İmam Ali’nin, Muhammed İbn Ebi Bekir’e tavsiyeleri -2-
Ey Allah'ın kulları, ölümden, onun yaklaşmasından, meşakkatinden sakının; ölüm için azık hazırlayın. Çünkü o büyük bir mesajla gelip çatmada; ya beraberinde hiçbir şerri (kötülüğü) olmayan bir hayır veya hiçbir hayrı olmayan bir şerle ulaşır
01.02.2025 08:18:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Muhammed İbn Ebi Bekr'i Mısır'a vali tayin ettiğinde kendisine buyurduğu tavsiyeleri
"Ey Allah'ın kulları, ölümden, onun yaklaşmasından, meşakkatinden sakının; ölüm için azık hazırlayın. Çünkü o büyük bir mesajla gelip çatmada; ya beraberinde hiçbir şerri (kötülüğü) olmayan bir hayır veya hiçbir hayrı olmayan bir şerle ulaşır.
Cennete, cennet için iş yapandan daha yakın kim var; cehenneme de cehennem ehlinden daha yakın kim olabilir? Öyleyse, nefsiniz ölüm hususunda sizinle çekişmek (onu aklınızdan çıkarmak) istediğinde, ölümü çok anın.
Çünkü ben Peygamber-i Ekrem salla'llâhu aleyhi ve alih'in şöyle buyurduğunu duydum: "Lezzetleri yok eden şeyi (yani ölümü) çok anın." Şunu da bilin ki, ölümden sonraki merhaleler, Allah'ın affedip bağışlamadığı kimse için ölümden daha çetin ve daha şiddetlidir.
Ey Muhammed, bil ki, seni en fazla askerimin bulunduğu beldeye (Mısır'a) vali tayin ettim. Bu ülkede, kendi nefsinden, dininden korkman, günde bir saat bile olsa bu hususta düşünmen gerekir. Halktan birisini hoşnut etmek için Allah'ı gazaba getirme! Sakın.
Çünkü Allah'ın rızası her şeyin bedelidir; ama hiçbir şey Allah'ın bedeli olamaz. Zalime karşı şiddetli ol; onun önünü al (yapacağı kötü işi engelle); iyi iş yapanlara karşı yumuşak davran, onları kendine yaklaştır, kendine sırdaş ve kardeş kıl.
Sonra, namazına dikkat et; bak nasıl kılıyorsun; çünkü sen imamsın. Bir imam, halka namaz kıldırır, onların namazında bir noksanlığa sebep olursa onların bütün günahı o imamın üzerine olur; fakat o imamın arkasında namaz kılan kimselerin namazından bir şey eksilmez (onların namazı doğrudur).
Bir imam, namazı kâmil bir şekilde kılarsa, arkasında namaz kılan kimselerin sevabı kadar, onların sevabından bir şey eksilmeksizin, sevap alır. Abdestine de dikkat et; zira abdest namazın kâmil olmasına sebep olur.
Abdestli olmayan kimsenin namazı batıl olur. Şunu da bil ki, amellerinden her birinin kabul olup olmaması, senin namazına bağlıdır. Namazını yok eden kimse, İslâm'ın diğer hükümlerini daha çok yok eder.
Ey Mısır halkı, yaptığınızın söylediğinizi, gizli halinizin açıktaki durumunuzu tasdik etmesi, söylediğinizin yaptığınıza ters düşmemesi için gayret edin. Resulullah salla'llâhu aleyhi ve alih: "Ben ümmetim için ne müminden korkarım, ne müşrikten.
Çünkü mümini Allah, imanı yüzünden kötülükten korur; müşriki de şirki yüzünden rezil ve kahreder. Fakat sizlere diliyle güzel söz söyleyen, hareketiyle çirkin işlerde bulunan ve hiçbir kimseden de korkusu olmayan, tatlı dilli münafıktan korkuyorum." buyurmuştur.
Yine Resulullah salla'llâhu aleyhi ve alih şöyle buyurmuştur: "İyiliklerinden hoşnut olup, kötülüklerinden üzülen kimse gerçekten de mümindir." Yine buyurmuştur ki: "Şu iki özellik münafık bir kimsede bir araya toplanmaz: Güzel tutumlu olmak, sünneti iyice bilmek."
Ey Ebu Bekr'in oğlu Muhammed, bil ki, en üstün din bilgisi, dinde vera'lı olmak (şüpheli şeylerden sakınmak) ve Allah'ın emrine amel etmektir. Allah-u Teâla bizi ve seni O'na şükretmekte, O'nu anmakta, hakkını eda etmekte, itaatini yerine getirmekte muvaffak kılsın. Şüphesiz, O işitici ve yakındır.
Bil ki dünya, bela (imtihan) ve fena, ahiret ise beka ve mükâfat (ceza) yurdudur; mümkün olduğu kadar, baki kalanı, fani olan şeye tercih et, onu süsle. Allah-u Teâla, emrettiği şeylerde kusur etmememiz, alıkoyduğu şeylere yaklaşmamamız için bize gösterdiği şeyleri görmeyi, anlattığı şeyleri anlamayı bize nasip eylesin.
Tabii ki sen dünyadaki nasibini elde etmeye mecbursun, fakat ahiret nasibini elde etmeye daha çok muhtaçsın. Öyleyse biri ahiret, diğeri dünya için olan iki işle karşılaştığında ahiret işine öncelik ver.
Mümkün olduğu takdirde hayır işe daha fazla ilgi göster; niyetini o işte halis et, güzelleştir. Allah-u Teâla hayır ve hayır ehlini seven kulu, onu yapmaya muvaffak olmasa bile, niyeti miktarınca mükâfatlandırır; o hayır işi yapan kimsenin aldığı sevap kadar sevap alır, inşaallah.
Sonra, Allah'tan sakınmayı (takvalı olmayı) ve sonra da İslâm'ın kapsamlı yedi kuralını sana tavsiye ediyorum: Allah'tan kork; Allah için olan bir işte hiçbir kimseden çekinme; çünkü en iyi söz, amelin doğruladığı sözdür.
Bir konuda iki çeşit yargıda bulunma; zira iki çeşit yargıda bulunduğun takdirde haktan (doğru yoldan) saparsın. Kendin ve ailen için sevdiğin şeyi, halkın ve milletin için de sev; kendin ve ailen için sevmediğin, beğenmediğin şeyi onlar için de sevme, beğenme. Allah katında mazur görüleceğin bir işe sarıl.
Halkın durumunu düzelt, onları düzene sok. Hak yolunda kendini tehlikelere at; Allah için olan bir işte kınayanların kınamasından çekinme; yüzünü haktan çevirme. Bir Müslüman seninle istişare ettiğinde hayrını söyle ve kendini Müslümanların yakında ve uzakta olanı için bir örnek kıl.
İyiliği emret ve kötülükten alıkoy. Sana ulaşan her musibete karşı sabırlı ol; çünkü sabır ve tahammül, işlerin en sağlamıdır. Selâm, Allah'ın rahmeti ve bereketi üzerine olsun."
"Ey Allah'ın kulları, ölümden, onun yaklaşmasından, meşakkatinden sakının; ölüm için azık hazırlayın. Çünkü o büyük bir mesajla gelip çatmada; ya beraberinde hiçbir şerri (kötülüğü) olmayan bir hayır veya hiçbir hayrı olmayan bir şerle ulaşır.
Cennete, cennet için iş yapandan daha yakın kim var; cehenneme de cehennem ehlinden daha yakın kim olabilir? Öyleyse, nefsiniz ölüm hususunda sizinle çekişmek (onu aklınızdan çıkarmak) istediğinde, ölümü çok anın.
Çünkü ben Peygamber-i Ekrem salla'llâhu aleyhi ve alih'in şöyle buyurduğunu duydum: "Lezzetleri yok eden şeyi (yani ölümü) çok anın." Şunu da bilin ki, ölümden sonraki merhaleler, Allah'ın affedip bağışlamadığı kimse için ölümden daha çetin ve daha şiddetlidir.
Ey Muhammed, bil ki, seni en fazla askerimin bulunduğu beldeye (Mısır'a) vali tayin ettim. Bu ülkede, kendi nefsinden, dininden korkman, günde bir saat bile olsa bu hususta düşünmen gerekir. Halktan birisini hoşnut etmek için Allah'ı gazaba getirme! Sakın.
Çünkü Allah'ın rızası her şeyin bedelidir; ama hiçbir şey Allah'ın bedeli olamaz. Zalime karşı şiddetli ol; onun önünü al (yapacağı kötü işi engelle); iyi iş yapanlara karşı yumuşak davran, onları kendine yaklaştır, kendine sırdaş ve kardeş kıl.
Sonra, namazına dikkat et; bak nasıl kılıyorsun; çünkü sen imamsın. Bir imam, halka namaz kıldırır, onların namazında bir noksanlığa sebep olursa onların bütün günahı o imamın üzerine olur; fakat o imamın arkasında namaz kılan kimselerin namazından bir şey eksilmez (onların namazı doğrudur).
Bir imam, namazı kâmil bir şekilde kılarsa, arkasında namaz kılan kimselerin sevabı kadar, onların sevabından bir şey eksilmeksizin, sevap alır. Abdestine de dikkat et; zira abdest namazın kâmil olmasına sebep olur.
Abdestli olmayan kimsenin namazı batıl olur. Şunu da bil ki, amellerinden her birinin kabul olup olmaması, senin namazına bağlıdır. Namazını yok eden kimse, İslâm'ın diğer hükümlerini daha çok yok eder.
Ey Mısır halkı, yaptığınızın söylediğinizi, gizli halinizin açıktaki durumunuzu tasdik etmesi, söylediğinizin yaptığınıza ters düşmemesi için gayret edin. Resulullah salla'llâhu aleyhi ve alih: "Ben ümmetim için ne müminden korkarım, ne müşrikten.
Çünkü mümini Allah, imanı yüzünden kötülükten korur; müşriki de şirki yüzünden rezil ve kahreder. Fakat sizlere diliyle güzel söz söyleyen, hareketiyle çirkin işlerde bulunan ve hiçbir kimseden de korkusu olmayan, tatlı dilli münafıktan korkuyorum." buyurmuştur.
Yine Resulullah salla'llâhu aleyhi ve alih şöyle buyurmuştur: "İyiliklerinden hoşnut olup, kötülüklerinden üzülen kimse gerçekten de mümindir." Yine buyurmuştur ki: "Şu iki özellik münafık bir kimsede bir araya toplanmaz: Güzel tutumlu olmak, sünneti iyice bilmek."
Ey Ebu Bekr'in oğlu Muhammed, bil ki, en üstün din bilgisi, dinde vera'lı olmak (şüpheli şeylerden sakınmak) ve Allah'ın emrine amel etmektir. Allah-u Teâla bizi ve seni O'na şükretmekte, O'nu anmakta, hakkını eda etmekte, itaatini yerine getirmekte muvaffak kılsın. Şüphesiz, O işitici ve yakındır.
Bil ki dünya, bela (imtihan) ve fena, ahiret ise beka ve mükâfat (ceza) yurdudur; mümkün olduğu kadar, baki kalanı, fani olan şeye tercih et, onu süsle. Allah-u Teâla, emrettiği şeylerde kusur etmememiz, alıkoyduğu şeylere yaklaşmamamız için bize gösterdiği şeyleri görmeyi, anlattığı şeyleri anlamayı bize nasip eylesin.
Tabii ki sen dünyadaki nasibini elde etmeye mecbursun, fakat ahiret nasibini elde etmeye daha çok muhtaçsın. Öyleyse biri ahiret, diğeri dünya için olan iki işle karşılaştığında ahiret işine öncelik ver.
Mümkün olduğu takdirde hayır işe daha fazla ilgi göster; niyetini o işte halis et, güzelleştir. Allah-u Teâla hayır ve hayır ehlini seven kulu, onu yapmaya muvaffak olmasa bile, niyeti miktarınca mükâfatlandırır; o hayır işi yapan kimsenin aldığı sevap kadar sevap alır, inşaallah.
Sonra, Allah'tan sakınmayı (takvalı olmayı) ve sonra da İslâm'ın kapsamlı yedi kuralını sana tavsiye ediyorum: Allah'tan kork; Allah için olan bir işte hiçbir kimseden çekinme; çünkü en iyi söz, amelin doğruladığı sözdür.
Bir konuda iki çeşit yargıda bulunma; zira iki çeşit yargıda bulunduğun takdirde haktan (doğru yoldan) saparsın. Kendin ve ailen için sevdiğin şeyi, halkın ve milletin için de sev; kendin ve ailen için sevmediğin, beğenmediğin şeyi onlar için de sevme, beğenme. Allah katında mazur görüleceğin bir işe sarıl.
Halkın durumunu düzelt, onları düzene sok. Hak yolunda kendini tehlikelere at; Allah için olan bir işte kınayanların kınamasından çekinme; yüzünü haktan çevirme. Bir Müslüman seninle istişare ettiğinde hayrını söyle ve kendini Müslümanların yakında ve uzakta olanı için bir örnek kıl.
İyiliği emret ve kötülükten alıkoy. Sana ulaşan her musibete karşı sabırlı ol; çünkü sabır ve tahammül, işlerin en sağlamıdır. Selâm, Allah'ın rahmeti ve bereketi üzerine olsun."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.