Bilmiyorum dünyada böyle bir adla eğitim yapılıyor mu? Biz bu adı iki bin yıllarında duymaya başladık. Ciddi eğitim kuruluşları, eğitime ciddi bakan eğitimciler, bu isme önce şaşırdılar ve sonra da tepki gösterdiler. Çünkü böyle saçma bir uygulama ülkeyi felakete götürür inancındaydılar.
Benden 2001 yılında 24 Kasım nedeniyle bir konuşma yapmam istenmişti. Öğretmen ve öğretmenin sorunları adı altında konuşma yaptım. Deneyimli ve eğitime ciddi bakan dönemin valisi konuşmamı beni onaylar biçimde dinlediler. Sonunda da kutladılar. Ancak kariyeri eksik olan ve birinin omuzlarında yükselen insanlar her zaman makamlarında ürkek olurlar. O nedenle de devamlı üst makamlara şirin görünmek isterler. O dönemde Milli Eğitim Müdürlüğü makamına oturan arkadaşımız da buna örnekti. Eleştiri hoşuna gitmemişti.. Peşimden kürsüye çıktı bozuk cümlelerle bizim yanlış düşündüğümüzü dile getirdi.
Öğretmeni kara tahta başında bilgi veren bir insan olarak gördüğümüz zaman hem eğitime hem de öğretmene hakaret etmiş oluruz. Çünkü öğretmen ülkemizin uzak köylerinde bile bilgi meşalesi yakan ve yalnız okul çağındaki öğrencileri değil, köyün yaşlısını gencini, kadınını, erkeğini gelecek ufuklara taşıyan kişidir.
Öğretmen, giyimi, kuşamı, oturması ,kalkması ve kültürü ile yöresinde saygınlık yaratan meslek insanıdır. O nedenle öğretmen, okulun bulunduğu köyde yaşamalı ve köylüye rehber olmalı ve köylünün akıl defteri olarak yaşamalıdır. Bu yaklaşımdan yola çıkarak öğrenciler başka köylere veya merkezi birimlere değil, öğretmen köylere atanmalıdır.
Peki, şimdi ne oldu? Köylerdeki okullar ağanın veya muhtarın koyun ahırı oldu. Büyük emek ve paralarla yapılan okullar ve lojmanlar kendi kaderlerine terk edildi. Köylerde çocuklarımız haftada iki kez istiklal marşını söylerlerdi ve ülkenin bağımsızlığını yüreklerinde yaşarlardı. Göndere çekilen Türk bayrağı göklerde dalgalanır ve insanlarımız bununla gurur duyar ve yüreklerinde devleti hissederlerdi. Bu yaklaşım ulus birliğini yaratır ve vatan sevgisini yaşatırdı.
Okul müdürü, köy ihtiyar heyetinin tabii üyesiydi. Köyün ekonomisinde ve onarımında görev alır ve yol gösterirdi. Köyde devleti birinci derecede temsil eden kişi olduğu için devlet tarafından da sözü dinlenirdi.
Biz ta iki binlerde dile getirdik. "Taşımalı Eğitim" ülkeyi bölmeye çalışan etnik ayrışmacılara yarar diye. Biz, Hakkari'nin, Diyarbakır'ın ve kısaca PKK'nın egemen olmaya çalıştığı bölgelerin köylerinden öğretmeni uzaklaştırırsak, okulu kapatır bayrağı indirir ve ulusal marşımızı söyletmezsek oradaki boşluğu başkaları doldurur demiştik ve diyoruz da.
Milli bayramlar, milli duygularımız için kutlanır. Halkın katılımı ve ulusal duyguyu yaşaması vatan ve insan sevgisini oluşturur. Bayramları kutlamaktan kaçınırsak, köylerdeki, mezralardaki çocukları kilometrelerce bir yerlere taşırsak hem çocuklarımıza hem de o yerleşim birimine eğitimde verilen en büyük zarardır.
Servis parası veremeyen ailelerin çocukları belirli ve kötü niyetli kurumların eline düşmekte ve son zamanlarda gazetelerde yer alan çocuk istismarlarına yol açmaktadır. Geleceğimiz olan çocuklarımızı korumak, çağdaş biçimde eğitmek devletin temel görevidir.
Açılan okullarımız ve verilen eğitim çocuklarımızın eğitiminden çok uzaktır. Bugünkü eğitim, onları yalnızca taklit etmeye yönlendirmektedir. İçlerinden geleni keşfetmek yerine devletin yazdırdığı kitaplardaki bilgileri ezberlemek zorundadırlar.
Eğitimde ülkenin en ücra köşesinde eğitim veren öğretmenin bilgisi değil, sınır tanımaz yalakalıklarını giyinmiş ve sahip oldukları makamları korumak uğruna evet efendimcilerin sözleri geçerli sayıldığı sürece bir arpa boyu ilerlememiz mümkün değildir. Maalesef eğitimin amacı insan yetiştirmekten çok düzene insan yetiştirmektir. Bu düzende çalışacak, görev alacak ve en iyi biçimde hizmet edebilecekleri biçimde eğitmektir ki bu yaklaşım ülkemiz için insanımız için bir çıkmaz yoldur.
Benden söylemesi.
Benden 2001 yılında 24 Kasım nedeniyle bir konuşma yapmam istenmişti. Öğretmen ve öğretmenin sorunları adı altında konuşma yaptım. Deneyimli ve eğitime ciddi bakan dönemin valisi konuşmamı beni onaylar biçimde dinlediler. Sonunda da kutladılar. Ancak kariyeri eksik olan ve birinin omuzlarında yükselen insanlar her zaman makamlarında ürkek olurlar. O nedenle de devamlı üst makamlara şirin görünmek isterler. O dönemde Milli Eğitim Müdürlüğü makamına oturan arkadaşımız da buna örnekti. Eleştiri hoşuna gitmemişti.. Peşimden kürsüye çıktı bozuk cümlelerle bizim yanlış düşündüğümüzü dile getirdi.
Öğretmeni kara tahta başında bilgi veren bir insan olarak gördüğümüz zaman hem eğitime hem de öğretmene hakaret etmiş oluruz. Çünkü öğretmen ülkemizin uzak köylerinde bile bilgi meşalesi yakan ve yalnız okul çağındaki öğrencileri değil, köyün yaşlısını gencini, kadınını, erkeğini gelecek ufuklara taşıyan kişidir.
Öğretmen, giyimi, kuşamı, oturması ,kalkması ve kültürü ile yöresinde saygınlık yaratan meslek insanıdır. O nedenle öğretmen, okulun bulunduğu köyde yaşamalı ve köylüye rehber olmalı ve köylünün akıl defteri olarak yaşamalıdır. Bu yaklaşımdan yola çıkarak öğrenciler başka köylere veya merkezi birimlere değil, öğretmen köylere atanmalıdır.
Peki, şimdi ne oldu? Köylerdeki okullar ağanın veya muhtarın koyun ahırı oldu. Büyük emek ve paralarla yapılan okullar ve lojmanlar kendi kaderlerine terk edildi. Köylerde çocuklarımız haftada iki kez istiklal marşını söylerlerdi ve ülkenin bağımsızlığını yüreklerinde yaşarlardı. Göndere çekilen Türk bayrağı göklerde dalgalanır ve insanlarımız bununla gurur duyar ve yüreklerinde devleti hissederlerdi. Bu yaklaşım ulus birliğini yaratır ve vatan sevgisini yaşatırdı.
Okul müdürü, köy ihtiyar heyetinin tabii üyesiydi. Köyün ekonomisinde ve onarımında görev alır ve yol gösterirdi. Köyde devleti birinci derecede temsil eden kişi olduğu için devlet tarafından da sözü dinlenirdi.
Biz ta iki binlerde dile getirdik. "Taşımalı Eğitim" ülkeyi bölmeye çalışan etnik ayrışmacılara yarar diye. Biz, Hakkari'nin, Diyarbakır'ın ve kısaca PKK'nın egemen olmaya çalıştığı bölgelerin köylerinden öğretmeni uzaklaştırırsak, okulu kapatır bayrağı indirir ve ulusal marşımızı söyletmezsek oradaki boşluğu başkaları doldurur demiştik ve diyoruz da.
Milli bayramlar, milli duygularımız için kutlanır. Halkın katılımı ve ulusal duyguyu yaşaması vatan ve insan sevgisini oluşturur. Bayramları kutlamaktan kaçınırsak, köylerdeki, mezralardaki çocukları kilometrelerce bir yerlere taşırsak hem çocuklarımıza hem de o yerleşim birimine eğitimde verilen en büyük zarardır.
Servis parası veremeyen ailelerin çocukları belirli ve kötü niyetli kurumların eline düşmekte ve son zamanlarda gazetelerde yer alan çocuk istismarlarına yol açmaktadır. Geleceğimiz olan çocuklarımızı korumak, çağdaş biçimde eğitmek devletin temel görevidir.
Açılan okullarımız ve verilen eğitim çocuklarımızın eğitiminden çok uzaktır. Bugünkü eğitim, onları yalnızca taklit etmeye yönlendirmektedir. İçlerinden geleni keşfetmek yerine devletin yazdırdığı kitaplardaki bilgileri ezberlemek zorundadırlar.
Eğitimde ülkenin en ücra köşesinde eğitim veren öğretmenin bilgisi değil, sınır tanımaz yalakalıklarını giyinmiş ve sahip oldukları makamları korumak uğruna evet efendimcilerin sözleri geçerli sayıldığı sürece bir arpa boyu ilerlememiz mümkün değildir. Maalesef eğitimin amacı insan yetiştirmekten çok düzene insan yetiştirmektir. Bu düzende çalışacak, görev alacak ve en iyi biçimde hizmet edebilecekleri biçimde eğitmektir ki bu yaklaşım ülkemiz için insanımız için bir çıkmaz yoldur.
Benden söylemesi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ekrem Yazar / diğer yazıları
- Atatürk Gençlik ve Spor Bayramı / 20.05.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023