Türkiye Cumhuriyeti'nin sembol hava meydanı olan ATATÜRK Havalimanı teröristler tarafından basıldı. Bu satırların yazıldığı saatlerde resmî açıklamalar 36 ölü, 147 yaralı olduğu yönündeydi.
Son sekiz ayda yaşadığımız 9. katliam; sorumlusu kim? Tabii ki, AKP hükümeti. Milli istihbaratından, iç ve dış politikasına kadar ülke yönetimi bu kadroda değil mi? Ancak AKP tayfası ve reisi kabahati başkalarında aramakla meşgul.
Yabancı haber ajansları hava alanı baskınını IŞİD'in üstlendiğini bildiriyor. IŞİD için "öfkeli bir grup genç" demişti Recep Tayyip. Hala yanılgılarına devamla El Nusra için "terörist değil" derken bu grubun El Kaide'nin bir kolu olduğu ve pek çok mensubunun IŞİD'e katıldığı gerçeğini göremiyor, ya da görmezden geliyor.
Siyasal iktidar, aymazlığı ve beceriksizliğiyle Türkiye'nin terörle imtihanında başarılı olamamıştır. Aymazlığın ve aldırmazlığın boyutuna bakın ki, onlarca kişinin öldüğü yüzü aşkın yaralının olduğu katliam gecesi AKP, TBMM'de yargıyı ele geçirme kalkışmasını sürdürüyordu. Bu milleti salak yerine koyuyorsunuz, hiç olmazsa ele güne karşı bi ara verseydiniz, ne olurdu?
Bu arkadaşlar ülke menfaatini bir kenara koyup rantın her türlüsünü kovalarken, yıkıcı ve bölücü unsurlar da meydanı boş bulmuşlardır.
Yıkıcı unsurların amacı mevcut anayasal düzenin yıkılması, değiştirilmesi, ülke bütünlüğünün parçalanması ya da tamamen ortadan kaldırılması için her türlü eylem ve örgütlenmeyi gerçekleştirmektir.
IŞİD mezhep savaşıyla; PKK ırkçı, etnik politika ve eylemleriyle Türkiye Cumhuriyetini parçalamak ve kendi devletlerini kurma hedefine yoğunlaşmışlardır.
Tayyip Erdoğan riyasetindeki siyasal iktidar "Yeni Türkiye" sloganıyla rejim değişikliği, anayasa değişikliği, üniter devleti sonlandıracak başkanlık(!) sistemini topluma giydirmeye çabalarken, bölücü ve yıkıcı unsurların ve arkalarındaki dış güçlerin ekmeğine yağ sürmekte olduğunun farkında mıdır acaba!
Ülkemizin insanlık harabesine dönmemesi için, bağımsızlığı kaybetmemek için toplum olabilme özelliğimizi göstermenin tam zamanıdır.
"Ba'de harabü'l-Basra" olmadan, iş işten geçmeden, Türkiye Kongo'laşmadan toparlanmamız gerekmektedir.
Cumhuriyetten intikam alırcasına her şeyi ama her şeyi kendilerine yontan takımın "yıkım projesi"ni toplumsal muhalefet ve demokratik direnme hakkını kullanarak durdurmak, bu milletin boynunun borcudur. TBMM'deki ve dışındaki muhalefetin, tüm sivil toplum örgütlerinin yeniden "Kurtuluş Savaşı" verircesine bütünleşmesi acildir.
Son sekiz ayda yaşadığımız 9. katliam; sorumlusu kim? Tabii ki, AKP hükümeti. Milli istihbaratından, iç ve dış politikasına kadar ülke yönetimi bu kadroda değil mi? Ancak AKP tayfası ve reisi kabahati başkalarında aramakla meşgul.
Yabancı haber ajansları hava alanı baskınını IŞİD'in üstlendiğini bildiriyor. IŞİD için "öfkeli bir grup genç" demişti Recep Tayyip. Hala yanılgılarına devamla El Nusra için "terörist değil" derken bu grubun El Kaide'nin bir kolu olduğu ve pek çok mensubunun IŞİD'e katıldığı gerçeğini göremiyor, ya da görmezden geliyor.
Siyasal iktidar, aymazlığı ve beceriksizliğiyle Türkiye'nin terörle imtihanında başarılı olamamıştır. Aymazlığın ve aldırmazlığın boyutuna bakın ki, onlarca kişinin öldüğü yüzü aşkın yaralının olduğu katliam gecesi AKP, TBMM'de yargıyı ele geçirme kalkışmasını sürdürüyordu. Bu milleti salak yerine koyuyorsunuz, hiç olmazsa ele güne karşı bi ara verseydiniz, ne olurdu?
Bu arkadaşlar ülke menfaatini bir kenara koyup rantın her türlüsünü kovalarken, yıkıcı ve bölücü unsurlar da meydanı boş bulmuşlardır.
Yıkıcı unsurların amacı mevcut anayasal düzenin yıkılması, değiştirilmesi, ülke bütünlüğünün parçalanması ya da tamamen ortadan kaldırılması için her türlü eylem ve örgütlenmeyi gerçekleştirmektir.
IŞİD mezhep savaşıyla; PKK ırkçı, etnik politika ve eylemleriyle Türkiye Cumhuriyetini parçalamak ve kendi devletlerini kurma hedefine yoğunlaşmışlardır.
Tayyip Erdoğan riyasetindeki siyasal iktidar "Yeni Türkiye" sloganıyla rejim değişikliği, anayasa değişikliği, üniter devleti sonlandıracak başkanlık(!) sistemini topluma giydirmeye çabalarken, bölücü ve yıkıcı unsurların ve arkalarındaki dış güçlerin ekmeğine yağ sürmekte olduğunun farkında mıdır acaba!
Ülkemizin insanlık harabesine dönmemesi için, bağımsızlığı kaybetmemek için toplum olabilme özelliğimizi göstermenin tam zamanıdır.
"Ba'de harabü'l-Basra" olmadan, iş işten geçmeden, Türkiye Kongo'laşmadan toparlanmamız gerekmektedir.
Cumhuriyetten intikam alırcasına her şeyi ama her şeyi kendilerine yontan takımın "yıkım projesi"ni toplumsal muhalefet ve demokratik direnme hakkını kullanarak durdurmak, bu milletin boynunun borcudur. TBMM'deki ve dışındaki muhalefetin, tüm sivil toplum örgütlerinin yeniden "Kurtuluş Savaşı" verircesine bütünleşmesi acildir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023