Türkiye'yi "son vuruş"a hazırlıyorlar. "Altın vuruş" da deniyor buna? AB son vuruşunu yapacak! AB, aymaz siyasetçilerimiz sayesinde, bugüne kadar istediği tavizleri koparttı. AKP hükümeti sayesinde kopartmaya devam ediyor, edecek.KKTC'de Cumhurbaşkanı Talat, Rumlara toprak vermeye hazırlık yaptığını açıklıyor? 1974'de uğruna 5 bin şehit verdiğimiz KKTC'yi Talat, Rumlara vereceğini söyleyebiliyor. Ankara'dan akıl almadan da iş yapmıyor, biliyorsunuz.Demokrasinin cilvesi bu? Vatan uğruna birileri şehit düşer, bir aymaz gelir, getirilir, demokrasi namına vatanı ecnebiye satar. Satamadı; babasının malıymış gibi ecnebiye verir.Mahalle muhtar bile olamayacak kıratta ve kumaşta adamlar, demokratik cilvelerle devletin başına konar iseler; olacak olan budur. Bakın bakalım sadece KKTC'de mi yaşanıyor,bu demokratik cilve?! Bizdeki vaziyet nedir?!AB, dış kapının eşiğinde beklettiği Türkiye'ye "altın vuruş" yapmaya hazırlanıyor. Kıbrıs meselesini bitirin, diyor. Ruhban okulunu açın, diyor. Ankara'dakiler, AB kapısında "emme basma tulumba" gibi duruyor. Hani Erdoğan, geçen yıllarda, Kopenhag Kriterlerinin adını Ankara Kriterine dönüştürüp yoluna devam edebileceğini ima etmişti. Ne oldu?! Tiyatro? Davos tiyatrosunun bir benzeriydi, o kadar!Erdoğan'ın Ankara kriterleri, gayr-ı Müslim azınlıklara, ecnebilere, AB, ABD, IMF ve Vatikan ekibine çok haklar sağladı. Sıra Türk milletine gelince, millet AKP'den hiçbir hayır görmedi!Hiçbir hak kazanmadığı gibi, pek çok işletmesi başta olmak üzere, işini kaybetti, emeğini, üretimini, rızkını kaybetti.ABD Başkanı B. Obama'da aynı "altın vuruş" peşinde!Ekonomisi batan, birliği ve sosyal dokusu dağılan, tutunacağı dalları ve kökleri kopartılan Türk devleti ve milletine, özel bir vuruş yapmak istiyor.Kuzey Irak'ta Barzani'ye boş yere Kürdistan Bölge oluşumu sunulmadı. PKK terörü ve siyasi uzantılarının cüreti kendiliklerinden değildir. Sınır boylarımızdaki mayınlı arazi üzerinde açılan tartışmalar basit değildir. Obama'nın, sanki etkisi varmış gibi, Türkiye'nin AB ham hayaline desteği kendiliğinden ve kendinden değildir. Obama, zaten kendinden konuşmuyor.IMF ile vaziyetimiz de bu vahim gidişattan farklı değildir.Bu aymazlıklardan korumak, devlet ve milletimizi tarihte karşılaşmadığı yok oluşa sürükleyen gidişattan kurtarmak için, öncelikle toplum kademesinde devlet-millet, idari mekanizmada sivil-asker bütünlüğünün sağlanması, milletimizin iç ve dış tehditlere karşı ayıktırılması, bugüne kadarki sanal tehditlerin ayıklanması ve elbette ki Türk ekonomisinin acilen toparlanması şarttır.Nitekim 90'lı yıllarda dağılan Rusya bunu yaptı, yapıyor. Becerdi, başardı. Rusya, IMF'ye borçlu olan ve çöken ekonomisini, Prof. Dr. Haydar Baş beyin Milli Ekonomi Modeli'nin (MEM) formülleri ve projeleriyle şahlandırdı. Prof. Dr. V. Lisiçkin, Prof. Dr. V. Volkonskiy, Prof. Dr. V. Lebedev, Prof. Dr. Y. Gavriletz ve Prof. Dr. Viktor Minin gibi Putin'in danışmanları ve Bilimler Akademisi uzmanları, Prof. Dr. Baş'ı ve modelini özümsediler. Dünya bu isimleri Uluslararası Milli Ekonomi Modeli kongreleriyle tanıdı. Putin'in akıl hocaları bunlar. MEM'in bir kısım projelerini Rusya'da uygulamaya koydular. Rusya'nın ardından, liberal-kapitalizmin son dönemdeki hızlı çöküşü sürecinde 70'i aşkın ülkede de benzer uygulamalar başladı.Devlet Başkanı V. Putin, devlet başkanlığını koltuğunu bıraktı, Başbakanlık koltuğuna geçti. Evet, attan indi, eşeğe bindi; ama Rusya'yı toparladı. Dün Putin, 16 yıldan beri üyelik için kapısında bekletildiği Dünya Ticaret Örgütü'ne çekti restini. Belarus ve Kazakistan ile Serbest Gümrük anlaşması yaptığını açıkladı. Beraber pazarlık yapacağız, dedi Putin.Putin, devlet başkanlığı görevini halefine devretmeden 1 gün önce tarihi bir imza atarak, enerji, telekomünikasyon, havacılık, yer altı kaynakları, savunma sanayi gibi Rusya'daki 42 stratejik alana yabancı yatırımcıların girmesini yasakladı. Rusya, Prof. Dr. Baş'ın MEM'inin semereleri topluyor.Türkiye ise, bir taraftan ecnebilerin kapısında dilenciliğe devam ediyor, diğer taraftan taviz üstüne taviz veriyor, beri taraftan hem tüm kârlı işletmelerini kaybediyor, hem de iç-dış borç toplanı katlanarak büyüyor. Bu sürece paralel vaziyette milletimizin de açlıktan ve yoksulluktan anası ağlıyor.300 milyonluk Türk dünyası gibi akrabası bulunan, bir o kadar da tarihi inisiyatif alanında eski dostları ve dindaşları olan, bakir Güney Asya ve Afrika dünyasında namı dolaşan Türkiye, meteliğe kurşun sıkıyor, ecnebi kapılarında himmet dileniyor, AB kapısında şamar oğlanı muamelesi görüyor. ABD'nin ve İsrail'in BOP kuyruğu olmaktan öteye geçemiyor; emir kulu gibi hazır bekliyor. Bağını-bahçesini ekemiyor, ektiği para etmiyor. Üretmiyor, ürettiği depolarda çürüyor. Çalışanına emeğinin karşılığını veremiyor, milyonlarca çalışanını kapı dışarı ediyor. Tüketim kabiliyetini yok ederek piyasaları ve üreticinin pazarını ortadan kaldırıyor. Ülkeyi ve piyasaları, mevtaların cem olduğu kabristana çevirip "sıfır enflasyon" nümayişi yapıyor. Böyle bir idareye, sadece cehalet, gaflet ve dalalet denemez; bunun başka bir adı olsa gerektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019