Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, BM denetçileri Suriye'den ayrılmadan kısa süre önce Doğu Guta'da kimyasal silahın Esad tarafından kullanıldığının kesin olduğunu iddia etti.Bütün dünya ülkeleri böylesi açıklamalar yapmak için BM denetçilerinin topladığı verilerin raporunu beklerken Türkiye'nin peşinen hüküm vermesinin acaba nedeni nedir?Hiç gereği yokken Kongre'nin onayını alacağını açıklayan Obama, Suriye'ye müdahale konusunda ipe un seriyorken Türkiye'nin at gözlüğü takmışçasına bir dış politikası yürütmesine anlam vermek mümkün değil.ABD Kongresi bile Obama'dan kimyasal silahı Esad'ın kullandığına dair elindeki bilgileri isterken Türkiye, ortaya hiçbir belge koymadan Esad'ı suçluyor.Suriye'deki kimyasal silah saldırısından Esad rejiminin sorumlu olduğuna dair şüphelerinin olmadığını söyleyen Bakan Davutoğlu, "Doğu Guta'daki kimyasal silah saldırısının sorumlusu Suriye rejimidir. Eldeki bilgiler, muhaliflerin elinde böyle sofistike silahlar olmadığı yönündedir. Bizim açımızdan kimyasal saldırıdan rejimin sorumlu olduğuna dair şüphe yok" dedi.Oysa kimyasal silahların Guta saldırısından kısa süre önce başka bir ülke tarafından Suriye'deki isyancılara teslim edildiği iddiaları bile var.Davutoğlu'nun bu açıklamaları Birleşmiş Milletler heyetinin Suriye'deki çalışmalarını tamamladığı son günde yapıldığına dikkatinizi çekerim.Cumartesi günü bir açıklama yapan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suriye'de Esad'ın kimyasal silah kullandığına dair iddiaların "tamamen aptallık" olduğunu söyledi. "ABD'li meslektaşlarımız, Suriye hükümetine bağlı birliklerin kimyasal silah kullandığını ve ellerinde kanıtları olduğunu söylüyorlar" diyen Putin, "Eğer kanıtları varsa bunu BM'ye göstersinler. Bunu yapamıyorlarsa, kanıt yok demektir" ifadesini kullandı.Puitin'in açıklamasında hareketle Türk Dışişleri kimyasal saldırıdan Esad'ın sorumlu olduğuna dair bütün şüphelerini ortadan kaldıran sahip olduğunun iddia ettiği bütün belgeleri başta BM ve Rusya olmak üzere tüm dünyayla paylaşmalıdır.Bu sayede Rusya ve BM'deki şüpheler de ortadan kalkacağı için uluslar arası toplum Türkiye'nin istediği noktaya gelmiş olacaktır.Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun bahsettiği istihbarat bilgileri neden paylaşılmıyor?Bunun iki sebebi olabilir.1- Elde hiç belge yok. Belgelerin var olduğu bir blöften ibaret.2- Belge var. Ama bu belgeler saldırıyı Esad'ın değil, isyancıların gerçekleştirdiğini gösteriyor.Yani her halükarda Türkiye bu belgeleri paylaşamayacak. Dolayısıyla da Putin haklı çıkacakElde edilen bulguları Avrupa'daki laboratuarlarda inceleyecek olan BM, iki ya da üç hafta kadar sonra bir rapor hazırlayacak.BM'ye yakın haber kaynakları Suriye'de incelemelerde bulunan kimyasal silah denetçilerinin elde ettiği verilerle hazırlanacak raporun Türkiye'nin hoşuna gitmeyecek tespitler içerebileceğini iddia ediyorlar.Bu iddialar bizim kulağımıza çalınmadan önce elbette ki Dışişleri'nin bilgisi dâhilindedir. Sanki Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu şimdiden BM raporunda ne olursa olsun Türkiye'nin bugün izlediği politikaya devam edeceğinin işaretleri veriyor bize.Şimdiden ifade edeyim, bana öyle geliyor ki, BM denetçilerinin "Suriye'de kimyasal silahı Esad değil, isyancı gruplar kullandı" şeklinde bir rapor hazırlaması halinde Türkiye'de hükümet, gene bildiğini okuyacak?Türkiye'yi dış politikada tükenmişlik sendromuna mahkûm eden ve hala neden istifa ederek Türkiye'yi bu ağır yükten kurtarmadığına şaştığım Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "Bu konuda taviz veremeyiz ama esas mesele bütün dünyayı etkileyebilecek olan kitle imha silahlarının serbest kullanımı ve müeyyidesinin olmaması gibi bir algının doğması, yaygınlaşmasıdır. O zaman, çok daha büyük facialara sebebiyet verilir" dedi. Türkiye'nin bu söylemi Suriye konusunda İsrail'le ağız birliği yapıldığını gösteriyor. Zira benzer ifadeler İsrail'den de geliyor. Kitle imha silahlarını yağmur gibi Gazze ve Filistin'e yağdıran İsrail'i unutmuş gözüken Davutoğlu, Suriye'nin bombalanmasının kitle imha silahı kullanmayı düşünebilecek herkese bir ders olacağını ifade etmeye çalışıyor.Sayın Davutoğlu, Suriye'ye yağacak bombaların katledeceği Müslümanların hesabını Allah'a nasıl vereceğini hiç düşünüyor mu acaba?Peygamber Efendimiz, "Kim, yarım sözcükle de olsa bir Müslüman'ın öldürülmesine yardım ederse kıyamet gününde Allah'ın huzurunda, alnına "Bunun Allah'ın rahmetinden nasibi yoktur" diye yazılmış olarak getirilir" (İbn Mâce, Diyât 1) buyurduğu halde Türkiye'nin Dışişleri Bakanı, binlerce Müslüman'ın öldürüleceğini bile bile kitle imha silahlarının kullanılmaması için bir mesaj verilsin diye Suriye'nin bombalanmasına alkış tutmakta.Eğer Sayın Davutoğlu'nun tek kaygısı böyle bir mesaj verilmesiyse bu mesaj en güzel İsrail üzerinden verilebilir.Çünkü dünyanın gözü Suriye'nin üzerindeyken İsrail kitle imha silahlarıyla Gazze ve Filistin'in üzerine kan kusmaya devam ediyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024