logo
26 ARALIK 2024

Türkiye'nin güvenliği Türkmeneli Devleti'nden geçer

15.08.2012 00:00:00
Bugün dünya Türklüğünün karşı karşıya kaldığı en önemli sorun, ülkemizin Barzani ve PKK tarafından Irak ve Suriye sınırlarımızdan kuşatılarak boğulmak istenmesi tehlikesidir. Bu tezgâh, Haçlı saldırılarından itibaren bizden intikam almak isteyen Avrupa'nın ve Amerika'nın Büyük Orta Doğu Projesinin bir parçasıdır. Amerika, İslam dünyasını etnik yapı, mezhep, hayat tarzı ve coğrafya farklılığına dayalı olarak paramparça etmek ve Büyük İsrail'in destekçisi, koruyucusu, kölesi olacak ve Türkiye'yi kuşatıp boğmak isteyecek bir Kürdistan kurmak projesini uygulamaya koymuştur. Kürdistan Devleti, Kürtlerin devleti değildir; Amerika ve İsrail'in devletidir, bunu hemen hatırlatalım. Amerika, bu projeyi Türkiye'yi taşeron olarak kullanarak gerçekleştirmeye çalışıyor. Turgut Özal kanalıyla Irak'ta bir Barzani aşiret devtetinin yolunu açtı ve bütün altyapısını da hâlâ devam eden bir süreçte Türkiye'ye kurduruyor. Bugün de Suriye'yi parçalayıp yine Türkiye'yi kullanarak orada da bir PKK devleti kurdurma aşamasında. Sırayla İran'dan ve Türkiye'den de koparacağı parçalarla Büyük Kürdistan adı altında ama aslında Büyük İsrail devletini kurma çalışmaları hızla devam ediyor.
Bu süreç, Türk milleti olarak bizim içine sürüklendiğimiz ve kıstırılıp kuşatılarak boğulmak istendiğimiz Millî Mücadeleden sonraki İkinci Ergenekonumuzdur. Millî Mücadele süreci içinde emperyalist Batının bize dayattığı ama büyük Türk hakanı başbuğ Atatürk'ün iradeli bir huruç harekâtıyla yardığı Ergenekondan sonra tekrar Orta Anadolu Ergenekon vadisine sıkıştırılmak istenmekteyiz.
Barzani ve PKK eşkiyası tarafından kuşatılıp yok olmak istemiyorsak, aklımızı başımıza alıp bu pis Ergenekon çukurundan kurtulma, etrafımızı kuşatan eşkiya dağlarını yarma çalışmaları için yapılacak ilk iş, Irak ve Suriye Türkmenlerinin birleşip Türkmeneli Devleti'ni kurmalarıdır. Irak'ta üç buçuk dört, Suriye'de de üç milyon kadar Türkmen nüfus vardır. Bunlar birleşip Türkmenli Devleti kurma iradesini ortaya koyarlarsa bu coğrafyadaki emperyalist proje çöpe atılacaktır.
Büyük Türk Atatürk'ün Millî Mücadelede yaptığı işi, bugün çıkacak bir Türkmen Beyi de gerçekleştirebilir ve tarihin kötü giden akışını tersine çevirebilir. Bu, olmaz bir şey değildir. Türk tarihi dikkatle incelenirse bunun pek çok örneğini görmek mümkündür. Millî Mücadelenin kendisi zaten en yakın ve en somut bir örnektir. Atatürk'ün önderliğindeki Kuva-yı Milliye kıyamının, Haçlı-Siyon emperyalizminin bütün plan ve projelerini nasıl akamete uğratarak dünyayı şaşkına döndürdüğünü gördük. Aynı şeyi şimdi Irak ve Suriye Türkmenlerinin hızla örgütlenerek, ordularını kurarak oluşturacakları Türkmeneli Devleti gerçekleştirecektir.
Türkiye Türklüğü, kendi menfaati için bile bu projeyi hemen uygulamaya koymalıdır. Irak ve Suriye sınırlarımızda buralarda yaşayan kardeşlerimizin kuracağı bir Türkmeneli Devleti, büyük İsrail'i durduracak ve bu bölgedeki İslam dünyasına adaleti, nizamı, huzuru getirecek olan bir yapıdır. Bunu hem Türkler, hem Araplar, hem de Kürtler desteklemelidir. Kürtler de desteklemelidir; zira Barzani ve PKK devleti en fazla Kürtleri ezecektir, ezmektedir. Zira hem Barzani hem PKK, Kaddafi'den, Esad'dan, Saddam'dan bin kat daha totaliter, militarist, baskıcı, sömürgen ve zalimdirler.
PKK'nın ve Barzani'nin hâkim olacağı Kürt devletinde demokrasinin, insan haklarının, özgürlüklerin gerçekleşeceğine inanıyorlarsa bu Kürtler için geri dönülemeyecek bir felâkettir. Bugün bile Güneydoğu Anadolu'da sadece bir parti için oy kullanmaya nasıl zorlandıklarını, ne gibi tehditler altında yaşadıklarını, nasıl haraca bağlandıklarını, farklı görüşlere nasıl tahammülsüz olduklarını görmüyor ve bilmiyorlar mı? Bunlar mı Kürtlere demokrasi ve özgürlük verecek? Kuzey Irak'ta demokrasi yok, Barzani despotluğu vardır. PKK devletinde de Kürtlerin demokratik hayatı olmayacak, tamamen Öcalan diktatörlüğü olacaktır.
Bu coğrafyanın uzun tarihinin ortaya koyduğu tecrübe göstermiştir ki en uzun ve en kalıcı adaleti, huzuru, emniyeti sadece Türk devlet hâkimiyeti getirmiştir. Osmanlı Devleti tecrübesi iyi incelenirse bu görülecektir.
Hemen bir Türkmeneli Devleti niçin gereklidir? Bu coğrafyada emperyalist haçlıya karşı koyma iradesini Türkmenler göstermiştir de ondan. Birinci Dünya Paylaşım Savaşında Araplar, bugünlerde de Barzani ve PKK yapılanmaları, emperyalist Batıya teslim olmuş, ram olmuş, köle olmuş ve işbirliği içine girmişlerdir. Türkmenler ise Haçlı saldırılarından itibaren bu bölgeyi ve İslam dünyasını emperyalist Haçlı Batıya karşı yüreklice savunmuşlardır, yiğitçe karşı koymuşlardır.
Emperyalizme karşı yiğit Türkmen kıyamına üç istiklalci Türkmen beyini örnek olarak vermek isterim.
Birincisi Selahaddin-i Eyyubi (1138-1193)… Hıttin Savaşı ile 1187'de Kudüs'ü Haçlı işgalcilerinden kurtararak orada 88 yıl süren Hıristiyan hâkimiyetine yani bugünkü Amerikalıların ve Avrupalıların atalarının işgaline son vermiş, sonrasında III. Haçlı saldırısını da akamete uğratmıştır. Selahaddin'in Arap, Türk, Kürt olduğuna dair farklı görüşler var ama en güçlü deliller, onun Türk olduğunu gösteriyor. Etnik kökeninin ne olduğu da çok önemli değildir. Onu önemli kılan, bu coğrafyada Haçlı saldırılarına karşı teslimiyetçi, işbirlikçi, yardakçı, yalaka olmayı reddederek, tam bir istiklalci ruhla yiğitçe direniş gösteren bir Müslüman olmasıdır. Bu vasıflara sahip olanlara batılılar zaten eskiden beri hep "Türk" derler. Batının "Türk" algısı tam da Selahaddin kişiliğine uyar.
Yine bu coğrafyada Haçlı işgaline karşı yiğitçe karşı koyan, en azından bir tavır koyan ikinci önemli Türkmen beyi bir adsız kahramanımızdır. Birinci Dünya Paylaşım Savaşında Arap kabilelerini birleştirip, onları özgürlük verme vaadiyle kandırıp Osmanlıya karşı ayaklandıran, bunda da başarılı olan meşhur İngiliz Lawrence, 1909'dan itibaren Orta Doğu bölgesinde dolaşır. Değişik bölgeleri gezer. Araplar onu bir kurtarıcı tanrı gibi karşılarken, adsız kahraman bir Türkmen çıkar ve onu bir güzel pataklar. Hadiseyi Lawrence'in hayatını anlatan yabancı bir kaynaktan aynen okuyalım:
"Lawrence'in içinde bulunduğu vaziyet, âdeta bir garabetler dizisidir. Bu hadisede dikkati en fazla bir Türkmen üzerine çekmektedir. (Türkmenler bu bölgede büyük vatansever ve devlet adamı Abdülhamid Han tarafından yerleştirilen Türkmenlerdir.) Bu köylü Türkmen, Lawrence'e saldırarak onu fena halde hırpalamış ve altın olduğunu sandığı saatini alarak uzaklaşmıştı." (Philip Knightley-Colin Simpson, Lawrence'in Gizli Hayatı, Sebil Y., İst. 1975, s.54)
O günkü Lawrence, daha önceki Haçlıları, o dönemdeki İtilaf devletlerini, bugün de Amerikalı ve Avrupalı işgal güçlerini temsil eden bir figürdür. Bunları hırpalayacak ve bu bölgeden atacak olan da o adsız kahraman Türkmen köylüsünün bugünkü torunlarıdır.
Üçüncü önemli Türkmen beyimiz Hüseyin Kıvrıkoğlu paşadır. 16 Temmuz 2002 günü ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz, Ankara'ya gelir. O sıra Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Başbakan Ecevit, Genelkurmay Başkanı ise Hüseyin Kıvrıkoğlu'dur. Wolfowitz, Irak işgalini gündeme getirir, talimatlar sıralar. Kıvrıkoğlu, Wolfowitz'in sömürge genel valisi gibi konuşmasını hazmedemez ve "Kerkük'ü de içine alan bir Kürt Devleti kurulması söz konusu olursa, doğrudan ve açıkça oraya, bölgeye gireceğimizi, müdahale edeceğimizi biliniz" diye tepkisini koyar.
Wolfowitz "Ben, ABD Savunma Bakan Yardımcısıyım, benimle böyle konuşamazsınız" demesi üzerine Orgeneral Kıvrıkoğlu da: "Ben de Türk ordusunun başıyım ve üstelik de Türkmen asıllıyım" diye sertçe cevap verir.
En iyi savunma, saldırıdır. Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk milleti, Irak ve Suriye sınırlarımızdan Amerika'nın ve İsrail'in kurduracağı Barzani ve PKK devleti tarafından kuşatılmış olmayı bir tehdit olarak görüyorsa, bunun çaresi eli böğründe öylece beklemek ve Amerika'dan meded dilenmek değildir. Bunun çaresi, bu kuşatmaya karşı aynı bölgede Türkmeneli Devleti kurmaktır. Bu, hem bizim için güvenlik çemberi oluşturacak, hem Türkmenlerin hayatta kalma ve özgürce yaşama garantisi olacak, hem de Kürt kavminin Türk adaleti altında yine insanca yaşama garantisi olacaktır. Kürt kavminin şunu iyice bilmesi lazım. Barzani ve PKK devleti bir Kürt devleti değildir, olmayacaktır. Bu yapı, tamamen Amerika ve İsrail'in menfaatlerini korumayı hedefleyen kukla bir korsan devlet oluşumudur. Kürtler, tarihte olduğu gibi bugün de Türk devletinin adaletli yönetimine tabi olurlarsa rahat ederler. Yoksa Barzani, Öcalan, Amerika ve İsrail emperyalizmi, sömürüsü ve baskısı altında perişan olurlar. Biz kardeşlik görevimizi yapalım ve şimdiden uyaralım. Sonra iş işten geçince ah vah etmesinler.
Türk'ün meselesi Kürt düşmanlığı değildir. Türkmeneli Devleti de Kürd'e karşı değildir. Tam tersine bu coğrafyadaki Türk, Kürt ve Arapları yani Müslümanları Haçlı-Siyon işgaline, İsrail'in, Amerika'nın ve onların menfaat muhafızlığını yapan Barzani ve PKK eşkiyalığına karşı korumaktır. Tarihî süreç açıkça göstermiştir ki, bu irade de, dünyaya adaleti hâkim kılma ideali demek olan nizam-ı âlem ülküsünün erleri olan Türklerde vardır.
Haçlı-Siyon ittifakının bölgeyi büyük bir karmaşaya, fesada sürükleyen Büyük Orta Doğu Projesine karşı, birlik, bütünlük, adalet ve huzuru gerçekleştirecek olan Büyük Türk Ortadoğu Projesini hemen uygulamaya koymak, bölge müslümanlarının en acil görevidir. 
 
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
Merkez Bankası faiz kararını verdi
İki yıl sonra bir ilk
Teğmenlerle ilgili karar 16 Ocak'ta verilecek
Milli Savunma Bakanlığı'ndan açıklama
Protesto eylemlerinde ölenler var
Suriye karıştı
Sıla bebeğin mahkemesi başladı
5 sanığın yargılaması kapalı yapılıyor
İkinci duruşma başladı
Narin Güran cinayeti davası
Pürüzün destekçisi ise belli
Suriye'de en büyük pürüz PKK/YPG
Can kardeş, ne işin olur senin Embraer ile?
Azerbaycan için yas günü
Sonuç sürpriz değil
En iyi maaşı onlar alıyor
İşte en temel sorun
'Ekonomide travmaları atlatamadık'
Salih Müslim'i ağırlayanlar hoş
Nevşin Mengü nahoş
Sözlerini tutmadılar!
Asgari ücretli enflasyona ezdirildi
Tarım Bakanlığı'nın yapmadığını Mansur Başkan yapıyor
ABB'den Kalecikli üreticiye can suyu
Yoksulluk sınırı 71 bin TL'yi aştı
Yeni asgari ücret açlık sınırının altında
Soma Davası 27 Şubat'a ertelendi
301 işçi hayatını kaybetmişti
Merkez Bankası faiz kararını verdi
İki yıl sonra bir ilk
Teğmenlerle ilgili karar 16 Ocak'ta verilecek
Milli Savunma Bakanlığı'ndan açıklama
Protesto eylemlerinde ölenler var
Suriye karıştı
Sıla bebeğin mahkemesi başladı
5 sanığın yargılaması kapalı yapılıyor
İkinci duruşma başladı
Narin Güran cinayeti davası
Pürüzün destekçisi ise belli
Suriye'de en büyük pürüz PKK/YPG
Can kardeş, ne işin olur senin Embraer ile?
Azerbaycan için yas günü
Sonuç sürpriz değil
En iyi maaşı onlar alıyor
İşte en temel sorun
'Ekonomide travmaları atlatamadık'
Salih Müslim'i ağırlayanlar hoş
Nevşin Mengü nahoş
Sözlerini tutmadılar!
Asgari ücretli enflasyona ezdirildi
Tarım Bakanlığı'nın yapmadığını Mansur Başkan yapıyor
ABB'den Kalecikli üreticiye can suyu
Yoksulluk sınırı 71 bin TL'yi aştı
Yeni asgari ücret açlık sınırının altında
Soma Davası 27 Şubat'a ertelendi
301 işçi hayatını kaybetmişti
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.