Kalkınmış ve kalkınmakta olan bütün ülkelerde, büyüme hızı düzgün bir seyir izlemedi. Bu sebepten, "makul bir büyüme hızı nasıl sürdürülür ve sert dalgalanmaların önüne nasıl geçilir?" soruları gündeme geldi. Dünya Bankası ve IMF, çözüm olarak "sürdürülebilir büyüme" kavramını ortaya attılar. Ardından, kendilerine bağımlı olan ülkelere, bunun gerçekleşmesi için bir dizi telkin ve tavsiyelerde bulundular. Tabii olarak Türkiye, söylenenleri harfiyen yaptı ve yapmayı da sürdürüyor. Çünkü Türkiye'yi idare edenler, bu kuruluşların imalarını bile emir telakki etmektedirler.
Böyle yapılıyor da sonuç ne oluyor? Onu da Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti'den dinleyelim: "O bilmediğimiz bir kavram olan sürdürülebilir büyümeye geçmiş değiliz. Diğer bir deyişle, 3-4 yıldır artı büyüme rakamlarının olması gayet iyi bir gelişimedir, ancak sürdürülebilir konuma geldiğimizi göstermez".
Sürdürülebilir büyüme konusunda, tereddütlü konuşan sadece Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti mi? Hayır, kavramın gerçek sahipleri bile aynı durumda. IMF eski başkanı Horst Köhler, veda amacıyla düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:"Büyüme olmaksızın hiçbir yere ulaşamayız. Ancak sürdürülebilir büyüme için altyapı yatırımlarına dayanan sürekli gelişme olmalıdır. Bu, ihmal edilmiş bir unsurdur. Bunun yeniden ele alınmasına ve değerlendirilmesine ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz".
Esasen, bu konuda cevap aranması gereken soruların birincisi şudur: Liberal ekonomide, sürdürülebilir büyüme gerçekleştirilebilir mi? Elcevap gerçekleştirilemez. Zira, liberal ekonomi sisteminde, ekonomi deniz gibi dalgalanır. Her alanda dalgalanma, büyümede düzgün seyir olur mu? Olmuyor iste. Nitekim, bütün denemeler başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Öyleyse sürdürülebilir büyüme nedir? Kimine göre bir ideal, kimine göre de bir hayal.
İkinci soru: Sürdürülebilir büyüme, liberal ekonomi anlayışına uygun mu? Değil, çünkü sürdürülebilir büyüme, liberal ekonominin tanımına bile terstir. Ekonominin tanımı, kaynakların sınırlılığı, ihtiyaçların sınırsızlığı gibi, iki kabule dayanmıyor mu? Peki, sınırlı kaynaklarla, sürdürülebilir büyüme mümkün mü? Öyle ya, liberal anlayışa ve tanıma göre, büyüdükçe kaynaklar azalacak ve sonunda tükenecektir. Bu anlayıştan hareket eden BM Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu, sürdürülebilir büyümeyi şöyle tanımlıyor: "Sürdürülebilir büyüme, gelecek kuşakların kendi ihtiyaçlarını karşılama yetkinliklerini tehlikeye atmadan bugünkü ihtiyaçların karşılanmasıdır"
Diyelim ki, sürekli tükettik, tükettiğimiz için de sürekli ürettik ve sürekli büyüdük, hepsi tamam, iyi de (liberal anlayışa göre) kaynaklar sınırlı. Sınırlı kaynaklarla, sınırsız üretim ve sürdürülebilir büyüme nasıl olacaktır? Maalesef, bu sorunun cevabı verilemiyor.
Diğer bir çelişki de şöyle: Liberal anlayışa göre, insan ne kadar çok tüketirse, o kadar çok mutlu olur. Bu tez de yanlıştır. Michigan Üniversitesi'nden Ronald Inglehart'ın başkanlığındaki bir heyetin yaptığı " mutluluk araştırması" bunu gösteriyor. Bu araştırmaya göre, az tüketen insanlar, çok tüketenlere nazaran daha mutlu çıkmıştır. Bırakın bu araştırmayı. Anadolu'da gezin, dolaşın. Bu gerçeği kendi gözlerinizle müşahede edersiniz. Fakir Anadolu halkının, büyük şehirlerdeki şımarık zenginlerden daha mutlu ve huzurlu yaşadığını hemen anlarsınız.
Görüldüğü gibi liberal ekonomi anlayışı, bir çelişkiler yumağıdır. Onun içindir ki, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, liberal ekonomi anlayışını tanımından başlayarak sorguluyor ve yargılıyor. O, söylenenlerin aksine, kaynakların sınırsız, ihtiyaçların sınırlı olduğunu ispat ediyor. Öyleyse, sürdürülebilir büyüme, ancak ve yalnız sınırsız kaynaklarla, yani, "Milli Ekonomi Modeli" ile gerçekleşir.
Böyle yapılıyor da sonuç ne oluyor? Onu da Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti'den dinleyelim: "O bilmediğimiz bir kavram olan sürdürülebilir büyümeye geçmiş değiliz. Diğer bir deyişle, 3-4 yıldır artı büyüme rakamlarının olması gayet iyi bir gelişimedir, ancak sürdürülebilir konuma geldiğimizi göstermez".
Sürdürülebilir büyüme konusunda, tereddütlü konuşan sadece Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti mi? Hayır, kavramın gerçek sahipleri bile aynı durumda. IMF eski başkanı Horst Köhler, veda amacıyla düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:"Büyüme olmaksızın hiçbir yere ulaşamayız. Ancak sürdürülebilir büyüme için altyapı yatırımlarına dayanan sürekli gelişme olmalıdır. Bu, ihmal edilmiş bir unsurdur. Bunun yeniden ele alınmasına ve değerlendirilmesine ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz".
Esasen, bu konuda cevap aranması gereken soruların birincisi şudur: Liberal ekonomide, sürdürülebilir büyüme gerçekleştirilebilir mi? Elcevap gerçekleştirilemez. Zira, liberal ekonomi sisteminde, ekonomi deniz gibi dalgalanır. Her alanda dalgalanma, büyümede düzgün seyir olur mu? Olmuyor iste. Nitekim, bütün denemeler başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Öyleyse sürdürülebilir büyüme nedir? Kimine göre bir ideal, kimine göre de bir hayal.
İkinci soru: Sürdürülebilir büyüme, liberal ekonomi anlayışına uygun mu? Değil, çünkü sürdürülebilir büyüme, liberal ekonominin tanımına bile terstir. Ekonominin tanımı, kaynakların sınırlılığı, ihtiyaçların sınırsızlığı gibi, iki kabule dayanmıyor mu? Peki, sınırlı kaynaklarla, sürdürülebilir büyüme mümkün mü? Öyle ya, liberal anlayışa ve tanıma göre, büyüdükçe kaynaklar azalacak ve sonunda tükenecektir. Bu anlayıştan hareket eden BM Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu, sürdürülebilir büyümeyi şöyle tanımlıyor: "Sürdürülebilir büyüme, gelecek kuşakların kendi ihtiyaçlarını karşılama yetkinliklerini tehlikeye atmadan bugünkü ihtiyaçların karşılanmasıdır"
Diyelim ki, sürekli tükettik, tükettiğimiz için de sürekli ürettik ve sürekli büyüdük, hepsi tamam, iyi de (liberal anlayışa göre) kaynaklar sınırlı. Sınırlı kaynaklarla, sınırsız üretim ve sürdürülebilir büyüme nasıl olacaktır? Maalesef, bu sorunun cevabı verilemiyor.
Diğer bir çelişki de şöyle: Liberal anlayışa göre, insan ne kadar çok tüketirse, o kadar çok mutlu olur. Bu tez de yanlıştır. Michigan Üniversitesi'nden Ronald Inglehart'ın başkanlığındaki bir heyetin yaptığı " mutluluk araştırması" bunu gösteriyor. Bu araştırmaya göre, az tüketen insanlar, çok tüketenlere nazaran daha mutlu çıkmıştır. Bırakın bu araştırmayı. Anadolu'da gezin, dolaşın. Bu gerçeği kendi gözlerinizle müşahede edersiniz. Fakir Anadolu halkının, büyük şehirlerdeki şımarık zenginlerden daha mutlu ve huzurlu yaşadığını hemen anlarsınız.
Görüldüğü gibi liberal ekonomi anlayışı, bir çelişkiler yumağıdır. Onun içindir ki, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, liberal ekonomi anlayışını tanımından başlayarak sorguluyor ve yargılıyor. O, söylenenlerin aksine, kaynakların sınırsız, ihtiyaçların sınırlı olduğunu ispat ediyor. Öyleyse, sürdürülebilir büyüme, ancak ve yalnız sınırsız kaynaklarla, yani, "Milli Ekonomi Modeli" ile gerçekleşir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018