İslam coğrafyasında zulüm ve sömürü yüz yıllardır devam ediyor. Bu zulüm ya Müslümanlar arasına ekilen fitne tohumlarıyla ya da bu fitne tohumlarının sahiplerinin (Haçlı-Siyonistlerin) direk müdahaleleriyle artarak devam ediyor.
Özetle Müslümanlar, birbirlerine düştüğü için Yüce Allah'ta kafirleri bizlere musallat ediyor. İşte Afganistan, işte Yemen, işte Libya, Tunus, Irak, Suriye ve Filistin...
Ülkemiz ve diğer İslam ülkeleri ise mezhep tetikçilerinin eliyle, ekonomik ve sosyal krizlerle, terör eylemleriyle kaynama noktasına getiriliyor.
Ülkemiz ve İslam devletlerini yönetenler sorunun, zulmün, sömürünün, savaşların kaynağını, sebebini emin olun çok iyi biliyorlar.
Ama ya bu kaynaktan beslendikleri veya onlara minnet borçlu oldukları için hiçbir gerçekçi çözüm ortaya koyamadıkları gibi ya bizzat zulme ortak oluyorlar ya da sessiz kalarak yine zulme ortak oluyorlar.
Zulmün temeli nedir?
Bu sorunun bendeki cevabı hep aynıdır ve o cevabı Prof. Dr. Haydar Baş'tan öğrendim, kabul ettim.
Bu cevabı yazmaktan, anlatmaktan da vazgeçmeyeceğim. Haydar Baş Hocamız şöyle diyordu;
'Hepimiz, Dünyada neyin savaşı yapılıyor ve neden hep Ortadoğu ve neden her defasında Müslümanlar katlediliyor' sorusunun cevabını bilmek, anlamak ve anlatmak zorundayız.
Esasen dünyada çarpışan inançlardır. Siyasi sebepler, iktisadi sebepler bunun görünen kısımlarıdır. Asıl temelde olan mücadele inançlarımızdır…
Yahudilerin ve Protestan ABD'lilerin, kutsal kitap olarak Ahd-i Atik'i kabul ederler. Protestanların inancına göre Mesih'in gelmesi ve Hıristiyanların, "Tanrı'nın Krallığını" kurabilmeleri Yahudilerin, Arz-ı Mevud'a sahip olmalarına bağlıdır. Vatikan'da aynı inançtadır."
Son Haçlı seferinin adı BOP'tur
Ortadoğu'da yaşanan vahşet, bu vahşetin sahipleri tarafından bizzat "haçlı seferi" olarak adlandırılmıştır.
BOP nedir? Bu sorunun cevabını bizzat projenin sahibi vermişti; "Fas'tan Basra körfezine kadar (Türkiye dahil) Ortadoğu'da bulunan 22 devletin rejim, sınır ve haritaları değiştirilmesidir"
BOP'un eş başkanı kimdir?
"Amerika'nın düşündüğü Büyük Ortadoğu Projesi var ya… Diyarbakır işte bu proje içinde bir yıldız, bir merkez olabilir. Bunu başarmamız lazım." (15 Şubat 2004, Kanal D, Teke Tek Programı, 18.02.2004. Hürriyet Gazetesi, sayfa: 20.)
"ABD'nin düşündüğü BOP var ya! İşte onun eş başkanlarından biri biziz".
Evet, Sayın Erdoğan tam 38 yerde bu açıklamayı yapmıştı ve konuda hala aksi yönde bir açıklama yapmamıştır.
Bir zamanlar Erdoğan'ın, Dışişleri bakanı olan Abdullah Gül'de projeye sahiplenerek şöyle diyordu; "Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) Türkiye'nin dış politika ilkelerine uygun. ABD ile hareket ediyoruz. Amacımız, İslam ülkelerine özgürlük ve demokrasi getirmek." (6.3.2006)
Dinlerarası diyalog ve amaçları
Bu projenin diğer adıyla son Haçlı seferinin bir diğer adıyla BOP'un en önemli ayağı ise din-inanç boyutundadır.
Bu boyutta yapılan çalışmalarla ülkemiz ve İslam coğrafyasındaki Müslümanların itikatları etki altına alınarak, ortadaki zulme, vahşete, kıyıma inanç boyutlu reflekslerin önüne geçilmeye çalışılmış ve başarılı da olmuşlardır.
Dinler arası diyalog süreci sadece ülkemizde hayata geçirilen bir CIA-MOSSAD-Vatikan organizasyonu değildir. Tüm İslam coğrafyasında farklı isim ve icraatlar ile fiiliyata geçmiş bir projedir.
İlk olarak bu isimde 1964 yılında dillendirilen bu proje için Papa 2. Jean Paul, 1991'de Roma'da yaptığı açıklamada şöyle diyordu;
"Dinler arası diyalog, Kilise'nin bütün insanları Kilise'ye döndürme amaçlı misyonunun bir parçasıdır. Bu misyon aslında Mesih'i ve İncil'i bilmeyenlere ve diğer dinlere mensup olanlara yöneliktir…"
Bu projesinin hedefini de şöyle açıklıyordu; "Birinci bin yılda Avrupa Hıristiyanlaştırıldı. İkinci bin yılda Amerika ve Afrika Hıristiyanlaştırıldı. Üçüncü bin yılda (milenyumda) ise Asya'yı (Türkiye'yi) Hıristiyanlaştıralım."
Fethullah Gülen ise 'hizmetinizdeyim' mesajını şu cümlelerle dile getirmişti: "Papa 6. Paul tarafından başlatılan ve devam etmekte olan dinler arası diyalog için Papalık Konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz."
Erdoğan'ın her istediğini veren Fethullah Gülen birçok ekranda, yazı ve kitaplarında; "Herkes kelime-i tevhidi esas alarak çevresine bakışını yeniden gözden geçirmeli ve ıslah etmelidir. Hatta kelime-i tevhidin ikinci bölümünü, yani 'Muhammed Allah'ın resulüdür' kısmını söylemeksizin sadece ilk kısmını ikrar eden kimselere rahmet ve merhamet bakışıyla bakmalıdır." (Küresel Barışa Doğru sh;131) cümlelerini kuruyordu.
FETÖ'nün Hocası Said Nursi ise bu tohumların sahibiydi. Birini örnek vereyim; "Elbette şimdi fetret gibi karanlıkta kalan ve Hz. İsa'ya mensup Hıristiyanların mensuplarının çektikleri felaketler, onlar hakkında bir nevi şehadet denilebilir."(Kastamonu Lahikası, 114-115)
Menderes ile başlayan bu süreç Özal, Ecevit ve Erdoğan ile zirveye ulaşmıştır.
Sahaya bakın! İsrail markası diye kafe basanlar, insanlara 'neden İsrail marka kahve içiyorsunuz' diye tepki gösterenler İsrail ile ticarete devam edenleri alkışlıyor. Hem de din adına! Daha ne diyeyim?
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025