir, kardeşime bırakıyorum.
Şimdi Daha Muhtacız
Sensiz kaldık başkanım, bizi hep uyuttular?
''Halkı kurtarma'' deyip, başka bir yol tuttular.
Verdikleri sözleri yıllarca unuttular.
Yıllar oldu bitmiyor, bitmiycek bu kargaşa
Şimdi daha muhtacız inanın Haydar Baş'a''
Kefene haciz gelmiş, milletin hali acı.
Gel gör cahil irade, bu gidişe duacı.
Vicdanlar sağır olmuş, mazlum haktan davacı.
Halkın ibretlik hali, zenginlere temaşa.
Şimdi daha muhtacız inanın Haydar Baş'a''
Çiftçinin ürettiği, ''hâlde'' para etmiyor.
Köy yıkık, hane dökük, birçok baca tütmüyor.
Düşündün mü ey halkım, çilen neden bitmiyor?
Birlik ol köylü, kentli, amir, memur ve paşa
Şimdi daha muhtacız inanın Haydar Baş'a''
Şeytan ne üflüyorsa, bunlar: ''beli'' diyorlar.
Hak, hakikat! Diyene; ''Kim bu deli ?''diyorlar.
Ehl-i sâlip zalime: ''şah-ı veli ''diyorlar.
Aldandık takkesine, gönül vermiş serpuşa.
Şimdi daha muhtacız inanın Haydar Baş'a''
Milletin davasını, fıska büründürdüler.
Kutsalı tahrif edip yerde süründürdüler.
Halkı, yaratanına asi göründürdüler.
Kaderdi kaçamadık, yazılan geldi başa.
Şimdi daha muhtacız inanın Haydar Baş'a''
Coğrafyamız kan gölü, kan ağlıyor Müslüman.
Resul yüzüne bakmaz, ahiret günü inan,
Uyan artık ey millet, zaman geçmesin zaman.
Ezilene sahip çık, karşı dur bu savaşa.
Şimdi daha muhtacız inanın Haydar Baş'a''
Ekranları kuşatmış onca nursuz kimlikler
Çıkar kavgasındalar, bitmez orda hinlikler
Ceplerinden dökülür Dolar, Euro binlikler
Vatandaşsa çaresiz muhtaç olmuş kuruşa
Şimdi daha muhtacız inanın Haydar Baş'a''
Yüreğinden söküp at, ''çıkar'' denen illeti.
Parçalayıp böldüler, fitnelerle milleti.
Yeter artık çektiğin, asırlardır zilleti.
N'olur aldanma artık seçim vakti pış pış'a.
Şimdi daha muhtacız inanın Haydar Baş'a''
Kâinat, iftiharla bahsediyor üstattan.
Dünyayı kurtaracak ufkun sahibi zattan.
Yeter medet ummayın! Fitne, fücur, fesattan.
Yolunu kesmek için bak zalimde telaşa
Şimdi daha muhtacız inanın Haydar Baş'a''
Yunus'a kulak verdim, söyledi: ''Sev ve Sevil!''
Bölünmek, parçalanmak halkın kaderi değil!
Türkoğlu Türk geliyor, eğil namert put, eğil!
Hiçbir güç dayanamaz, bu müstahkem duruşa.
Şimdi daha muhtacız inanın Haydar Baş'a''
Ehli-i beyt; baş tacımız, selam ehl-i abaya.
Sözcükler kifayetsiz, yetmez medh-ü senaya.
Yılların ötesinden, Üstat Haydar Baba'ya
Selam verdi Şehriyar; seslendi dağa, taşa
Şimdi daha muhtacız inanın Haydar Baş'a''
Gök kubbe çadırımız, güneşse bayrağımız.
Bütün dünya; malımız, mülkümüz, toprağımız.
Laz'ı, Kürt'ü, Çerkez'i; dalımız yaprağımız.
Ey Türk tören yürüsün, sen binlerce yıl yaşa!
Şimdi daha muhtacız inanın Haydar Baş'a''
O bir siyasî değil, farz et Nuh'un gemisi.
Birliğe ve dirliğe, halkı çağıran sesi.
Kucakladı yıllarca, köylü kentli herkesi.
Bütün ülke tek yürek çağlasın baştanbaşa
Şimdi daha muhtacız inanın Haydar Baş'a''
Deli Kadir; dünyanın boyası, cilasına,
Meyledip gönül verme, uğrarsın belasına.
Ben ölmezim diyenin, dün gittik salasına.
Mümin misal edilmiş, çift kanatlı bir kuşa.
Şimdi daha muhtacız inanın Haydar Baş'a''
Taha Furkan Dağıstanlı / diğer yazıları
- Alevi-Bektaşi geleneğinde düvâzlar / 04.07.2021
- Sorular ve Cevaplar / 27.06.2021
- Toplumsal müsilaj yahut perşembenin gelişi bellidir çarşambadan / 20.06.2021
- Bir çınarın öyküsü / 06.06.2021
- Sen söyle destanı / 23.05.2021
- Süveyda Yahut Lude şiirleri / 16.05.2021
- Türkümüz / 09.05.2021
- Kimi yazmalısın ? / 02.05.2021
- Geleceğin dünyasını kuracak olan dil Türkçedir / 25.04.2021
- Profesör Doktor Üstat Haydar Baş Beyefendi'yi Anmak / 18.04.2021
- Sorular ve Cevaplar / 27.06.2021
- Toplumsal müsilaj yahut perşembenin gelişi bellidir çarşambadan / 20.06.2021
- Bir çınarın öyküsü / 06.06.2021
- Sen söyle destanı / 23.05.2021
- Süveyda Yahut Lude şiirleri / 16.05.2021
- Türkümüz / 09.05.2021
- Kimi yazmalısın ? / 02.05.2021
- Geleceğin dünyasını kuracak olan dil Türkçedir / 25.04.2021
- Profesör Doktor Üstat Haydar Baş Beyefendi'yi Anmak / 18.04.2021