1 Eylül Dünya Barış Günü? Adını barış koyduğumuz çocuğu savaşın salıncağına yatırmışız. Söyler misiniz, barış adına neyi kutlayacağız?Özellikle Irak Savaşından sonra bütün dünyada, savaş bölgelerinde ve çatışma alanlarında, terör kasırgasında sivillerin çocuğuyla, yaşlısıyla ve de kadınıyla topyekûn ateşe maruz kalması? Barış adına söylenecek söz bulmakta zorlanıyoruz.Ülkemize bakıyoruz; cihatçıların ve Suriyeli muhaliflerin gemi azıya alması, IŞİD bağlantılı terörizmin tehdidi yanında, içerde Devlete karşı isyanı savaş boyutuna, siyasetini Meclis kürsüsüne taşıyan Batı teşvikli etnik ayaklanma.Ateşle oynamak tehlikelidir. Bahçemizi, ormanımızı, evimizi yakabiliriz. Daha da dikkatsiz ve ihmalkâr davranırsak o evin, bahçenin, ormanın içinde kendimizi ve yakınlarımızı da yakabiliriz. İşte ülkede yaşanan biraz da budur.Ateş düştüğü yeri yakar. Pek çok evin ocağı söndü. İnsanlar telef olurken kuşların, ceylanların, sincapların ve daha nice hayvan türlerinin yuvaları da dağıldı gitti.Bu kayıpların ıstırabında kavrulup gözyaşı dökenlerin karşısında gülüp oynayanlara ne demeli? Barış kültürümüz yoksa da, paylaşmayı da mı, beceremiyoruz? Bu kadar dangalak olmasak gerek!Gözyaşı demişken, sanatla barışa katkıda bulunmak isteyen bir etkinlik, yarından sonra (5 Eylül) başlayıp 1 Kasım'da sona erecek olan 14. İstanbul Bienali'ne değinmek istiyorum. Bienalin amacı, tarihi, bilimi, etimolojiyi sanatın bir parçası olarak sunmak. Değişik mekânlarda, müzelerde ve sergilerde geçecek saatler, günler? Bienal'in adı ilginç, "Tuzlu Su". Gözyaşı da tuzlu su değil mi, insanların kökeni ne olursa olsun gözyaşları aynı renkte ve tuzlu. Barış için gözyaşlarımızda birleşelim en azından.Nefretten kurtulalım, birbirimizi tanıyalım, bunun için karşımızdakine fırsat verelim. Farklılıklarımızı hoşgörü ile kabullenelim. Birlikte yaşam için bu şart. Çünkü tanırsak korkmayız. Korkmazsak nefret etmeyiz. Nefret etmezsek severiz. Seversek savaşları ve çatışmayı bitiririz.Sanatı ve sanatçıyı hafife almayalım, ATATÜRK'ün söylediklerine bakalım: "Sanatçı toplumda uzun çaba ve çalışmalardan sonra anında ışığı ilk hisseden insandır."Sanatçı olmayabiliriz ama sanatı sevebiliriz.Şüphesiz insan düşünceleriyle bir hesaplaşma içine girince sadece kendisini değil, çevresini ve toplumu da yargılar. Nietzsche şöyle diyor: "İki temel sorunu vardı insanlığın: Adaletsizlik ve anlamsızlık? Birine karşı hukuku buldu, diğerine karşı sanatı? Ama insanlar hukuka ulaşamadı, sanat da insanlara?"Güzeli görebilen, güzeli duyabilen, güzeli okuyabilen, kısaca güzeli algılayabilen insan olumlu düşünmeye başlar. Sanatçı olmadan sanatsever olarak da güzeli yakalayabiliriz.Vandallığın isim babası aynı adla anılan kavim olmasına karşılık onun mirasçıları hayli kalabalıktır. Vandallığın panzehiri sanattır.Dünya Barış Gününde yine de bir dileğimiz var: Barış kültürümüz olsun!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023