Türkiye uzun bir süredir başörtüsüyle yatıyor, başörtüsüyle kalkıyor.Bu arada saman altından su yürütür misali birçok önemli tavizler veriliyor.Başörtüsü konusunda Cumhuriyetin tehdit altında olduğundan dem vuranların, Cumhuriyetimizin kuruluş tapusu olan Lozan'ı delik deşik eden bu tavizlere sessizliği ise manidardır.Ferdi bir hak olan ve bu manada Laikliğin teminatı altında olan başörtüsünü tartışmaya açanlar bir şeyleri kamuoyundan kaçırmaya çalışıyor, onların bu pasını alıp da feveran edenler de? Sessizce verilen tavizlerin ülkemiz için büyük felaketlere kapı açacağını iktidar da çok iyi biliyor, onunla mahalle dalaşına giren muhalefet de.Herkes bu tiyatroda bir rol üstlenmiş, rolünü iyi oynuyor.Bu "seviyesiz" toz duman içinde, olan millete oluyor, devlete oluyor.Bakın sessiz sedasız neler oluyor:Geçtiğimiz hafta, azınlıklara ve yabancılara sınırsız haklar tanıyan Vakıflar Yasası tasarısının veto edilen 25 ve 26. maddeleri kabul edildi. Bununla beraber azınlık vakıfları yurtdışından sınırsız bağış alabilecek. Bu vakıflar gelir sağlamak amacıyla şirket kurabilecek.Yeni tasarıyla beraber yabancıların da Türkiye'de vakıf kurmasına, sınırsız mal edinmesine imkan sağlanıyor. Azınlık vakıflarının talep ettiği, başta İstanbul olmak üzere değişik illerde en az bin 500 arazi ve mülk bedelsiz olarak teslim edilecek. Bu ve benzeri tavizlerle beraber ülkemiz yabancılara altın tepside sunulmuş oluyor.Bazı küresel vakıfların birçok ülkede devrimler yaptığını, ülkelerin altını üstüne getirdiğini hatırlarsak, böyle sınırsız maddi imkanlara sahip olan kuruluşlarla kim başa çıkabilecek?Osmanlı'nın son zamanlarına bakarsak, bu tür tavizlerin genellikle önemli bir savaşı kaybettikten sonra önümüze konduğunu görürüz. Lütfen tarihe iyi bakalım.Osmanlı her taviz anlaşmasında ya yabancılara, ya da azınlıklara yeni haklar vermek zorunda bırakılmıştır.Peki, biz son zamanlarda önemli bir savaş mı kaybettik? Eğer kaybetmediysek nedir bu üst üste tavizler?Başörtüsü gündemiyle örtülen bir diğer önemli gelişme ise İran gündemi.Hatırlarsanız 5 Kasım'da önce Başbakan ABD'ye gitti, sonra da Cumhurbaşkanımız. Bush ile görüştüler.Masada birçok konu varmış gibi gözükse de gizli tutulan asıl gündem İran'dı.ABD'nin yıllardan beri hedeflediği en büyük plan Türkiye-İran çatışmasıydı. Irak'ta ve Afganistan'da boğulan ABD'nin İran'a tek başına müdahalesi imkansızdı. ABD adına savaşacak kurbanlar lazımdı. İşte ABD, bu kurbanı Türkiye olarak seçti. 1 Mart tezkeresi'nin gizli hedefinde de bu vardı. Türk ordusu, Irak'ın güneyinde yani Şiilerin ağırlıklı olduğu yere konuşlandırılacaktı. Hedef Şiilerle Türk ordusunu karşı karşıya getirmekti. Türk ordusu ABD için Şii direnişiyle mücadele verecekti. 1 Mart tezkeresi kabul edilmeyince bu plan suya düştü. İşte ABD'nin 1 Mart tezkeresinden kaynaklan kuyruk acısı bundan. Yıllar önce Türkiye-İran karşı karşıya getirilecekti, ama bu, bugüne kadar ertelendi.Anlayacağınız bugünlerde ABD'li yetkililerin üstü üste Türkiye'ye gelmesi tesadüf değil. Sakın PKK için geliyorlar demeyin buna kargalar bile güler. Bu kadar cahil olmaya gerek yok. Bakın ABD ve İsrailli yetkililerin ziyaret süreci nasıl? Önce İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak geldi. Gündem İran'dı.Geçtiğimiz hafta ABD genelkurmay ikinci başkanı Orgeneral James Cartwright geldi. Masada yine İran vardı.İki gün sonra CIA'nin meşhur su işkencelerine verdiği destekle tanınan ABD Adalet Bakanı Micheal Mukasey geldi. Konu sözde terörle mücadele ve İran'dı. Mart ayında, Türk ordusunun Afganistan'da ABD için çatışmalara girmesini isteyen ABD Savunma Bakanı Robert Gates hem de üst düzey bir heyetle gelecek. Konu İran.Yine Martta Irak Savaşı'nın mimarlarından! Bush'un da akıl hocalarından meşhur Dick Cheney gelecek. O da yanında üst düzey askeri ve sivil heyet getirecek. Konu tabii ki İran.Siz hala ABD'nin PKK konusundaki sözde desteğini dostluk için mi yaptığını zannediyorsunuz? Başörtüsü konusundaki iktidarla muhalefetin kopardığı fırtına sizce öylesine mi? Yoksa İran konusunda ABD'nin taleplerinin yerine getirilmesi hedefiyle iktidarın elinin güçlendirilmesi için, iktidarla muhalefet millete tiyatro mu oynuyor? Yabancı ve azınlık vakıflarının sınırsız imkanlarla ülkeyi talan edeceği bir ortamda, İran ile sokulacağımız bir çatışma sonrasında ülkemizde cereyan edecek Batı işgalinde, ülkeyi kan götürdüğü bir ortamda, değil başörtüsünü takmak, namusumuzu koruyabilecek miyiz?Unutmayalım dinin de, inancın da, namusun da muhafazası işgal altında olmayan bağımsız bir devletle olur. İşgal altındaki Irak'ta, Filistin'de, Afganistan'da milletin herhangi bir güvencesi kalmış mıdır?Bu gemi batarsa herkes boğulacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Türkiye’de tarım BTP ile zirveye ulaşır / 01.02.2025
- İsrail, işgallerini kalıcı hale getirmeye çalışıyor / 31.01.2025
- Trump hızlı başladı; ne değişecek? / 29.01.2025
- İnsan bozulunca, her şey bozuluyor / 28.01.2025
- Gazze’deki ateşkes ABD’ye mi emanet? / 25.01.2025
- Kartalkaya’da yüreğimiz yandı / 24.01.2025
- Hz. Fatıma edep, ölçü ve iman abidesidir / 22.01.2025
- ‘Söneriz diye üflediler, alev aldık’ / 21.01.2025
- Türk’ün düşmanı, Kürt’ün katili ile ‘barış süreci’ / 18.01.2025
- Gazze’de ateşkes muamması / 17.01.2025
- İsrail, işgallerini kalıcı hale getirmeye çalışıyor / 31.01.2025
- Trump hızlı başladı; ne değişecek? / 29.01.2025
- İnsan bozulunca, her şey bozuluyor / 28.01.2025
- Gazze’deki ateşkes ABD’ye mi emanet? / 25.01.2025
- Kartalkaya’da yüreğimiz yandı / 24.01.2025
- Hz. Fatıma edep, ölçü ve iman abidesidir / 22.01.2025
- ‘Söneriz diye üflediler, alev aldık’ / 21.01.2025
- Türk’ün düşmanı, Kürt’ün katili ile ‘barış süreci’ / 18.01.2025
- Gazze’de ateşkes muamması / 17.01.2025