Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK)Temmuz 2016 rakamlarına göre resmi işsizlik oranı yüzde 10,7, işsiz sayısı da 3 milyon 324 bin kişi?
Resmi işsizlik geçen yıla göre 354 bin kişi artmış.
15 yaş üstü nüfus 58 milyon 796 bin kişi?
İş gücü 30 milyon 960 bin kişi?
İstihdam edilenleri sayısı 27 milyon 636 bin kişi? Bu istihdam edilenlerin 18 milyon 480 bini ücretliler ve yevmiyeliler, 4 milyon 458 bini kendi hesabına çalışanlar, 3 milyon 413 bini ücretsiz aile işçileri ve 1 milyon 286 bini de işverenler oluşturuyor. Ücretsiz aile işçilerinin ne maaş garantisi var, ne doğru dürüst bir geliri ne de sosyal güvencesi?
İş gücüne katılım oranı yüzde 52,7? Bu oran 15 yaş üstü nüfus baz alınarak hesaplanıyor. İşsizleri çıkararak elde edilen istihdam oranı yüzde 47?
Kayıt dışı çalışanların oranı ise yüzde 34,3?
Bunlar resmi rakamlar? Şimdi, bu resmi rakamların doğru olduğunu farz ederek gerçek işsizlik oranının ve işsiz sayısının ifade edilenden çok daha fazla olduğunu göstermeye çalışacağız.
Sendikaların yaptığı çalışmaya göre, geniş tanımlı işsiz sayısı 6 milyon 44 bin kişi, işsizlik oranı ise yüzde 18,5?
Geniş tanımlı işsizlik rakamları, gerçekte işsiz oldukları halde TÜİK tarafından bir formülle istihdamda gösterilen ya da işsiz kabul edilmeyenler de dahil edilerek bulunuyor.
TÜİK, bir kişi son üç ayda bir gün bile çalışsa bir işte çalıştığı için "eksik istihdam" adı altında iş sahibi kabul ediliyor. Yine çalışmaya hazır olduğu halde umudunu yitirdiği için iş aramaktan vazgeçmiş durumda olanlar da resmi işsizlik rakamlarına dahil değiller. Geniş tanımlı işsizlik bunlar da ilave edilerek bulunuyor.
Türkiye, 1961 yılında kurulan ve bugün 34 üyesi bulunan Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü'nün (OECD) bir üyesi, hem de kurucu üyelerinden?
İş gücüne katılım oranının OECD ortalaması yüzde 72; Türkiye'nin ise yüzde 52,7?
Uygun iş ortamları oluşturularak Türkiye'nin de en azından ulaşması gereken oran OECD ortalamasıdır. Bizden sonra üye olan birçok ülke bu ortalamayı aşmıştır.
Bu da 10 milyonu aşkın kişinin daha iş gücü rakamlarına katılmasını zorunlu kılıyor ki normale ulaşabilelim.
Şimdi bu gerçeklerden yola çıkarak gelin gerçek işsizlik rakamlarını bulalım.
Geniş tanımlı işsizler 6 milyon 44 bin kişi; doğru dürüst bir geliri ve güvencesi olmayan ücretsiz aile işçileri 3 milyon 413 bin kişi; OECD ortalamasıyla olan farktan kaynaklanan işsiz sayısı 10 milyon kişi? Gerçekte toplam işsiz sayısı 19 milyon 457 bin kişi?
OECD ortalamasına göre iş gücüne 10 milyon kişi daha ilave ettiğimizde toplam iş gücü 40 milyon kişi eder. Bu iş gücü rakamına göre de gerçek işsizlik oranı yaklaşık yüzde 50 olur.
Yani Türkiye'de her 2 kişiden 1'i işsiz.
Bu hesaplamalarda TÜİK'in resmi rakamları ve de OECD rakamları dışında hiçbir ekleme yapmadık.
Bu arada Suriye'den Irak'tan gelen milyonlarca işsizi bu hesaplamalara dahil etmedik.
Gerçekte işsizlik rakamları korkunç düzeyde de iş sahibi olanların durumu çok mu iyi?
Bu yılın başında büyük tartışmalarla nihayet asgari ücret 1300 TL yapılabildi.
Türk-İş'in Eylül 2016 araştırmasına göre, Türkiye'de 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 1386 TL, yoksulluk sınırı ise 4515 TL. Tam mesai çalışan milyonlarca vatandaşımızın aldığı ücret açlık sınırının altında, yoksulluk sınırına çok uzak?
Açlık sınırı "ölmemek için ihtiyaç duyulan gıda" anlamına gelmemektedir. Açlık sınırı, "sağlıklı bir yaşam için ihtiyaç duyulan gıda" anlamındadır. Asgari ücretle çalışan milyonlar karnını bile doyuramıyorken, nasıl kirasını, faturalarını, eğitim ve sağlık masraflarını ödeyebilsin?
Görüldüğü gibi bugün Türkiye'nin asıl sorunu iş ve aş problemiyken, siyasilerimiz bu problemlerin çözümüyle uğraşmak yerine, ülkemizle alakası olmayan mevzulara yoğunlaşmış vaziyette. Halbuki Türkiye'de terör varsa, ülkemizi bölmek isteyenler Türkiye'de kendilerine zemin bulabiliyorsa bunun en büyük nedeni insanımızın işsiz olması karınlarının aç olmasıdır.
İş ve aş problemini ve buna bağlı bütün problemleri çözebilecek tek model dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli, tek lider de Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Prof. Dr. Baş, hakkımız olan senyoraj ve maden gelirlerini devreye koyarak yepyeni kaynaklar tanımlamakta ve bu gelirler vasıtasıyla sunacağı sosyal devlet projeleri ile Türkiye'deki herkesin cebine para koymaktadır. Bu projelerin birisi de asgari ücreti yoksulluk sınırının üstüne taşıyarak 5000 TL yapmaktır.
Cebi para gören vatandaş, doğal olarak harcama yapacak, tüketim canlanacak, bu üretimin de canlanmasına vesile olacak ve böylece işsizlik problemi çözülerek tam istihdam sağlanacaktır. Bugün başta Rusya olmak üzere birçok ülke bu tüketimi canlandırma projelerini hayata geçirmektedir.
Tüketimi canlandırmadan, vatandaşın cebine devlet eliyle para koymadan işsizlik probleminin çözülmesi asla mümkün değildir.
Resmi işsizlik geçen yıla göre 354 bin kişi artmış.
15 yaş üstü nüfus 58 milyon 796 bin kişi?
İş gücü 30 milyon 960 bin kişi?
İstihdam edilenleri sayısı 27 milyon 636 bin kişi? Bu istihdam edilenlerin 18 milyon 480 bini ücretliler ve yevmiyeliler, 4 milyon 458 bini kendi hesabına çalışanlar, 3 milyon 413 bini ücretsiz aile işçileri ve 1 milyon 286 bini de işverenler oluşturuyor. Ücretsiz aile işçilerinin ne maaş garantisi var, ne doğru dürüst bir geliri ne de sosyal güvencesi?
İş gücüne katılım oranı yüzde 52,7? Bu oran 15 yaş üstü nüfus baz alınarak hesaplanıyor. İşsizleri çıkararak elde edilen istihdam oranı yüzde 47?
Kayıt dışı çalışanların oranı ise yüzde 34,3?
Bunlar resmi rakamlar? Şimdi, bu resmi rakamların doğru olduğunu farz ederek gerçek işsizlik oranının ve işsiz sayısının ifade edilenden çok daha fazla olduğunu göstermeye çalışacağız.
Sendikaların yaptığı çalışmaya göre, geniş tanımlı işsiz sayısı 6 milyon 44 bin kişi, işsizlik oranı ise yüzde 18,5?
Geniş tanımlı işsizlik rakamları, gerçekte işsiz oldukları halde TÜİK tarafından bir formülle istihdamda gösterilen ya da işsiz kabul edilmeyenler de dahil edilerek bulunuyor.
TÜİK, bir kişi son üç ayda bir gün bile çalışsa bir işte çalıştığı için "eksik istihdam" adı altında iş sahibi kabul ediliyor. Yine çalışmaya hazır olduğu halde umudunu yitirdiği için iş aramaktan vazgeçmiş durumda olanlar da resmi işsizlik rakamlarına dahil değiller. Geniş tanımlı işsizlik bunlar da ilave edilerek bulunuyor.
Türkiye, 1961 yılında kurulan ve bugün 34 üyesi bulunan Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü'nün (OECD) bir üyesi, hem de kurucu üyelerinden?
İş gücüne katılım oranının OECD ortalaması yüzde 72; Türkiye'nin ise yüzde 52,7?
Uygun iş ortamları oluşturularak Türkiye'nin de en azından ulaşması gereken oran OECD ortalamasıdır. Bizden sonra üye olan birçok ülke bu ortalamayı aşmıştır.
Bu da 10 milyonu aşkın kişinin daha iş gücü rakamlarına katılmasını zorunlu kılıyor ki normale ulaşabilelim.
Şimdi bu gerçeklerden yola çıkarak gelin gerçek işsizlik rakamlarını bulalım.
Geniş tanımlı işsizler 6 milyon 44 bin kişi; doğru dürüst bir geliri ve güvencesi olmayan ücretsiz aile işçileri 3 milyon 413 bin kişi; OECD ortalamasıyla olan farktan kaynaklanan işsiz sayısı 10 milyon kişi? Gerçekte toplam işsiz sayısı 19 milyon 457 bin kişi?
OECD ortalamasına göre iş gücüne 10 milyon kişi daha ilave ettiğimizde toplam iş gücü 40 milyon kişi eder. Bu iş gücü rakamına göre de gerçek işsizlik oranı yaklaşık yüzde 50 olur.
Yani Türkiye'de her 2 kişiden 1'i işsiz.
Bu hesaplamalarda TÜİK'in resmi rakamları ve de OECD rakamları dışında hiçbir ekleme yapmadık.
Bu arada Suriye'den Irak'tan gelen milyonlarca işsizi bu hesaplamalara dahil etmedik.
Gerçekte işsizlik rakamları korkunç düzeyde de iş sahibi olanların durumu çok mu iyi?
Bu yılın başında büyük tartışmalarla nihayet asgari ücret 1300 TL yapılabildi.
Türk-İş'in Eylül 2016 araştırmasına göre, Türkiye'de 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 1386 TL, yoksulluk sınırı ise 4515 TL. Tam mesai çalışan milyonlarca vatandaşımızın aldığı ücret açlık sınırının altında, yoksulluk sınırına çok uzak?
Açlık sınırı "ölmemek için ihtiyaç duyulan gıda" anlamına gelmemektedir. Açlık sınırı, "sağlıklı bir yaşam için ihtiyaç duyulan gıda" anlamındadır. Asgari ücretle çalışan milyonlar karnını bile doyuramıyorken, nasıl kirasını, faturalarını, eğitim ve sağlık masraflarını ödeyebilsin?
Görüldüğü gibi bugün Türkiye'nin asıl sorunu iş ve aş problemiyken, siyasilerimiz bu problemlerin çözümüyle uğraşmak yerine, ülkemizle alakası olmayan mevzulara yoğunlaşmış vaziyette. Halbuki Türkiye'de terör varsa, ülkemizi bölmek isteyenler Türkiye'de kendilerine zemin bulabiliyorsa bunun en büyük nedeni insanımızın işsiz olması karınlarının aç olmasıdır.
İş ve aş problemini ve buna bağlı bütün problemleri çözebilecek tek model dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli, tek lider de Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Prof. Dr. Baş, hakkımız olan senyoraj ve maden gelirlerini devreye koyarak yepyeni kaynaklar tanımlamakta ve bu gelirler vasıtasıyla sunacağı sosyal devlet projeleri ile Türkiye'deki herkesin cebine para koymaktadır. Bu projelerin birisi de asgari ücreti yoksulluk sınırının üstüne taşıyarak 5000 TL yapmaktır.
Cebi para gören vatandaş, doğal olarak harcama yapacak, tüketim canlanacak, bu üretimin de canlanmasına vesile olacak ve böylece işsizlik problemi çözülerek tam istihdam sağlanacaktır. Bugün başta Rusya olmak üzere birçok ülke bu tüketimi canlandırma projelerini hayata geçirmektedir.
Tüketimi canlandırmadan, vatandaşın cebine devlet eliyle para koymadan işsizlik probleminin çözülmesi asla mümkün değildir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025