ABD, henüz Afganistan'a operasyon programını olgunlaştırabilmiş değil. Fakat Türkiye, sıkı sıkıya kapalı kutu gibi duran muhtemel bir müdahale öncesinde yıllardan beri dostane ilişkilerini sürdürdüğü Pakistan'ı zorda bırakacak taktiklere sarılmış görünmektedir.
ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell ile görüşmelerde bulunacak olan Dışişleri Bakanımız İsmail Cem'in dosyasındaki teklifler, hem son derece çelişkiler içeriyor, hem de Pakistan'ın köşeye sıkıştıracak nitelik arzediyor.
Cem, Irak konusunda ABD'ye ihtiyatlı davranmayı telkin ederek "hiçbir kanıt sunulmadan bu ülkeye müdahale"nin doğru olmayacağını belirtecek. Aynı Cem, Afganistan konusunda ise böyle bir ihtiyat payı bile bırakmadan ve herhangi bir delil sunulmadan müdahaleye destek verecek. Bu çelişkinin izahını yapmak zordur.
Cem, Taliban'a karşı Kuzey İttifak güçlerinin desteklenmesi gerektiği şeklindeki taktiğiyle de bilerek yahut bilmeyerek Türkiye'nin Pakistan'la olan dostluk bağlarını zorluyor. Halbuki ABD, Kuzey İttifakı'nı öne çıkarmak suretiyle Afganistan'da kendisine zemin açmanın yanısıra Pakistanı da bölme planı uygulamaktadır.
Çünkü Pakistan'a göre Kuzey İttifakı, yıllardan beri devam edegelen Keşmir sorununun başaktörü Hindistan İstihbarat Teşkilatı / RAW ile temas halinde işleri kotarmaktadır. Dolayısıyla Kuzey İttifakı'nın ekmeğine sürülecek her yağ, aynı zamanda Hindistan'ın ekmeğine sürülmüş olacaktır. Bu da, zaten ABD karşıtı yoğun protestolarla ülke bütünlüğü tehlikeye giren Pakistan'ın "Hindistan sopası"yla dövülmesi demektir ki; o zaman bölünme işten bile değildir.
ABD'nin bu hesabına destek vermek suretiyle Türkiye, Pakistan'ı darıltmakla kalmıyor; uluslararası platformalarda hem kendini zora sokuyor, hem de şimdiye kadar destek aldığı, bundan sonra da alabileceği Pakistan gibi sağlam bir taşını daha kaybetmiş oluyor.
Diğer yandan bugün Pakistan'nın ABD/Hindistan çomağıyla muhtemel bir bölünme ile karşı karşıya gelmesine göz kırpan bir siyasi anlayış, her zaman gündemde olan güneydoğumuzun, Kuzey Irak'taki "ABD/Kürt çomağı"yla karıştırılması ve koparılması konusundaki hassasiyetini, haklılığını kime, nasıl anlatacak? Dünyanın global köy halini aldığını ifade edenlerin, Afganistan ve Pakistan'daki gelişmelerin bizden uzak olduğunu düşünmeleri, dolayısıyla ABD'ye "Yeter ki Irak'a dokunmayın, gerisini ne yaparsanız yapın; yanınızdayız" demeleri çok da akıl kârı olmasa gerektir.
Türkiye, "kanıta dayalı operasyon" şeklindeki ilkeli yaklaşımını, sadece Irak için değil, belki öncelikle Afganistan ve Pakistan için sürdürmelidir. Zira coğrafi olarak uzakta görünse de, jeo-stratejik olarak Afganistan ve Pakistan belki en az Irak kadar yakındır.
ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell ile görüşmelerde bulunacak olan Dışişleri Bakanımız İsmail Cem'in dosyasındaki teklifler, hem son derece çelişkiler içeriyor, hem de Pakistan'ın köşeye sıkıştıracak nitelik arzediyor.
Cem, Irak konusunda ABD'ye ihtiyatlı davranmayı telkin ederek "hiçbir kanıt sunulmadan bu ülkeye müdahale"nin doğru olmayacağını belirtecek. Aynı Cem, Afganistan konusunda ise böyle bir ihtiyat payı bile bırakmadan ve herhangi bir delil sunulmadan müdahaleye destek verecek. Bu çelişkinin izahını yapmak zordur.
Cem, Taliban'a karşı Kuzey İttifak güçlerinin desteklenmesi gerektiği şeklindeki taktiğiyle de bilerek yahut bilmeyerek Türkiye'nin Pakistan'la olan dostluk bağlarını zorluyor. Halbuki ABD, Kuzey İttifakı'nı öne çıkarmak suretiyle Afganistan'da kendisine zemin açmanın yanısıra Pakistanı da bölme planı uygulamaktadır.
Çünkü Pakistan'a göre Kuzey İttifakı, yıllardan beri devam edegelen Keşmir sorununun başaktörü Hindistan İstihbarat Teşkilatı / RAW ile temas halinde işleri kotarmaktadır. Dolayısıyla Kuzey İttifakı'nın ekmeğine sürülecek her yağ, aynı zamanda Hindistan'ın ekmeğine sürülmüş olacaktır. Bu da, zaten ABD karşıtı yoğun protestolarla ülke bütünlüğü tehlikeye giren Pakistan'ın "Hindistan sopası"yla dövülmesi demektir ki; o zaman bölünme işten bile değildir.
ABD'nin bu hesabına destek vermek suretiyle Türkiye, Pakistan'ı darıltmakla kalmıyor; uluslararası platformalarda hem kendini zora sokuyor, hem de şimdiye kadar destek aldığı, bundan sonra da alabileceği Pakistan gibi sağlam bir taşını daha kaybetmiş oluyor.
Diğer yandan bugün Pakistan'nın ABD/Hindistan çomağıyla muhtemel bir bölünme ile karşı karşıya gelmesine göz kırpan bir siyasi anlayış, her zaman gündemde olan güneydoğumuzun, Kuzey Irak'taki "ABD/Kürt çomağı"yla karıştırılması ve koparılması konusundaki hassasiyetini, haklılığını kime, nasıl anlatacak? Dünyanın global köy halini aldığını ifade edenlerin, Afganistan ve Pakistan'daki gelişmelerin bizden uzak olduğunu düşünmeleri, dolayısıyla ABD'ye "Yeter ki Irak'a dokunmayın, gerisini ne yaparsanız yapın; yanınızdayız" demeleri çok da akıl kârı olmasa gerektir.
Türkiye, "kanıta dayalı operasyon" şeklindeki ilkeli yaklaşımını, sadece Irak için değil, belki öncelikle Afganistan ve Pakistan için sürdürmelidir. Zira coğrafi olarak uzakta görünse de, jeo-stratejik olarak Afganistan ve Pakistan belki en az Irak kadar yakındır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019