Toplum olarak dini konu ve ikazlarımızda dikkatimi çeken, Nebevi ölçüye aykırı iki tarzımız olduğunu düşünürüm hep. Birincisi; konuşma veya sohbetlerimizde ayet ve hadislerin ikaz ve mükellefiyet yükünü hep karşımızdaki muhatabımıza havale eder; nimet kısmını kendimize ayırırız. Nefsimizi muhatap alır, başını okşarız. İkincisi ise; yine okuduğumuz ayet ve hadislerin ışığında muhatabımızın ahirette karşılaşacağı hükümleri, haşa Allah adına dünyada hemen tartar ve karara bağlarız.
Bu iki tarzımızın kaynağı ise, her toplumda var olan hainler kontenjanını oluşturanlardır. Atatürk'ün dinsiz olduğu iftirası da bu çirkin ahlakın ürünüdür. Soralım şimdi: Bilmiyordun, kandın, yanıldın, inandın. Ya bu gün? Prof. Dr. Haydar Baş Bey, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün soy ağacını çıkardı, dede Osmanlı'nın arşivinden. Bir de ne görelim! Atatürk Ehl-i Beyt soyundan Seyyid ve Şerif. Yunan ve İngiliz uşaklarının belgesiz ve mesnetsiz yanlışı seni ikna ederken, Baş Bey'in tapu gibi doğrusu ikna edemiyorsa, git kendi soyuna bak! Kimsin sen?
Ortam oluşup konu açıldığı zaman, ayet ve hadisleri bir bir sıralarız. Bunlardan birisi de nöbet tutma konusudur. Hararetli hararetli anlatırız inancımızdaki karşılığını. Amel defterinin kapanmadığını, hesapsız cennete gireceğini, daha birçok nimeti koyarız ortaya. Savaşmayı geçtim, düşmana çirkin bir söz bile söylememiş mücahitler, bir saatlik nöbetin sevabını ceplerine doldururken; ömrünü mukaddesatı için cephelerde geçirmiş Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e, bırakın cenneti vermeyi bir saatlik nöbet payını bile çok görürler. O nöbet tutmadı ki, savaştı! Peygamberimiz nöbetten bahsediyor! Bu, Allah adına konuşmak, avukatlık yapmak değil de nedir? Hadi oradan cahil! Tekrar söylüyorum; git kendi soyuna bak! Kimsin sen?
10 Kasım günü millettin Ata'sını nasıl sevdiğini gördük. Pırıl pırıl bakan gözlerden, O'nun için atan gönüllerden, gururla kabaran yüreklerden anlamamak mümkün mü? Sevilen kahramanların koruma kanununa elbette ihtiyaçları yoktur. Lakin kanun, bu sevgi selinin berraklığını bulandırmak isteyen Müslüman Türk düşmanları ve Atatürk'ün helallerine haram, kendi haramlarına da helal kılıfı geçiren hainler içindir elbette.
Yıllardır bu ülkede var olan kanunun yapamadığını, Prof. Dr. Haydar Baş Bey yapmış, milletinin bağrında atası için çiçek yetiştirmiştir. Baş Bey'in "Hoş Geldin Atatürk" eseriyle Ata'sı bu millete hoş gelmiştir. Hoş geldin Ata'm... Atatürk de bundan farklı bir şey yapmadı. Milletinin gönlüne, vatan, bayrak, bağımsızlık, din ve namus sevgisini yerleştirerek onlara can oldu, kan oldu. Bunların dışında da bir vaadine rastlayamazsınız. Tek vaadini de yerine getirmiştir. Milletin mayasında bulunan merhameti, kardeşliği, paylaşımı, hilm sahibi olmayı ve nerelerde kullanılacağını öğretmiş; yanı sıra hilmin yasaklandığı yerleri de göstermiştir. Şecaatin Nebevi kısmını vatan sathında, bayrak altında, namus uğrunda, Kur'an ışığında nasıl ortaya konacağını bizzat uygulayarak hayata geçirmiştir.
Hem Atatürk'ü sevmek, imanımızın gereğidir. Vatan sevgisi imandandır. Din, iman, hürriyet, özgürlük, namus ve daha niceleri vatan toprağının üzerinde can bulurlar. Gazi'nin bıraktıkları kıymetli ve sevimlidir. Kıymetli ve sevimli miras bırakan Ata sevimli olur. Onun için Atatürk kıymetli ve sevimlidir.
Baş Bey bunları anlatarak atasıyla milleti tekrar buluşturdu. Senin atan Müslüman dedi, kıymetli dedi, sevimli dedi. Kıymetli ve sevimli Müslüman Türk milleti de Ata'sını sevdi. Hoca Atatürk ile asker Atatürk'ün kucaklaştığını gören millet, Ata'ları gibi kenetlendi. Sağ olasınız, hep yaşayacaksınız…
Sevgiliyi sevdiren sevgili, seni hasretle sevmeye devam edeceğiz.
- Kulların hakkını kul yiyor! / 06.04.2021
- Allah’a borç verir misiniz?.. / 12.02.2021
- Gizliler iş başında!.. / 23.12.2020
- Haftayı seyrederken… / 16.11.2020
- Gördün mü eğitimin gücünü? / 10.11.2020
- Geçen haftanın ardından… / 04.09.2020
- Yalnız mü’min! Mümkün mü? / 11.08.2020
- Böyle dost dostlar başına... / 10.07.2020
- Allah’tan nasıl korkarsınız? / 03.07.2020