Hayat, bir denge üzerine kuruludur ve bu dengeyle devam eder. İnsan, madde ve manadan mürekkep bir varlıktır. Maddesi cesedidir, manası kalbi. Bir başka ifade ile somut ve soyut bileşenidir. Biri birisiz olmaz. İnsanın tam anlamıyla bir insan olabilmesi, insanca yaşayabilmesi, insan oluşunun gereğini yerine getirebilmesi hem maddi hem de manevi ihtiyaçlarını gidermesine, tam anlamıyla bu alanlarda tatmin olmasına bağlıdır. Bedenimiz yemeye içmeye; kalbimiz, gönlümüz, ruhumuz da imana, soyut değerlere, sanata, estetiğe, insanî değerlere, yüce kutsallara bağlanmaya muhtaçtır. Akıl ve kalp birlikteliğine dayanan denge de bizim var oluşumuzu anlamlandıran ve tamamlayan bir yapıdır. Aklımızla anlamaya, kalbimizde duymaya, hissetmeye muhtacız. Aklımızla inanmaya, kalbimizle sevmeye mecburuz. Aklımızla bilgi, kalbimizle bilinç üretmeye mahkumuz ki değerli, anlamlı, dolu dolu bir hayat yaşamış olalım. Hz. Âdem'den Hz. Muhammed'e (sav) kadar bütün sahih peygamberlerin getirdiği semavî din, insanın hem aklına hem kalbine, hem maddesine hem manasına hitap eder bir yapıdadır. Onlar hem aklını hem kalbini doyurmaya dönük bir tebliğ içinde oldular. Ancak Habil-Kabil karşıtlığı ve çatışmasından itibaren insanlık 2 ana damar halinde günümüze kadar devam edegeldi. Habil damarı akıl ve kalp, madde ve mana sentezini hep korudu. Yani insanî bütünlüğü ve vahdeti korudu ve bağlılarını, inanmışlarını mutlu etti, dünya ve ahiret saadetlerini garantiledi.Kabil damarı ise insan birliğini ve bütünlüğünü yani vahdeti parçaladı. Salt maddeyi esas aldı, manayı reddetti, sadece bedene hitap etti, kalbi yok saydı, beyni ve kalbi sadece maddeyle, sadece dünyayla meşgul etti, İlahî, kutsal, sonsuz, kalıcı, manevi değerleri anlamaya, benimsemeye ve sevmeye yöneltmedi. Bundan modern anlamda materyalizm doğdu. Salt dünyacı, salt maddeci bir düşünme ve hissetme insanı kısırlaştırdı, kuruttu, yavanlaştırdı, mutsuz etti, tatminsiz etti, bunalıma sürükledi. Zira sonsuzluğa açılan insan kalbini ve beynini bu dünyanın madde zindanına hapsedince insan boğuldu, bunalım ve saçmayasürüklendi.Materyalist modern insanın varlığına, hayatına, dünyaya anlam katması, yaşamasına sahih bir hedef belirlemesi ancak İslam imanının çerçevesini belirlediği madde ve mana, beyin ve kalp birlikteliğini idrak etmesine, derinden hissetmesine ve samimi olarak yaşamasına bağlıdır. "Elbette bunda, içinde bir kalp taşıyan veya zihnini derleyip toplayarak can kulağıyla dinleyen kimseler için alacak bir ders vardır" (Kaf suresi, 50/37)
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
- Dayatılan kapitalist stil / 26.12.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015