TBMM, asker gönderme ve ülkemize gelecek yabancı askerlere müsaade etme konusunda karar aldı. Karara göre Hükümet bu konuları taktir ve tanzimde yetkili kılındı.
Halkla yapılan röportajlarda karar lehine cevap hiç çıkmıyor gibi. Hemen hemen bütün vatandaşlar, Türkiye'nin asker göndermesine karşı durumda. Fakat ne hikmettir anlaşılamadı, bireysel olarak pekçok politikacı çıkıp halk gibi konuşuyor, fakat meclise girince o kimliklerinden soyunup ikinci bir kimliğe bürünüyorlar.
Bu örneklerden birisi Sn. Bahçeli'dir. Bahçeli; kararın koalisyon kararı olduğunu, kendilerinin böyle düşünmediklerini ifade ediyor. Fakat sözlerinde bir çekince bir tedirginlik var.
Tansu Çiller'e gelince; en çelişkili parlamenter o. Çiller'e göre Hükümetin politikası yanlıştır. Türkiye asker göndermemelidir. Fakat o, partisinin birinci şahsı olduğu halde, emsalleri gibi hareket ediyor ve karar lehine oy kullanıyor.
Bazı vatandaşlarımız unutsa bile gerçek odur ki, Tansu hanım dünün Derviş'i görevi ile Türk siyasetine sokulmuş, kadim bir ABD dostudur. Onun ABD lehine oy kullanmaması zaten düşünülemezdi. Fakat sözleri dikkatimizi çekmiş, ne yapacağını dikkatle takip etmiştik. Ama yanılmadık. O, hep aynı çizgiyi korudu, yine Batı lehine oy kullandı. Bu vesile ile, Menderes'in partisinin varisi olmak iddiasında olan bu hanımefendiye dikkat edilmesi gerekir olduğunun altını çiziyoruz.
Kararın alınışına, nasıl anlaşıldığına ve hangi sonuçlara etkili olacağına gelince:
Kararın alınışı; net, şeffaf, Türk halkının nabzı tutularak oluşturulan bir karar değildir. Son derece aceleci, ezberci ve dikte edilmiş bir karar olarak görünmektedir.
Fakat tek tesellimiz; bu kararın uygulanışında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin basiretli bir tavır içinde davranacağına olan inancımızdır.
Her ne kadar kararı uygulamak için almadıklarını söyleyen siyasiler varsa da, meselenin takiyye olduğu kanaati hakimdir. 1949 yılında Türk Ceza Kanunu'nun 163. maddesi çıkarılırken, devrin Başbakanı Şemsettin Günaltay da böyle demişti. "Biz bu kanunu uygulamak için değil, korkutmak için çıkarıyoruz." Fakat kanun acımasızca uygulanmış, pekçok masum insan sürünmüştü.
Kararın sonuçlarına gelince; doğuda ve Ortadoğu'da bulunan dost ülkeler, Türkiye'ye biraz daha uzaklaşacaktır. Türkiye, Doğu-Batı kaşağında daha da yalnız kalacaktır. Bu durumun nasıl telafi edileceğini, karara evet oyu verenlerin bildiğini sanmıyoruz. Bu tutum, halkın siyasete olan güvensizliğini daha da artıracak.
Bazılarının iddia ettiği gibi, "kararın alınması siyasidir. Uygulama konusunda kılı kırk yaracağız. İnce hesap yapacağız." En azından şimdilik beklentimiz bu olabilir. Fakat siyasilerin son şansı gibi görünüyor bu durum.
Ülkemin maceraya tahammülü kalmamıştır. Ekonomi bitmiş, moraller tükenmiştir. Olayı NATO meselesi, BM meselesi haline getirmek isteyenler gerçekleri görmelidir. "Türkiye gerçeği" bütün gerçeklerin önünde ve üzerindedir.
Halkla yapılan röportajlarda karar lehine cevap hiç çıkmıyor gibi. Hemen hemen bütün vatandaşlar, Türkiye'nin asker göndermesine karşı durumda. Fakat ne hikmettir anlaşılamadı, bireysel olarak pekçok politikacı çıkıp halk gibi konuşuyor, fakat meclise girince o kimliklerinden soyunup ikinci bir kimliğe bürünüyorlar.
Bu örneklerden birisi Sn. Bahçeli'dir. Bahçeli; kararın koalisyon kararı olduğunu, kendilerinin böyle düşünmediklerini ifade ediyor. Fakat sözlerinde bir çekince bir tedirginlik var.
Tansu Çiller'e gelince; en çelişkili parlamenter o. Çiller'e göre Hükümetin politikası yanlıştır. Türkiye asker göndermemelidir. Fakat o, partisinin birinci şahsı olduğu halde, emsalleri gibi hareket ediyor ve karar lehine oy kullanıyor.
Bazı vatandaşlarımız unutsa bile gerçek odur ki, Tansu hanım dünün Derviş'i görevi ile Türk siyasetine sokulmuş, kadim bir ABD dostudur. Onun ABD lehine oy kullanmaması zaten düşünülemezdi. Fakat sözleri dikkatimizi çekmiş, ne yapacağını dikkatle takip etmiştik. Ama yanılmadık. O, hep aynı çizgiyi korudu, yine Batı lehine oy kullandı. Bu vesile ile, Menderes'in partisinin varisi olmak iddiasında olan bu hanımefendiye dikkat edilmesi gerekir olduğunun altını çiziyoruz.
Kararın alınışına, nasıl anlaşıldığına ve hangi sonuçlara etkili olacağına gelince:
Kararın alınışı; net, şeffaf, Türk halkının nabzı tutularak oluşturulan bir karar değildir. Son derece aceleci, ezberci ve dikte edilmiş bir karar olarak görünmektedir.
Fakat tek tesellimiz; bu kararın uygulanışında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin basiretli bir tavır içinde davranacağına olan inancımızdır.
Her ne kadar kararı uygulamak için almadıklarını söyleyen siyasiler varsa da, meselenin takiyye olduğu kanaati hakimdir. 1949 yılında Türk Ceza Kanunu'nun 163. maddesi çıkarılırken, devrin Başbakanı Şemsettin Günaltay da böyle demişti. "Biz bu kanunu uygulamak için değil, korkutmak için çıkarıyoruz." Fakat kanun acımasızca uygulanmış, pekçok masum insan sürünmüştü.
Kararın sonuçlarına gelince; doğuda ve Ortadoğu'da bulunan dost ülkeler, Türkiye'ye biraz daha uzaklaşacaktır. Türkiye, Doğu-Batı kaşağında daha da yalnız kalacaktır. Bu durumun nasıl telafi edileceğini, karara evet oyu verenlerin bildiğini sanmıyoruz. Bu tutum, halkın siyasete olan güvensizliğini daha da artıracak.
Bazılarının iddia ettiği gibi, "kararın alınması siyasidir. Uygulama konusunda kılı kırk yaracağız. İnce hesap yapacağız." En azından şimdilik beklentimiz bu olabilir. Fakat siyasilerin son şansı gibi görünüyor bu durum.
Ülkemin maceraya tahammülü kalmamıştır. Ekonomi bitmiş, moraller tükenmiştir. Olayı NATO meselesi, BM meselesi haline getirmek isteyenler gerçekleri görmelidir. "Türkiye gerçeği" bütün gerçeklerin önünde ve üzerindedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Baki Bektaş / diğer yazıları
- Gerçek hayat ahiret hayatıdır / 09.09.2003
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002