Emperyalistlerin, Ortadoğu'daki terör örgütleri üzerinden, siyasi, ekonomik ve askeri hamleleri artarak devam ediyor. ABD ve İsrail direkt olarak İran'ı hedef alan tehditler sıralarken bu tehditleri Suud, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır gibi ülkeler vasıtasıyla İslam âlemine meşru göstermeye
çalışıyorlar.
Tabi burada her ne kadar devlet isimleri öne çıksa da asıl oyun bu devletlerde yaşayan Müslümanları mezhep farklılıkları yüzünden karşı karşıya getirme amaçlarıdır. Hedef, Şii-Sünni çatışma ortamı
oluşturmaktır.
Bu noktada ülkemizi yöneten anlayışlar hiçbir zaman net bir duruş sergileyemedi. Daha doğrusu Allah ve Resûlü'nün ortaya koyduğu, sınırlarını çizdiği İslam kardeşliğini, Ümmet-i Muhammed tarifini hem emperyalistlerin, hem de İslam dünyasındaki münafıkların önüne koyamadı. Bugün ise siyasetçilerimiz zaten sandık derdinde.
Neydi Allah (c.c.) ve Resûlü'nün (s.a.a.) çizgisi? "Kelime-i Şahadet getiren herkes Müslümandır, Müslüman, Müslüman'ın kardeşidir, Müslümanın kanı, canı, namusu, malı dokunulmazdır."
İslam ve imanın şartlarını hepimiz biliyoruz. Bilmediğimiz daha doğrusu bizlerden saklanan bir gerçek var. Nedir o gerçek?
Biz de, Şiiler de aynı Allah'a inanıyoruz. Meleklere inanıyoruz, kitaplara inanıyoruz, peygamberlere inanıyoruz, Hz. Muhammed'in Allah'ın kulu ve elçisi olduğuna inanıyoruz, ahret gününe inanıyoruz, kadere inanıyoruz. Aynı Kur'an'ı okuyoruz. Tüm kısıtlamalara rağmen en çok Hacca gidenler Şiilerdir.
Şiilerle aynı kıbleye dönüp namaz kılıyoruz. Namazda aynı Kur'an'ı okuyoruz. Aynı ilaha el açıyoruz. Abdestimiz, guslümüz, nikâhımız aynı. Aynı zekâtı veriyoruz. Helal-haram çizgilerimiz aynı hatta onlar, bizden daha hassas helal-haram çizgisine
sahipler.
Prof. Dr. Haydar Baş yazdığı Ehl-i Beyt külliyatında Peygamberimizin, Ehl-i Beyt'in, o Mübarek İmamların, iman ve amel hayatlarını tüm detaylarıyla ortaya koydu. Şiilerin, iman ve amel esaslarını hem bu külliyatta, hem de 'Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt' kitabında tek tek yazdı.
Yarın ramazan ayı başlıyor. Şiiler için de başlıyor, Sünniler için de başlıyor. Şiiler de aynı gayeyle oruç tutacak, Sünniler de aynı gayeyle oruç tutacak.
Ehl-i Beyt kaynaklarından bir kıssa
aktarayım:
İmam Bâkır (a.s.), Peygamber efendimizden (s.a.a.) şöyle nakleder: "Ey insanlar topluluğu! Ramazan ayının hilâli doğunca, şeytanlar zincire vurulur; gök, cennet ve rahmet kapıları açılıp cehennem kapıları kapanır ve dualar kabul edilir. İftar zamanı geldiğinde oruçlular kavuşmuş ve
kurtulmuşlardır.
Yüce Allah, onları ateşten kurtarmıştır çünkü. Her gece bir melek şöyle seslenir: "Af dileyen var mı? Allah'tan kendisini bağışlamasını ve tövbesini kabul etmesini isteyen var mı? Allah'ım! Kim yoksulları yedirip içirir ve bağışta bulunursa, onu mükâfatlandır ve kim cimrilik eder, pintilikte bulunursa, onu yok et." Şevval ayı gelip çatınca da mü'minlere şöyle seslenir: "Yarın ödülünüzü alın; çünkü yarın ödül günüdür."
Bunları söyledikten sonra İmam Bakır (a.s.) şöyle buyurdu: "Canımı elinde tutana ant olsun ki sözü edilen mükâfat, dirhem veya dinar türünden değildir."
İmam Sadık (a.s.) Peygamber Efendimizden (s.a.a.) şöyle nakleder: "Oruçlu kimse Müslümanlıktan çıkmadıkça, yatağında olsa da ibadet hâlindedir."
Özetle Şii-Sünni, Caferi, Nusayri, Şafi, Hanbeli, Maliki, Hanefi hepimiz kardeşiz. Kardeş kardeşe kin gütmez, çekiştirmez, hakkında su-i zanda bulunmaz hele hele kılıç kaldırmaz, namlu doğrultmaz.
İmanımızın sahih, amellerimizin salih olmasını istiyorsak bu kardeşliğe inanmak, içerideki ve dışarıdaki münafıkların, kâfirlerin oyununa gelerek yarım kelime dahi olsa kardeşinize zulmedilmesine ortak olmayın.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın şu sözünü unutmayın; "Müslüman öldürmek kâfir işidir."
Ramazan ayınız mübarek, oruçlarınız ve amelleriniz kabul olsun?
çalışıyorlar.
Tabi burada her ne kadar devlet isimleri öne çıksa da asıl oyun bu devletlerde yaşayan Müslümanları mezhep farklılıkları yüzünden karşı karşıya getirme amaçlarıdır. Hedef, Şii-Sünni çatışma ortamı
oluşturmaktır.
Bu noktada ülkemizi yöneten anlayışlar hiçbir zaman net bir duruş sergileyemedi. Daha doğrusu Allah ve Resûlü'nün ortaya koyduğu, sınırlarını çizdiği İslam kardeşliğini, Ümmet-i Muhammed tarifini hem emperyalistlerin, hem de İslam dünyasındaki münafıkların önüne koyamadı. Bugün ise siyasetçilerimiz zaten sandık derdinde.
Neydi Allah (c.c.) ve Resûlü'nün (s.a.a.) çizgisi? "Kelime-i Şahadet getiren herkes Müslümandır, Müslüman, Müslüman'ın kardeşidir, Müslümanın kanı, canı, namusu, malı dokunulmazdır."
İslam ve imanın şartlarını hepimiz biliyoruz. Bilmediğimiz daha doğrusu bizlerden saklanan bir gerçek var. Nedir o gerçek?
Biz de, Şiiler de aynı Allah'a inanıyoruz. Meleklere inanıyoruz, kitaplara inanıyoruz, peygamberlere inanıyoruz, Hz. Muhammed'in Allah'ın kulu ve elçisi olduğuna inanıyoruz, ahret gününe inanıyoruz, kadere inanıyoruz. Aynı Kur'an'ı okuyoruz. Tüm kısıtlamalara rağmen en çok Hacca gidenler Şiilerdir.
Şiilerle aynı kıbleye dönüp namaz kılıyoruz. Namazda aynı Kur'an'ı okuyoruz. Aynı ilaha el açıyoruz. Abdestimiz, guslümüz, nikâhımız aynı. Aynı zekâtı veriyoruz. Helal-haram çizgilerimiz aynı hatta onlar, bizden daha hassas helal-haram çizgisine
sahipler.
Prof. Dr. Haydar Baş yazdığı Ehl-i Beyt külliyatında Peygamberimizin, Ehl-i Beyt'in, o Mübarek İmamların, iman ve amel hayatlarını tüm detaylarıyla ortaya koydu. Şiilerin, iman ve amel esaslarını hem bu külliyatta, hem de 'Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt' kitabında tek tek yazdı.
Yarın ramazan ayı başlıyor. Şiiler için de başlıyor, Sünniler için de başlıyor. Şiiler de aynı gayeyle oruç tutacak, Sünniler de aynı gayeyle oruç tutacak.
Ehl-i Beyt kaynaklarından bir kıssa
aktarayım:
İmam Bâkır (a.s.), Peygamber efendimizden (s.a.a.) şöyle nakleder: "Ey insanlar topluluğu! Ramazan ayının hilâli doğunca, şeytanlar zincire vurulur; gök, cennet ve rahmet kapıları açılıp cehennem kapıları kapanır ve dualar kabul edilir. İftar zamanı geldiğinde oruçlular kavuşmuş ve
kurtulmuşlardır.
Yüce Allah, onları ateşten kurtarmıştır çünkü. Her gece bir melek şöyle seslenir: "Af dileyen var mı? Allah'tan kendisini bağışlamasını ve tövbesini kabul etmesini isteyen var mı? Allah'ım! Kim yoksulları yedirip içirir ve bağışta bulunursa, onu mükâfatlandır ve kim cimrilik eder, pintilikte bulunursa, onu yok et." Şevval ayı gelip çatınca da mü'minlere şöyle seslenir: "Yarın ödülünüzü alın; çünkü yarın ödül günüdür."
Bunları söyledikten sonra İmam Bakır (a.s.) şöyle buyurdu: "Canımı elinde tutana ant olsun ki sözü edilen mükâfat, dirhem veya dinar türünden değildir."
İmam Sadık (a.s.) Peygamber Efendimizden (s.a.a.) şöyle nakleder: "Oruçlu kimse Müslümanlıktan çıkmadıkça, yatağında olsa da ibadet hâlindedir."
Özetle Şii-Sünni, Caferi, Nusayri, Şafi, Hanbeli, Maliki, Hanefi hepimiz kardeşiz. Kardeş kardeşe kin gütmez, çekiştirmez, hakkında su-i zanda bulunmaz hele hele kılıç kaldırmaz, namlu doğrultmaz.
İmanımızın sahih, amellerimizin salih olmasını istiyorsak bu kardeşliğe inanmak, içerideki ve dışarıdaki münafıkların, kâfirlerin oyununa gelerek yarım kelime dahi olsa kardeşinize zulmedilmesine ortak olmayın.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın şu sözünü unutmayın; "Müslüman öldürmek kâfir işidir."
Ramazan ayınız mübarek, oruçlarınız ve amelleriniz kabul olsun?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025
- ‘Cebrail dua etti, bende amin dedim’ / 30.03.2025
- Boykot, tehdit ve umut / 29.03.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025
- ‘Cebrail dua etti, bende amin dedim’ / 30.03.2025
- Boykot, tehdit ve umut / 29.03.2025