Türkiye Tabiatını Koruma Derneği'nin açıklamasına göre 25 yıl sonra Türkiye su sıkıntısı yaşayabilir. Dernek başkanı dünya nüfusunun üçte birinin yeterli ve dengeli su kaynağına sahip olmadığı için su sıkıntısı yaşadığını ifade ediyor. Mevcut su kaynakları tahrip edilmeden kullanılmış olsa bile Türkiye'nin önümüzdeki yıllarda su sıkıntısı yaşama ihtimalinin de altını çiziyor.
Bulunduğumuz coğrafî konum itibariyle su meselesi bizim için hayatî bir önem taşımaktadır. Güneyimizde yer alan Ortadoğu ülkelerinin kronik problemi de su sıkıntısıdır. Bu konuda önemli kaynaklara sahip olan Türkiye, mevcut kaynaklarını akıllıca ve yerinde değerlendirmelidir.
(İsrail'in bir müddet evvel Manavgat çayının kullanım hakkını talep ettiğini hatırlatayım.) Kaldı ki 25 yıl sonra Türkiye'nin su sıkıntısı yaşama ihtimali kuvvetlidir.
O halde tedbirler şimdiden alınmalıdır. Bu tedbirler alınırken su meselesinin politik boyutu da unutulmamalıdır. Irak, Suriye, İsrail, Filistin havzası ciddi bir su problemi içindedir. Suriye'yle su yüzünden yaşanan gerginlikler malumdur. Dicle-Fırat havzasının Ortadoğu komşularımız açısından hayatî önemi olduğu da malumdur. İsrail'in Ankara büyükelçisinin bu konudaki sözleri dikkat çekici: "Türkiye'de su da bol, toprak da. Bizde her ikisi de yok."
O halde yapılacak iş; suyumuzun, toprağımızın, ülkemizin kıymetini iyi bilmek, kaynaklarımızı millî çıkarlarımız doğrultusunda değerlendirmek ve oyunlara gelmemektir.
Bulunduğumuz coğrafî konum itibariyle su meselesi bizim için hayatî bir önem taşımaktadır. Güneyimizde yer alan Ortadoğu ülkelerinin kronik problemi de su sıkıntısıdır. Bu konuda önemli kaynaklara sahip olan Türkiye, mevcut kaynaklarını akıllıca ve yerinde değerlendirmelidir.
(İsrail'in bir müddet evvel Manavgat çayının kullanım hakkını talep ettiğini hatırlatayım.) Kaldı ki 25 yıl sonra Türkiye'nin su sıkıntısı yaşama ihtimali kuvvetlidir.
O halde tedbirler şimdiden alınmalıdır. Bu tedbirler alınırken su meselesinin politik boyutu da unutulmamalıdır. Irak, Suriye, İsrail, Filistin havzası ciddi bir su problemi içindedir. Suriye'yle su yüzünden yaşanan gerginlikler malumdur. Dicle-Fırat havzasının Ortadoğu komşularımız açısından hayatî önemi olduğu da malumdur. İsrail'in Ankara büyükelçisinin bu konudaki sözleri dikkat çekici: "Türkiye'de su da bol, toprak da. Bizde her ikisi de yok."
O halde yapılacak iş; suyumuzun, toprağımızın, ülkemizin kıymetini iyi bilmek, kaynaklarımızı millî çıkarlarımız doğrultusunda değerlendirmek ve oyunlara gelmemektir.
Ahmet Hamza Baş / diğer yazıları
- Gazze'de yaşananlar ve Filistin meselesinin iç yüzü (2) / 25.07.2014
- Gazze'de yaşananlar ve Filistin meselesinin iç yüzü / 24.07.2014
- Aydınların zafiyeti / 13.02.2014
- İdareci kadroları seçerken / 25.12.2013
- Mevlana'yı anlamak / 20.12.2013
- Kim bir zalime yardım ederse / 17.12.2013
- Fransa'nın gerçeği / 26.12.2011
- Kapanmayan yara; Kerbela / 06.12.2011
- Ilımlı İslam deyince / 03.12.2011
- Vicdani red konusuna farklı bir bakış / 01.12.2011
- Gazze'de yaşananlar ve Filistin meselesinin iç yüzü / 24.07.2014
- Aydınların zafiyeti / 13.02.2014
- İdareci kadroları seçerken / 25.12.2013
- Mevlana'yı anlamak / 20.12.2013
- Kim bir zalime yardım ederse / 17.12.2013
- Fransa'nın gerçeği / 26.12.2011
- Kapanmayan yara; Kerbela / 06.12.2011
- Ilımlı İslam deyince / 03.12.2011
- Vicdani red konusuna farklı bir bakış / 01.12.2011