Çalışma bakanı ve işçi, işveren temsilcileri arasında ilk görüşme yapıldı. Yani ilk perde tamam. İkinci görüşme 13 Aralık'ta.
İlk görüşmede hem hükümet, hem de işçi temsilcileri (sendikalar) söyleyeceklerini dile getirerek psikolojik rahatlama sağladılar.
Asgari ücretle geçinenlerin psikolojisini ise bu yıl ilk kez toplantılara katılan asgari ücretle çalışan bir hanımefendinin yaptığı açıklamalar rahatlattı.
Bir kez daha ifade ediyorum; Ortada kul hakkı, emek, alın teri üzerinden bir tiyatro sergileniyor.
Tabloya bakar mısınız! Türk-İş, asgari ücretin 2.000 TL üzerinde artı enflasyon miktarı ve refah payı oranında arttırılmasını istiyor. DİSK, asgari ücret en az 2.800 TL olmalı, diyor. CHP ise asgari ücret 2.500 TL olması için Meclis'e teklif veriyor.
Bu görüşmelere katılan asgari ücretli özel güvenlik görevlisi Gülden Görmez isimli vatandaşımız ise faturalarını bile ödeyemediğini, oğlunun birisine, okulun istediği hırkayı alamadığı için oğlu gurur yapıp okulu bıraktığını anlatıyor ve ekliyor, asgari ücret en az enflasyon miktarı olmalı.
Bu konuşma, serzeniş ve istekleri sabırla dinleyen Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk adeta "durun bakayım! İyi, güzel hoş diyorsunuz da biz, 16 yılda asgari ücreti %700 arttırmış bir partiyiz. Var mı başka bu oranı yakalayan parti" mealinde açıklamalarda bulundu.
Dedim ya! Tam bir komedi..
Arkadaşlar! Enflasyon miktarı düz %25. Asgari ücretin bu oranda arttırılması ne demek? 2018 başında 1.603 TL'nin alım gücünün 2019'un başında 2.050 TL olması demek. Yani sıfıra sıfır, elde var sıfır.
Bakın! Kasım ayında Türkiye'deki 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 2.224 TL, yoksulluk sınırı ise 6.201 TL olarak açıklandı.
Bu rakamları kim açıkladı biliyor musunuz? Hükümete yakın duruşuyla tepki çeken Memur-Sen Konfederasyonu.
Bütün açıklananları, söylenenleri bir tarafa atın! Bu ülkede insanımızın refah seviyesi cumhurbaşkanından, sokaktaki adama kadar hemen herkes tarafından simit-çay hesabı üzerinden kıyasla yapılıyorsa söylenecek fazla söz de yok demektir.
Tabi muhatap olduğumuz sorulardan biri de; bu kadar vahim tablolar çiziyorsunuz ama millet halinden memnun. Haliyle yönetenler de milletten memnun.
Nasıl oluyor bu, sorusu!
Nasıl oluyor bu, sorusu!
Bu sorunun cevabını başlıkta verdim; Milletimiz sürdürülebilir muhtaçlığa alıştı. Anlatayım; 16 yılda sosyal yardım adı altında vatandaşa dağıtılan para miktarı 283 milyar (eski parayla katrilyon) TL.
Tabi bu para 80 milyona dağıtılmadı. Belli kesimlerin belirlediği, belli kesimlere.. İşte o kesimlerin sayısı tam 22 milyon kişi. Yani bugüne kadar 22 milyon kişiye 283 milyar TL sosyal yardım dağıtıldı!
Sadece para mı? Hayır. Her türlü kuru baklagilden, beyaz eşyaya, okul malzemesinden giyime, hatta konuta kadar yardım(!) dağıtıldı.
Yani vatandaşın bir kesimi asgari ücretle çalışsa bile beleş gelen bin TL'lik yardımlarla mutlu oldu. Artı minnettar oldu ve bu minnettarlığını her seçimde gösterdi.
Sadece sosyal yardımlar mı? Hayır, hayır. Hükümeti ve ekonomiyi en çok rahatlatan bankalardır.
Muhtaçlığı kabullenmiş, ezilmişliğe kader demiş, hakkını aramaktan, istemekten kaçan millet ihtiyaçları için bankalara sığındı.
Vatandaşın, bankalara 2002'de kredi ve kredi kartı borcu toplam 9 milyar TL civarındayken bugün bu rakam 514 milyar TL'ye çıktı. Bugün 30 milyon kişi bankalara borçlu.
Martta seçim var. Tahminime göre hükümet asgari ücreti 2.200 TL civarı bir rakam olarak açıklayacak ve seçimlere kadar bu rakamın sefasını sürecek. Sen de 'cefa çekmek bizim işimiz' diyecek ve yola devam edeceksin.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025