Trabzonumuz ve Haydar Baş'ımız

Trabzon bir baş şehir. Taçlanmış şehzadeler şehri. Trabzon Devlet-i Ali Osman'ın idari yapısında Beylerbeyliğe dönüşmüş bir sancak merkezi.                              Her dönem iktisadi hayatın da çok canlı olduğu şehirlerin en başında yer alan güzel Trabzon'umuz Osmanlı döneminde bir ara Payitaht İstanbul'un arkasından en çok dış ticaretin gerçekleştirildiği ikinci büyük liman şehrimizdi. Trabzon ipek yolunun batı ile doğu arasında ki en önemli limanına sahip mihenk taşı bir stratejik merkez olma özelliğini asırlarca sürdürmüştür ve sürdürmektedir.1923 de "Gazi Mustafa Kemal Atatürk" Trabzon ve Trabzonluları şu veciz sözlerle tarif edecektir; "Hakkın, insafın, yurt severliğin ve eski dostluğun en yüksek niteliklerine sahip olan Trabzonlular!"Tarihin her döneminde karşı konulamaz cazibesi ile göz kamaştıran ilgi odağı bir güzellikler diyarı, bir  güzel el, bir coşkun sel, bir doğrudan gayrı söz bilmez dildir; Trabzon.Tarihe mal olan ama ne yazık ki zamanın sisleri arasında unutulan Trabzon ve havalisinin istiklal mücadelesi, gerçek bir destandır. Bu destan; esaret ve köleliği asla kabul etmeyen Türk'ün; Doğu Karadeniz sahillerinde yazılmış, kalemi imanı, mürekkebi kanı, kağıdı canından ibaret olan ve Rabbinin nuruyla aydınlanmış bir mübarek levha üzerinde ki övünç abidesidir. Trabzon ve havalisinin bu mümtaz evlatları kanları ile bu toprakları boydan boya, dağ, dağ, tepe, tepe, vadi, vadi sulamışlardır. Milis güçlerimiz o kadar çok şehit vermiştir ki; Solaklı ve Baltacı dereleri tam kırk beş gün şühedamın mübarek kanlarıyla sulanmış ve de kıpkırmızı akmıştır. Oğuz nesli burada öyle bir şahlanmıştır ki; kanı ve canı bahasına ecdadının yadigarı olan vatanını, ölümüne müdafaa etmiştir. Yörenin şimdilerde meçhule gömülmüş, isimleri unutulmuş ve esamileri okunmaz olmuş bu yiğit evlatlarının, o zor demlerde vatanları uğrunda oluk, oluk akmakta olan mübarek kanlarıyla Karadeniz adeta kızıla boyanmıştır. Trabzon ve havalisi tüm bu sebeplerden ötürüdür ki; haklarını asla                                                 ödeyemeyeceğimiz ecdadımızın kahramanlıklarının harman olduğu ve de onlardan bize kalan en değerli yadigardır. Yine bu sebeptendir ki; Trabzon'umuz Baş tacımızdır, gönül ilacımızdır, kutsal inancımızdır. Trabzon'umuz tüm bu temel özellikleri göz önüne alınarak korunmalıdır.Trabzon'umuzun bu arı haliyle saklanması ve yüceltilmesi en temel amacımız  olmalıdır..! Karadeniz yaylalarında asırlardır kemençenin yürekleri kabartan sesinin ardına takılan  Oğuz boylarının, o dillere destan olmuş toylarının kabından taşan ve de tadına doyulmaz coşkusunun "gönül telimizi  titretmesiyle" başlayan bir kutlu şölen, geçmişimizden geleceğimize devam eder durur. Trabzon'u bir kale gibi çevreleyen yüksek dağların böğründe gizlenmiş gibi duran göz alabildiğine uzanan yeşil vadiler ve yeşille sarmaş dolaş olmuş serili halı misali geniş düzlükler, kemençenin o sihirli sesiyle öyle bir coşar, öyle bir coşar ki; coşar da Kadırga yaylası olur,Divane yaylası olur, Çakırgöl olur, Cami boğazı olur, Zigana Dağı olur, Sis Dağı olur, Ağasar Deresi, Meryemana Deresi olur, Ayeser olur, Kınalı Köprü olur, Haçka Obası olur, Lişer olur, Fiyano olur, Hamsiköy olur; olur da Türk'ü söyler ve de "Türk'ün Türküleri"ni çağırır. Bu sesin eşliğinde kabaran, coşan Türk; tepe olur, dağ olur, yayla olur, çise olur, kar olur, boran olur, ırmak olur, deniz olur,ve sonra kabarır, kabarır, kabarır dalga, dalga olur?Ve deniz olur ve dahi Karadeniz olur, olurda ata yadigarı  yurdunun sinesine öz mührünü  öyle bir vurur ki; bir daha, bir daha, bir daha hiç  kazınamamacasına vurur!.. Trabzon'umuz aynı zamanda Milli Mücadelenin mimarı olan bir şehrimizdir. Trabzon bağımsızlık aşkının barındırdığı her bireyinin gönül zenginliği ile şahikaya ulaştığı kutlu şehirlerimizin en başında yer almaktadır. Günümüzde vatan sevgisiyle oluşan, Millet sevgisiyle bütünleşip zirveye ulaşan tam bağımsız Türkiye ülküsünün her bireyinin gönlünü doldurduğu gazi şehirlerin başında yine Trabzon yer almaktadır. Trabzon'umuz tarihte olduğu şekliyle yine sinesinden Oğuz boylarından muhteşem bir 'er' kişiyi çıkararak başta ülkemiz olmak üzere tüm dünyaya ikram etmiştir. O er kişi hiç şüphesiz Prof. Dr. Haydar BAŞ'tır. Ortaya koyduğu MEM projesiyle dünya onu beklemektedir.O bizlere sınırsız kaynaklarla, adil ve eşit bir dağılımla bir dünya cenneti vaat etmektedir. Kimsenin burnunun kanamadığı, sırtının pek olduğu,cebinin para dolduğu,yerdeki karıncanın dahi hukukunun düşünüldüğü o günler yakındır inşallah.Çünkü O geliyor O? /Ay parçamız,yarimiz,sevgilimiz geliyor?Selamlar Karadeniz'ime? Selamlar Karadenizlime? Selamlar Kemençeme? Selamlar Horonuma? Selam ve saygı Şehidime? Selamlar Yiğidime? Selamlar olsun Trabzon'uma? Selam güzeller güzeli Yurduma? Bayrağa sancağa ve BAŞ'a selam...Nerede Türk var ise orası sılamKalktı yürüdü Türkün illeri?