Tanıyanlar, bilirler; mazimle övünürüm, geriye dönük vicdânî muhasebemi yaptığımda, kendimden utandığım bir mücadelem hamd olsun yok..
Ama ömrümün 45 yılını hasrettiğim bir camiayı terk ederek, şu an büyük bir heves ve heyecanla mücadele ettiğim dünyaya geldiğimi de, fakîri tanıyanlar bilirler.
Kızanlar, öfkelenenler, küsenler, gönül koyanlar olmuştur onu da biliyorum ama dünümle iftihâr ettiğim kadar, günümle övündüğümü de söylemek durumundayım...
Hiç kimsenin, hiç kimseyi dününden dolayı, tenkît etmeye hakkının olmaması gerektiğine inanırım.
Kişi ve kişileri geçmişleriyle yargılarsak, "Tevbe Müjdesi"ni nereye koyarız? 40 yaşına kadar en şedîd müşriklerden olan, tevbe ve Kelime-i Şehâdet'ten sonra Ömer-ül Fâruk unvanını alan Ömer bin Hattab'a ne deriz?
Rahmetli bir Dostum'dan bahsedeceğim. Olası itirazların önünü kesmek için de böyle bir girizgâh yaptım.
Bu Rahmetli Dostumdan bahsetmek için çok geçerli bir sebebim var.
Ülkemiz dört yandan, yangınlarla kuşatılmış! İçimizde de yıllardır süren savaş yangını var! Ve 14 yıldır, dört yanımızın yangın yerine çevrilmesinde katkısı olan bir Hükumet tarafından yönetilmekteyiz!
Hatta 14 yıldır despot bir Tek Adam tarafından yönetiliyoruz!
Öylesine Tek Adam ki, 14 yıl önce; "Muhtar bile olamaz" deniliyorken, Sol'un Debisi Düşük D.B.'si (Deniz Baykal) tarafından yasakları kaldırılarak -hızla- önce milletvekili, sonra Başbakan, daha sonra Cumhurbaşkanı olan ama doymayan, illa "Başkanlık" isteyen muhterîs bir Tek Adam!...
"Başkanlık"ın şimdilik mümkün olmadığını görünce; "Partili Cumhurbaşkanı" gibi Cumhuriyet'in dokusuyla ters bir uygulamayla Başbakan azledip, Başbakan atayabilecek kadar pervasız bir İleri Demokrat!
Bunlar, tekrarlayarak bıktığımız acı gerçekler maalesef!
Satır arasında, Sol'un Debisi Düşük D.B. si'nden bahsettik. Bir de Sağ'ın Debisi Düşük D.B.'si var, "Yavru Muhalefet MeHaPe"nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli...
14 yıldır; "Demokrasi gereken durakta inilecek bir vasıtadır" diyen birinin Demokrasi sayesinde, nerelerden nerelere geldiğini hayretle seyrettik! Yine demokrasiyi; "Koltuğum da koltuğum!" şirretliği ile kendisine göre yorumlayan ve 19 yıldır; kırmadığı, incitmediği ve hatta ihraç etmediği Gerçek Ülkücü bırakmayan, kendinden olmayanı Ülkücü bile saymayan, İleri Demokrat bir Devlet Bahçeli!
Bahsedeceğim Rahmetli Dostum da, Devlet Bahçeli'nin MHP'den ihraç ettiği, Yiğit Bir Türk Evlâdı...
21. Dönem İçel Milletvekili Rahmetli Ali GÜNGÖR...
MHP ve Ülkücülükten yargılanırken, idamlardan dönen; Rahmetli Alparslan Türkeşli MHP'nin her milimetre karesinde var olan bir Türk Milliyetçisi.
Rahmetli ile 1972-73'lerde Ankara Merkez Cezaevi'nde tanışmıştık. İnşallah yeri geldikçe O ve O'nun gibi kadim dostlarımdan bahsedeceğim.
Bugün Devlet Bahçeli'nin sol kulağını çınlatmaya çalışacağım!
19 Ocak 2013'te Yeni Mesaj Gazetemiz'deki ilk yazımda; "Onlarca yıldır, mürâiler, takîyyeciler, mevsime göre kılık-kıyafet-gömlek değişerek geliştim diyen dönekler; İslâm dînine, ahlâkına, Türk töresine ters ve yanlış işlerini doğru üslûpla doğru yerlerde anlatarak büyürlerken; yanlış zamanlarda, yanlış üslûpla ve yanlış yerlerde doğruları söyleyerek ziyân eden ferâset ve siyâset özürlülerle yıllarımızı ziyân ettik! 'Zarârın neresinden dönülürse kârdır' atalar öğüdü ile bir dönüş de biz yapalım istedik! İlk yağmurda makyajları yıkanınca bize benzemediklerini gördüğümüz bizden olmayanlardan uzaklaşarak, öncelikle kendimize geldik. İnşallah özümüze döndük!" Demiştim...
21. yy.'ın Ebu Zer'i sıfatını bîhakkın taşıyan Prof. Dr. Haydar BAŞ Hocam'la teşerrüf ettikten ve fakîre gösterdikleri itimattan sonra, o satırları yazdıran Çalabım'a sonsuz şükürler ediyorum.
Hele Prof. Dr. Haydar BAŞ Hoca'nın; "Bugün gerçek Ülkücülerin de adresi biziz, gerçek Devrimcilerin de; gerçek dindarların da adresi biziz, gerçek Atatürkçülerin de... Top-yekûn Türk Milletinin birlik otağı, sığınağı ve korunağıyız" sözlerini duyduktan sonra, safında olmaktan onur duyduğum yerimi öyle hazmettim ki, anlatmakta kelimelerim kifayetsiz kalır.
Sağ'ın Debisi Düşük D.B.'si Devlet Bahçeli'den, Rahmetli Ali GÜNGÖR'ün "Benim Kavgam" adlı kitabından alıntıyla yapılan bir paylaşımdan faydalanarak bahsedeceğim:
"Tarih 17 Ağustos 2000.
"Azınlıklara kendi kaderini tayin hakkı" veren "İkiz Yasalar", 57. Koalisyon Hükumeti tarafından imzalanıyor.
İçel milletvekili Ali Güngör, duyar duymaz MHP Genel Merkezi'ne koşuyor. Daha sonra AKP hükumetlerinin, "Kürt açılımı"nın hukuki dayanağını oluşturan bu yasaların üniter yapıyı parçalayacağını gören Ali Güngör, Devlet Bahçeli'ye:
- Siyasi sorumluluğunu taşıdığınız bu imza Türkiye Cumhuriyetini bölünmeye götürür. O zaman MHP'liler de, Ülkücüler de bizi affetmez! Diyor.
Devlet Bahçeli kendinden emin bir şekilde hafifçe gülümsüyor:
- Unuturlar Ali Ağa, unuturlar! Diyor.
Ali Güngör:
- O zaman Rüştü Kazım Yücelen'in idam şerhini kaldırmasında sizin de onayınız var? Şeklinde itirazını sürdürünce Devlet Bahçeli, gayet rahat arkaya yaslanıyor:
- Unuturlar Ali Ağa unuturlar!.. Diyor..."
Yakın geçmişimizin, can acıtan gerçeklerinden sadece biri bu!
Daha benzer, neler var neler!
"Başkanlık da Başkanlık" diye ısrarla tepinen bir Partili Cumhurbaşkanı ve "Herkese ve her şeye rağmen Hükumete desteğimiz devam edecektir" diyen ve AKP destekçiliğini sürdüren; "Koltuğum da Koltuğum!" diye şirretçe tepinen, Erdoğan'ın nazik deyimiyle bir "Yavru Muhalefet" Genel Başkanı!
Yazılı 3.500 yıllık tarih sahibi tek milletin Şanlı Ulu Hakanları döneminde değil de, böyle bir zaman ve bu karakterler döneminde yaşamakla imtihan olunan bütün Türk Milletçilerine sabırlar diliyor ve bir daha herkesi Ehl-i Beyt Gemisi ile Kâinat Türk Devleti Seferi'ne davet ediyorum...
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN"Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Ama ömrümün 45 yılını hasrettiğim bir camiayı terk ederek, şu an büyük bir heves ve heyecanla mücadele ettiğim dünyaya geldiğimi de, fakîri tanıyanlar bilirler.
Kızanlar, öfkelenenler, küsenler, gönül koyanlar olmuştur onu da biliyorum ama dünümle iftihâr ettiğim kadar, günümle övündüğümü de söylemek durumundayım...
Hiç kimsenin, hiç kimseyi dününden dolayı, tenkît etmeye hakkının olmaması gerektiğine inanırım.
Kişi ve kişileri geçmişleriyle yargılarsak, "Tevbe Müjdesi"ni nereye koyarız? 40 yaşına kadar en şedîd müşriklerden olan, tevbe ve Kelime-i Şehâdet'ten sonra Ömer-ül Fâruk unvanını alan Ömer bin Hattab'a ne deriz?
Rahmetli bir Dostum'dan bahsedeceğim. Olası itirazların önünü kesmek için de böyle bir girizgâh yaptım.
Bu Rahmetli Dostumdan bahsetmek için çok geçerli bir sebebim var.
Ülkemiz dört yandan, yangınlarla kuşatılmış! İçimizde de yıllardır süren savaş yangını var! Ve 14 yıldır, dört yanımızın yangın yerine çevrilmesinde katkısı olan bir Hükumet tarafından yönetilmekteyiz!
Hatta 14 yıldır despot bir Tek Adam tarafından yönetiliyoruz!
Öylesine Tek Adam ki, 14 yıl önce; "Muhtar bile olamaz" deniliyorken, Sol'un Debisi Düşük D.B.'si (Deniz Baykal) tarafından yasakları kaldırılarak -hızla- önce milletvekili, sonra Başbakan, daha sonra Cumhurbaşkanı olan ama doymayan, illa "Başkanlık" isteyen muhterîs bir Tek Adam!...
"Başkanlık"ın şimdilik mümkün olmadığını görünce; "Partili Cumhurbaşkanı" gibi Cumhuriyet'in dokusuyla ters bir uygulamayla Başbakan azledip, Başbakan atayabilecek kadar pervasız bir İleri Demokrat!
Bunlar, tekrarlayarak bıktığımız acı gerçekler maalesef!
Satır arasında, Sol'un Debisi Düşük D.B. si'nden bahsettik. Bir de Sağ'ın Debisi Düşük D.B.'si var, "Yavru Muhalefet MeHaPe"nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli...
14 yıldır; "Demokrasi gereken durakta inilecek bir vasıtadır" diyen birinin Demokrasi sayesinde, nerelerden nerelere geldiğini hayretle seyrettik! Yine demokrasiyi; "Koltuğum da koltuğum!" şirretliği ile kendisine göre yorumlayan ve 19 yıldır; kırmadığı, incitmediği ve hatta ihraç etmediği Gerçek Ülkücü bırakmayan, kendinden olmayanı Ülkücü bile saymayan, İleri Demokrat bir Devlet Bahçeli!
Bahsedeceğim Rahmetli Dostum da, Devlet Bahçeli'nin MHP'den ihraç ettiği, Yiğit Bir Türk Evlâdı...
21. Dönem İçel Milletvekili Rahmetli Ali GÜNGÖR...
MHP ve Ülkücülükten yargılanırken, idamlardan dönen; Rahmetli Alparslan Türkeşli MHP'nin her milimetre karesinde var olan bir Türk Milliyetçisi.
Rahmetli ile 1972-73'lerde Ankara Merkez Cezaevi'nde tanışmıştık. İnşallah yeri geldikçe O ve O'nun gibi kadim dostlarımdan bahsedeceğim.
Bugün Devlet Bahçeli'nin sol kulağını çınlatmaya çalışacağım!
19 Ocak 2013'te Yeni Mesaj Gazetemiz'deki ilk yazımda; "Onlarca yıldır, mürâiler, takîyyeciler, mevsime göre kılık-kıyafet-gömlek değişerek geliştim diyen dönekler; İslâm dînine, ahlâkına, Türk töresine ters ve yanlış işlerini doğru üslûpla doğru yerlerde anlatarak büyürlerken; yanlış zamanlarda, yanlış üslûpla ve yanlış yerlerde doğruları söyleyerek ziyân eden ferâset ve siyâset özürlülerle yıllarımızı ziyân ettik! 'Zarârın neresinden dönülürse kârdır' atalar öğüdü ile bir dönüş de biz yapalım istedik! İlk yağmurda makyajları yıkanınca bize benzemediklerini gördüğümüz bizden olmayanlardan uzaklaşarak, öncelikle kendimize geldik. İnşallah özümüze döndük!" Demiştim...
21. yy.'ın Ebu Zer'i sıfatını bîhakkın taşıyan Prof. Dr. Haydar BAŞ Hocam'la teşerrüf ettikten ve fakîre gösterdikleri itimattan sonra, o satırları yazdıran Çalabım'a sonsuz şükürler ediyorum.
Hele Prof. Dr. Haydar BAŞ Hoca'nın; "Bugün gerçek Ülkücülerin de adresi biziz, gerçek Devrimcilerin de; gerçek dindarların da adresi biziz, gerçek Atatürkçülerin de... Top-yekûn Türk Milletinin birlik otağı, sığınağı ve korunağıyız" sözlerini duyduktan sonra, safında olmaktan onur duyduğum yerimi öyle hazmettim ki, anlatmakta kelimelerim kifayetsiz kalır.
Sağ'ın Debisi Düşük D.B.'si Devlet Bahçeli'den, Rahmetli Ali GÜNGÖR'ün "Benim Kavgam" adlı kitabından alıntıyla yapılan bir paylaşımdan faydalanarak bahsedeceğim:
"Tarih 17 Ağustos 2000.
"Azınlıklara kendi kaderini tayin hakkı" veren "İkiz Yasalar", 57. Koalisyon Hükumeti tarafından imzalanıyor.
İçel milletvekili Ali Güngör, duyar duymaz MHP Genel Merkezi'ne koşuyor. Daha sonra AKP hükumetlerinin, "Kürt açılımı"nın hukuki dayanağını oluşturan bu yasaların üniter yapıyı parçalayacağını gören Ali Güngör, Devlet Bahçeli'ye:
- Siyasi sorumluluğunu taşıdığınız bu imza Türkiye Cumhuriyetini bölünmeye götürür. O zaman MHP'liler de, Ülkücüler de bizi affetmez! Diyor.
Devlet Bahçeli kendinden emin bir şekilde hafifçe gülümsüyor:
- Unuturlar Ali Ağa, unuturlar! Diyor.
Ali Güngör:
- O zaman Rüştü Kazım Yücelen'in idam şerhini kaldırmasında sizin de onayınız var? Şeklinde itirazını sürdürünce Devlet Bahçeli, gayet rahat arkaya yaslanıyor:
- Unuturlar Ali Ağa unuturlar!.. Diyor..."
Yakın geçmişimizin, can acıtan gerçeklerinden sadece biri bu!
Daha benzer, neler var neler!
"Başkanlık da Başkanlık" diye ısrarla tepinen bir Partili Cumhurbaşkanı ve "Herkese ve her şeye rağmen Hükumete desteğimiz devam edecektir" diyen ve AKP destekçiliğini sürdüren; "Koltuğum da Koltuğum!" diye şirretçe tepinen, Erdoğan'ın nazik deyimiyle bir "Yavru Muhalefet" Genel Başkanı!
Yazılı 3.500 yıllık tarih sahibi tek milletin Şanlı Ulu Hakanları döneminde değil de, böyle bir zaman ve bu karakterler döneminde yaşamakla imtihan olunan bütün Türk Milletçilerine sabırlar diliyor ve bir daha herkesi Ehl-i Beyt Gemisi ile Kâinat Türk Devleti Seferi'ne davet ediyorum...
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN"Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017