“Bu rakamlar AB’yi çatlatır” evet, bu başlık yanılmıyorsam 17 Ocak tarihli Sabah gazetesi başlığı. AB’nin çatladığı kesinde, neden çatladığını bu iktidar yandaşı medya göremediği (!) gibi halkada her şey gülistan pozuyla vermeye çalışıyorlar.
Epey zaman önceydi Meltem TV’de yayınlanan Eko–analiz programının yapımcılarından Selim Kotil beyin Türkiye’nin büyümesiyle ilgili yaptığı bir tarif hala aklımda. Ne diyordu Sayın Kotil; bir çocuk düşünün, 7 yaşında ama 70 kilo. Dışarıdan bakınca bu çocuk büyük gözüküyor, büyümüş. Ama bu büyüme sağlıklı bir büyüme değil ve çocuk için tehlikeli bir büyümedir…
Evet, Türkiye’de aynen bu örneği yaşıyor. Hükümeti, yandaşı, yalakası, TÜSİAD’ı, MÜSİAD’ı büyüdük diyorlar. Obez olmuşlar, yerinden kalkamıyorlar, yarın tabutları vinçle çekilecek haberleri yok. Böyle büyüme mi olur? Vatandaşına bak. Aç, yoksul, katil, hırsız ne arasan zirvelere tırmanmış kötülük adına. Bu nasıl büyüme?
Ekonomik refahın olduğu yerde bu kadar hırsızlık olur mu? İnsanlar para için kendilerini, çocuklarını satar mı? Para için cana kıyılır mı? Nasıl büyüme bu?
Rakamlara gelelim. Aynen “diyalogcuların” yaptığı gibi birileri de ekonominin rakamlarını kafalarına göre tefsir ederek millete yutturuyor. Nasıl mı?
2011 yılı yapılan ihracat tutarı 134.6 milyar dolar ve bu bir rekor. Buraya kadar sorun yok. Ama buradan sonra yapılan ithalat rakamlarını, ihracatın ithalatı karşılama oranlarını, cari açığı vs. gerçekleri saklayarak “cumhuriyet tarihinin rekorlarını kırdık” söylemlerine girersen, ben, sana “yalancı” derim. Normalde doğru söylüyorsun ama başta örnek verdik ya! Yaşın 7, kilon 70. Böyle büyümenin sonu ayakta çürümedir.
Sonra TÜİK habire işsizliği düşürüyor. Keşke düşürebilse. Son rakamlarına göre (TÜİK’in) 2 milyon 398 bin işsiz varmış. Ama geçen hafta Murat Çabas beyin köşesinde ortaya koyduğu bilimsel verilere göre bu sayı gerçekte 5 milyona dayanıyor.
Sonra Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Ekim 2011’de kayıt dışı istihdam yüzde 41.8 oldu. Ekim’de istihdam edilen 24 milyon 486 bin kişiden, 10 milyon 236 bininin kayıt dışı istihdam edildiği belirlendi.
Sosyal bir hukuk devleti olan ülkemizde artı 3 dönemdir AKP iktidarı tarafından yönetilen bir ülkede hala kayıt dışı diye bir kavram nasıl olur?
Soru çok ama biz yine “Kış ortasında baharı yaşayan Türk ekonomisi” ne dönelim. (Sabah gazetesi böyle tarif ediyor)
En basitinden bir ve ikinci köprüler para basarken, üçüncü köprüye niye talip çıkmadı? Hükümet haliyle siyasi bir bahane uyduracaktır. Bir boğaz, iki İstanbul gibi üçüncü köprüyü de “biz yapacağız” demesi artık çok normal. Dilin kemiği yok. Vatandaşta inanıyor. De diyebildiğin kadar…
Ancak Dünya Bankası öyle demiyor. Evet, Dünya Bankası “Küresel Ekonomik Beklentiler” Ocak ayı raporunda, Türkiye için önemli saptamalar yer alıyor.
Dünya Bankası raporunda Türkiye’nin cari açığıyla ilgili sorunlarına yer verilirken, şu uyarılarda bulunuluyor: “Riskler, büyük cari işlemler açığı toplamı, yüksek kısa vadeli borç rasyoları ve (son aylarda düşen ve şu anda 4 aydan az ithalatı karşılayacak durumda) düşük rezervi bulunan Türkiye gibi ülkeler için özellikle şiddetli. Türkiye’nin 2011’deki cari işlemler açığının, 2011’deki net doğrudan yabancı yatırım akışından altı kat daha büyük olduğu, kısa vadeli borçlarının, rezervlerinin yüzde 80’ine karşılık geldiği tahmin ediliyor.” (20–01–12 Yeni Mesaj)
Rakamlara geri dönersek 2002’de 6.6 milyar lira olan tüketici kredisi ve kredi kartı borcu Ekim 2011’de 219 milyarı aştı ve 5 milyon kişi hacizlik! Evet, vatandaşta, Türk Ekonomisi için “kış ortasında bahar yaşıyor” başlığını atanlara inanmış ve kış ortasında tişörtüyle, mini mini elbiseleriyle sokağa çıkıyor. Haliyle üşütmesi kaçınılmaz.
Ha üşütmek, demişken 12 aylık İhracat: 134,6 milyar dolar. 11 aylık İthalat: 220,2 milyar dolar. Tahmini 12 aylık İthalat: 239 milyar dolar olarak bekleniyor. Bu rakamlar ortadayken hala bahar şarkıları söyleyenlerin üşüttükleri açık zannımca!
Epey zaman önceydi Meltem TV’de yayınlanan Eko–analiz programının yapımcılarından Selim Kotil beyin Türkiye’nin büyümesiyle ilgili yaptığı bir tarif hala aklımda. Ne diyordu Sayın Kotil; bir çocuk düşünün, 7 yaşında ama 70 kilo. Dışarıdan bakınca bu çocuk büyük gözüküyor, büyümüş. Ama bu büyüme sağlıklı bir büyüme değil ve çocuk için tehlikeli bir büyümedir…
Evet, Türkiye’de aynen bu örneği yaşıyor. Hükümeti, yandaşı, yalakası, TÜSİAD’ı, MÜSİAD’ı büyüdük diyorlar. Obez olmuşlar, yerinden kalkamıyorlar, yarın tabutları vinçle çekilecek haberleri yok. Böyle büyüme mi olur? Vatandaşına bak. Aç, yoksul, katil, hırsız ne arasan zirvelere tırmanmış kötülük adına. Bu nasıl büyüme?
Ekonomik refahın olduğu yerde bu kadar hırsızlık olur mu? İnsanlar para için kendilerini, çocuklarını satar mı? Para için cana kıyılır mı? Nasıl büyüme bu?
Rakamlara gelelim. Aynen “diyalogcuların” yaptığı gibi birileri de ekonominin rakamlarını kafalarına göre tefsir ederek millete yutturuyor. Nasıl mı?
2011 yılı yapılan ihracat tutarı 134.6 milyar dolar ve bu bir rekor. Buraya kadar sorun yok. Ama buradan sonra yapılan ithalat rakamlarını, ihracatın ithalatı karşılama oranlarını, cari açığı vs. gerçekleri saklayarak “cumhuriyet tarihinin rekorlarını kırdık” söylemlerine girersen, ben, sana “yalancı” derim. Normalde doğru söylüyorsun ama başta örnek verdik ya! Yaşın 7, kilon 70. Böyle büyümenin sonu ayakta çürümedir.
Sonra TÜİK habire işsizliği düşürüyor. Keşke düşürebilse. Son rakamlarına göre (TÜİK’in) 2 milyon 398 bin işsiz varmış. Ama geçen hafta Murat Çabas beyin köşesinde ortaya koyduğu bilimsel verilere göre bu sayı gerçekte 5 milyona dayanıyor.
Sonra Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Ekim 2011’de kayıt dışı istihdam yüzde 41.8 oldu. Ekim’de istihdam edilen 24 milyon 486 bin kişiden, 10 milyon 236 bininin kayıt dışı istihdam edildiği belirlendi.
Sosyal bir hukuk devleti olan ülkemizde artı 3 dönemdir AKP iktidarı tarafından yönetilen bir ülkede hala kayıt dışı diye bir kavram nasıl olur?
Soru çok ama biz yine “Kış ortasında baharı yaşayan Türk ekonomisi” ne dönelim. (Sabah gazetesi böyle tarif ediyor)
En basitinden bir ve ikinci köprüler para basarken, üçüncü köprüye niye talip çıkmadı? Hükümet haliyle siyasi bir bahane uyduracaktır. Bir boğaz, iki İstanbul gibi üçüncü köprüyü de “biz yapacağız” demesi artık çok normal. Dilin kemiği yok. Vatandaşta inanıyor. De diyebildiğin kadar…
Ancak Dünya Bankası öyle demiyor. Evet, Dünya Bankası “Küresel Ekonomik Beklentiler” Ocak ayı raporunda, Türkiye için önemli saptamalar yer alıyor.
Dünya Bankası raporunda Türkiye’nin cari açığıyla ilgili sorunlarına yer verilirken, şu uyarılarda bulunuluyor: “Riskler, büyük cari işlemler açığı toplamı, yüksek kısa vadeli borç rasyoları ve (son aylarda düşen ve şu anda 4 aydan az ithalatı karşılayacak durumda) düşük rezervi bulunan Türkiye gibi ülkeler için özellikle şiddetli. Türkiye’nin 2011’deki cari işlemler açığının, 2011’deki net doğrudan yabancı yatırım akışından altı kat daha büyük olduğu, kısa vadeli borçlarının, rezervlerinin yüzde 80’ine karşılık geldiği tahmin ediliyor.” (20–01–12 Yeni Mesaj)
Rakamlara geri dönersek 2002’de 6.6 milyar lira olan tüketici kredisi ve kredi kartı borcu Ekim 2011’de 219 milyarı aştı ve 5 milyon kişi hacizlik! Evet, vatandaşta, Türk Ekonomisi için “kış ortasında bahar yaşıyor” başlığını atanlara inanmış ve kış ortasında tişörtüyle, mini mini elbiseleriyle sokağa çıkıyor. Haliyle üşütmesi kaçınılmaz.
Ha üşütmek, demişken 12 aylık İhracat: 134,6 milyar dolar. 11 aylık İthalat: 220,2 milyar dolar. Tahmini 12 aylık İthalat: 239 milyar dolar olarak bekleniyor. Bu rakamlar ortadayken hala bahar şarkıları söyleyenlerin üşüttükleri açık zannımca!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025
- ‘Cebrail dua etti, bende amin dedim’ / 30.03.2025
- Boykot, tehdit ve umut / 29.03.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025
- ‘Cebrail dua etti, bende amin dedim’ / 30.03.2025
- Boykot, tehdit ve umut / 29.03.2025