Bir televizyon kanalında "İşte Benim Stilim" adında bir program yayınlanıyor. Burada genç kızlar, hanımlar kendilerince belirledikleri elbiseleri giyip, beğendikleri takıları takıp, sürüp sürüştürüp bir jürinin önünde arz?ı endam ederek kendilerini beğendirmeye, puan almaya yarışma kazanmaya çalışıyorlar. Görünüşte şık, zarif, uygun, güzel giyinme yarışması gibi duruyor. Ancak mesele bundan ibaret değil. Bu programın izleyiciler üzerinde bıraktığı izlenimler ve oluşturduğu etkiler çok da masumane değil.
Her şeyden önce genç kızlarımızın beyinlerine, ruhlarına, gönüllerine, kalplerine, duygu ve düşünce dünyalarına çok yanlış ve çarpık bir yazılım yükleniyor. Hayata düzgün bir şekilde ve doğru değerler ve kabuller üzerinden hazırlanması gereken genç kızlarımıza hedef olarak salt giyinme, süslenme, takıp takıştırma ve başkalarına güzel görünme gibi son derece kabukta kalan değerler telkin ediliyor. Esastan, özden, insanî, millî ve manevî kimlikten ve bu kimliği tahkim edecek değerlerden uzak; tamamen yapay ve sıkıntılı bir havaya yönlendiriyor.
Bu programın telkin ettiği bir başka çarpık durum da şudur: Özelde genç kızlarımız; genelde bütün insanımız bilgisiyle, kültürüyle, ahlakıyla, millî ve manevî değer ve kutsallarıyla değil de; giyimiyle, takılarıyla, süslenmesiyle ve olabildiğince açık saçık duruşuyla tanımlanıyor. Ön plana çıkarılan görüntü, tamamen erkeklerin şehvetlerini, kadınların kızların da kıskançlıklarını tahrik etmeye dönük bir görüntüdür. Kıskançlık duygusu ve birbirlerini eleştiri ile kızlar, birbirlerine nefret duymaya, kötü bakmaya, düşmanca tavırlar içine girmeye başlıyorlar. Sevgi, yardımlaşma ve dayanışma ruhu yerine nefret duygusu telkin ediliyor. İnsana çarpık bir değer yükleniyor. Halbuki insanın başka insanlar nezdindeki değeri açık saçık giyim ve süsleriyle değil, insanî, ahlakî, millî, manevî, kültürel, sanatsal anlamdaki üstün nitelikleriyle anlam kazanır.
Abartılı giyim kuşam ve süslenme biçimi, hiçbir toplumda hoş karşılanmaz. Dünyanın her yerinde, her toplumda sade, zarif, ağırbaşlı giyim kuşam biçimleri daha çok saygı görür.
Program, genç kızlarımızın teşhircilik hastalığına tutulmalarına yol açıyor. Teşhircilik yani kadının cinselliğini sergileme isteği ve dürtüsü, hem psikolojik hem de toplumsal ahlak bakımından son derece zararlı bir hastalıktır. Bu program bu hastalığı yayıyor.
Bu program, genç Türk kızlarına yanlış rol model sunuyor. Bunlara bakarak etkilerinde kalan ve özenen kızların yaşama amacı değişiyor. Akılları fikirleri bu kızlar gibi giyinmeye kayıyor, asıl amaçları ve hedefleri ortadan kalkıyor. Ailelerinin imkânlarını zorlamaya başlıyorlar, hayatı hep salt tüketim, giyinme, süslenme ve eğlenmeden ibaret zanneden bir algıya mahkum oluyorlar.
Bu program, kadını tamamen bir nesneye dönüştürüyor. Başkaları tarafından beğenilen ya da beğenilmeyen bir nesne. Yapay duruş ve davranışlarla insanın fıtratında var olan doğallığı yok ediyor. Başkaları ne der kaygısıyla kızlar kendilerini suni bir davranış ve duruş zindanına hapsediyorlar.
Program bir bütün olarak değerlendirildiğinde kapitalizme, tüketim ve israf ekonomisine pazar ayarlama zemini olarak iş görüyor. Bu da maddi durumu iyi olmayan ailelerde ekonomik sıkıntılara ve zorlamalara yol açıyor.
Her şeyden önce genç kızlarımızın beyinlerine, ruhlarına, gönüllerine, kalplerine, duygu ve düşünce dünyalarına çok yanlış ve çarpık bir yazılım yükleniyor. Hayata düzgün bir şekilde ve doğru değerler ve kabuller üzerinden hazırlanması gereken genç kızlarımıza hedef olarak salt giyinme, süslenme, takıp takıştırma ve başkalarına güzel görünme gibi son derece kabukta kalan değerler telkin ediliyor. Esastan, özden, insanî, millî ve manevî kimlikten ve bu kimliği tahkim edecek değerlerden uzak; tamamen yapay ve sıkıntılı bir havaya yönlendiriyor.
Bu programın telkin ettiği bir başka çarpık durum da şudur: Özelde genç kızlarımız; genelde bütün insanımız bilgisiyle, kültürüyle, ahlakıyla, millî ve manevî değer ve kutsallarıyla değil de; giyimiyle, takılarıyla, süslenmesiyle ve olabildiğince açık saçık duruşuyla tanımlanıyor. Ön plana çıkarılan görüntü, tamamen erkeklerin şehvetlerini, kadınların kızların da kıskançlıklarını tahrik etmeye dönük bir görüntüdür. Kıskançlık duygusu ve birbirlerini eleştiri ile kızlar, birbirlerine nefret duymaya, kötü bakmaya, düşmanca tavırlar içine girmeye başlıyorlar. Sevgi, yardımlaşma ve dayanışma ruhu yerine nefret duygusu telkin ediliyor. İnsana çarpık bir değer yükleniyor. Halbuki insanın başka insanlar nezdindeki değeri açık saçık giyim ve süsleriyle değil, insanî, ahlakî, millî, manevî, kültürel, sanatsal anlamdaki üstün nitelikleriyle anlam kazanır.
Abartılı giyim kuşam ve süslenme biçimi, hiçbir toplumda hoş karşılanmaz. Dünyanın her yerinde, her toplumda sade, zarif, ağırbaşlı giyim kuşam biçimleri daha çok saygı görür.
Program, genç kızlarımızın teşhircilik hastalığına tutulmalarına yol açıyor. Teşhircilik yani kadının cinselliğini sergileme isteği ve dürtüsü, hem psikolojik hem de toplumsal ahlak bakımından son derece zararlı bir hastalıktır. Bu program bu hastalığı yayıyor.
Bu program, genç Türk kızlarına yanlış rol model sunuyor. Bunlara bakarak etkilerinde kalan ve özenen kızların yaşama amacı değişiyor. Akılları fikirleri bu kızlar gibi giyinmeye kayıyor, asıl amaçları ve hedefleri ortadan kalkıyor. Ailelerinin imkânlarını zorlamaya başlıyorlar, hayatı hep salt tüketim, giyinme, süslenme ve eğlenmeden ibaret zanneden bir algıya mahkum oluyorlar.
Bu program, kadını tamamen bir nesneye dönüştürüyor. Başkaları tarafından beğenilen ya da beğenilmeyen bir nesne. Yapay duruş ve davranışlarla insanın fıtratında var olan doğallığı yok ediyor. Başkaları ne der kaygısıyla kızlar kendilerini suni bir davranış ve duruş zindanına hapsediyorlar.
Program bir bütün olarak değerlendirildiğinde kapitalizme, tüketim ve israf ekonomisine pazar ayarlama zemini olarak iş görüyor. Bu da maddi durumu iyi olmayan ailelerde ekonomik sıkıntılara ve zorlamalara yol açıyor.
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
- Dayatılan kapitalist stil / 26.12.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015