Öncelikle bir konuya açıklık getirmek istiyorum. Darul bekaya göç edenin ardından kimlere başsağlığı dilenir? El cevab; eşine, çocuklarına, yakın akrabasına ve sevenlerine. Çemberi genişletmek haddime değil, istemiyorum da, ihtiyaç da yok zaten. Rabbim yanına aldığı Haydar'ına rahmet, eşine, çocuklarına, sevenlerine sabırlar ihsan eylesin, başları sağ olsun. İlk kez başsağlığının ne anlama geldiğini düşünerek başsağlığı diliyorum. Anamın, bacımın, kardeşimin başları hem sağ olsun hem de dik! Mevla'm onlara sağlıklı uzun ömür nasip eylesin. ÂMİN..
Türkü dinler misiniz bilmiyorum, ben çok severim. Türkü, Türk'ün şarkısıdır. Gönülle yazılır, gönülle söylenir. Dil sadece aracıdır. Gönülden yazılıp söylendiği için, insanı gönül olarak tarif eden gönül adamı Haydar'ı akla getirir. Yaşaran gözdür, ağlayan ise gönül… Hele evladı "gitti canımın cananı" türküsünü söylerse kim ağlamaz ki! Fakat ben başka bir türküden bahsedeceğim. Bir Erzurum türküsü, "nasıl methedeyim sevdiğim seni" diye başlar.
Âşık, sevdiğinin gözüne vurulmuştur. Güzel gözleri için, İstanbul'dan başlayıp Bursa ile devam eden Türki illeri feda eder, yetmez, misak-ı milli dışına çıkar. Ben sevdiğimin neyini nasıl methedeyim diye düşündüm. Düşündüm ama methetmek için ne bir kelime, ne bir cümle, ne bir lehçe ne de bir dil bulabildim. Herhalde âşığımız Baba Haydar'ı görseydi, bırak gözlerine illeri, ülkeleri vermeyi, gözünün kirpiğine, zülfünün teline âlemleri bağışlamaz mıydı?
Nesini methedeyim? Daha doğrusu nesini methetmeyeyim? Beni bana, seni sana tanıtmasını mı methetmeyeyim? Bana, sana, O'ndan daha güzel seslenenin, çağıranın olmadığını mı methetmeyeyim? Ehl-i Beyt'in dinin özü olduğunu, özün ise doğruluk ve dürüstlükten geçtiğini, ölçünün, öz ile söz birlikteliğinde olacağını, şeklin yanı sıra, dinin, asıl gönülde ve aşk ile yaşandığını anlatan; ilmiyle amil âlim, Allah dostu, Hak aşığı ve Ehl-i Beyt evladı olduğunu mu methetmeyeyim?
Herkesin birlik ve beraberlikten yana olmasına rağmen gerçekleşemeyen birlikteliğin nasıl olması gerektiğinin yolunu gösteren, gayret ve uygulamalarıyla bizzat tatbik eden, birlikteliğin olmazsa olmazının Hak adına gönüldeki tevhidin olduğunu vurgulayan, Atam Gazi Kemal'i hakkıyla tanıtıp hak ettiği yere oturtan, milletin birliği, dirliği, kardeşliği adına Atatürk harcını yoğuran, Zübeyde Anamın mübarek elini öptüren Sarıtaşlı kınalı saçlı delikanlıyı mı methetmeyeyim?
Milletin "dinsiz devlet yıkılacak elbet" diye haykırdığı dönemde; "Cumhuriyeti kuranlar Müslümandır" çıkışıyla karanlığı aydınlatan, devletin kutsallığından dem vurup, bağımsızlığın olmadığı yerde, dinin, namusun, özgürlüğün, devletin, bayrağın, sancağın, ordunun, polisin, milletin, vatanın, paranın, pulun bir anlam ifade etmediğini haykıran Haydar'ı mı methetmeyeyim?
"Şeriat gelecek vahşet bitecek" sloganıyla sokaklara düşüp aykırı ne kadar pislik varsa hepsine bulaşanların aksine "şeriat gelmiştir, yaşanır" düsturuyla Müslümanı aydınlatıp yaşamaya davet eden, davetle yetinmeyip örnek olan, yalansız olmaz dedikleri siyasetin yalansız yapılabileceğini, hilesiz olmaz dedikleri ticaretin hilesiz yapılabileceğini gösteren, dini kullanıp çıkar sağlayan dincilerin karşısına dindarlık kalesini diken, ilmiyle her sahada ekilen nifak tohumlarının filizlenmesini engelleyen herifi mi (adam gibi adam) methetmeyeyim?
Başı sıkıştığında medet umduğu orduyu, sair zamanlarında yakışıksız sıfatlarda özdeşleştirenlere inat "Askerle sivil kardeştir, mensupları peygamber ocağının birer evladıdır, Müslümandır, Müslüman Türk milletinin ordusudur" diyerek ihaneti engelleyen, bu duruşun karşısındakilerin de bizden olmadığını gösterip ispatlayan Hoca Türk'ü mü methetmeyeyim?
Emperyalist güçlerin kapitalleri ile kurdukları sömürü düzenini, Milli Ekonomi Modeli ile tarihin tozlu sayfalarına kaldıran, milletin yeraltı ve yerüstü değerlerinin, emek ve alın terinin kutsallığını, duymazlıktan gelmelerine rağmen bu millete öğreterek, ezber bozan ve tabu yıkan, Allah'a ve dostuna dost düşmanına düşman olan Baba Haydar'ı mı methetmeyeyim?
Son olarak, yaşayışıyla bizlere; peygambere varis, Ehl-i Beyt'e evlat, Müslümana örnek olduğunu gösteren Prof. Dr. Haydar Baş'ı mı methetmeyeyim?
Çağlar, çağı açanların ardından yaşanır. Merak ediyorum; varlığında bir Haydar'ı davasından döndüremeyenler, yeni çağda, Haydar'lara ne diyecekler? Sen Haydar'ı şimdi gör!
İyi ki varsın..
- Kulların hakkını kul yiyor! / 06.04.2021
- Allah’a borç verir misiniz?.. / 12.02.2021
- Gizliler iş başında!.. / 23.12.2020
- Haftayı seyrederken… / 16.11.2020
- Gördün mü eğitimin gücünü? / 10.11.2020
- Geçen haftanın ardından… / 04.09.2020
- Yalnız mü’min! Mümkün mü? / 11.08.2020
- Böyle dost dostlar başına... / 10.07.2020
- Allah’tan nasıl korkarsınız? / 03.07.2020