Seçim çalışmalarının yüksek tansiyon altında geçtiğini sık sık dile getiriyorum, son yazdığım makalelerimde. Yaşanan olayları, kamuoyunu takip edenler bana hak verecektir umarım.
Şahit olduğum hiçbir seçime böyle bir atmosferde girilmedi. Atmosferin bu kadar gergin ve sıcak geçmesinin sebebi iktidar sahipleri ve iktidar destekçileridir.
Güle oynaya, tevazu ve hoşgörü içerisinde geçmesi, proje ve vaatlerin öne çıkması gereken propaganda çalışmaları; maalesef sataşmalar, tehditler ve tarafların birbirine çirkin ifadeleri şeklinde geçti. Bu sebeple halkımızın böyle bir atmosfer altında gireceği seçimlerde pek sağlıklı karar veremeyeceği kanaatini taşıyorum. Bir makalemde yaptığım tespitte; "şahısların etki altında sağlıklı kararlar veremeyeceğini" dile getirmiştim.
İktidar sahipleri vatandaşa öyle bir tablo çizdiler ki seçmeni adeta "Kırk katır mı? Kırk satır mı?" tercihi arasında sıkıştırdılar. Halbuki yerel yöneticilerin; belediye başkanı ve belediye meclis üyelerinin seçileceği bir seçime bu kadar büyük bir misyon yüklemeye hiç gerek yoktu.
Seçildikten sonra, yanlış iş yapmaya kalkışanların kanunla görevden alınmak ya da hak edeceği cezaya çarptırılması gibi hukuki yollar açıktır. Daha seçilmeden propaganda adı altında rakiplerini karalamak, çeşitli iftiralar atmak, yargısız infazdır.
Vatandaşın önüne korkular ve endişeler koyarak mevcutlardan daha güzel hizmet üretebilecek kimselerin göreve gelmesine engel olmaya çalışanlar, büyük vebal altına girmektedirler. Bu yol yanlış yoldur. Bu yolla topyekûn bir millet kucaklanamaz. Herkese eşit hizmet ortaya konamaz. Yandaşlık ve yanlışların önüne geçilemez. Adalet, asla sağlanamaz.
Bu seçimin istisna lideri Prof. Dr. Haydar Baş, istisna partisi Bağımsız Türkiye Partisi ve kadrosudur. Onlar gönüllerine millet sevdasını koymuş. Her şartta ve her zaman çözüm üretmek, vatandaşımıza umut aşılamakla meşguller. Kimseyi ötekileştirmek gibi bir dertleri yok. Onların konuştukları dil ve siyaset diğerlerinden çok farklı…
Pazar günü İstanbul Bayrampaşa'da düzenlenen mitingde konuşma yapan Prof. Dr. Haydar Baş bir baba şefkati ile topyekûn bir milletin nasıl kucaklanabileceğini ortaya koydu. Mümkün olsaydı da bütün siyasiler Onu dinleyebilseydi. Belki bir hisse kaparlardı.
Sayın Baş'ın her kelimesi ayrı bir güzellik ve sevgi dolu konuşmasından sadece bir paragraf aktarayım: "Biz size kurtuluş reçetesi sunuyoruz. Altı ayda bütün sorunlarınızı çözeriz diyoruz. Bu işi ben biliyorum. Bunun yolunu dünyada benden başka bilen yoktur. Bize oy veren de vermeyen de benim öz be öz kardeşimdir. Bizim kimseyi dışlamak diye bir derdimiz yoktur."
Sayın Baş'ın ortaya koyduğu bu yolla bir seçime girilmiş olsaydı; hem dostluk kazanır, hem isteyen korkusuz ve etkisizce oyunu gönül rahatlığıyla istediğine verir, hem gerçekten hak edenler kazanırdı…
Prof. Dr. Haydar Baş'la siyasetin şekli ve dili değişiyor. Bundan sonra herkes kendine çeki düzen verecektir. Böylece kazanan Türk Milleti olacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Bayram bize umut neşe getirsin / 30.03.2025
- Arayışa devam etmeliyiz / 29.03.2025
- Kadir Gecesi’ni nasıl değerlendirmeliyiz? / 26.03.2025
- Kadir Gecesi önemli bir fırsattır / 25.03.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Bayram bize umut neşe getirsin / 30.03.2025
- Arayışa devam etmeliyiz / 29.03.2025
- Kadir Gecesi’ni nasıl değerlendirmeliyiz? / 26.03.2025
- Kadir Gecesi önemli bir fırsattır / 25.03.2025