Bülent, geçim sıkıntısından bunalıma girmişti. İş öyle bir hale geldi ki, artık dayanamayıp eşi Gülsem'i boşadı ve köyden ayrıldı. Bir daha da ondan haber alınamadı.Artık 4 küçük çocuk ve anne sahipsiz kalmışlardı.Zaten dayanılması zor olan hayatları şimdi kat kat dayanılmaz bir hal almıştı. Kaymakamlığın yardım olarak verdiği kömürle ısınıyorlar, komşularının sadakalarıyla ayakta kalabiliyorlardı. En büyük erkek çocuk olmasından dolayı babasının boşluğunu Fatih doldurmak zorunda kaldı. Bu sıkıntılar içerisindeyken Fatih, hem İskenderun'daki bir filtre fabrikasında işçi olarak çalıştı hem de Meslek Yüksekokulu Bilgisayar Bölümü'nü bitirdi.Öğrenciliği devam ederken küçük kardeşini askere gönderdi. O askerliği bitirip geldiğince ise askere gitme sırası Fatih'e gelmişti.Fatih askere gitmek istiyordu ama annesini, ablasını ve kardeşlerinin halini düşünüyordu. İyi kötü bir fabrikada çalışıyor ve kazandığı parayla karınlarını doyurabiliyorlardı. Askere gittiğinde kim bakacaktı ailesine? Her şeyden çok bu düşündürüyordu Fatih'i ama elden bir şey gelmezdi. Bu düşüncelerle askere gitti Fatih.Yüksekokul mezunu olduğu için onbaşı pırpırlarını hemen taktı koluna?Fatih için onbaşı olmak çok önemliydi. Çünkü maaşı artacaktı. Tam 39 lira 14 kuruş olacaktı maaşı. Operasyona çıktıklarında ise bu maaş 129 lira olacaktı. Fatih için bu para çok önemliydi.Neden mi?Annesine ve kardeşlerine gönderiyordu çünkü.Hem de bir kuruşuna bile dokunmadan.İşte böyle bir askerlik yapıyordu Fatih.Zor da olsa zaman geçti. Artık terhisine 3 ay kalmıştı. Çoğu bitmiş azı kalmıştı ama siz onu bir de Fatih'e sorun. Askerliğinin son günlerinde her gün bir ay gibiydi ve bir türlü geçmek bilmiyordu.10 gün izin aldı ve çok özlediği annesinin ve kardeşlerinin yanına gitti. Özlem giderdiler. Elbette birbirlerine doyamadılar. İzni göz açıp kapayıncaya kadar bitti. Birliğine döndüğünde Fatih'in 87 şafağı kalmıştı.Tokat'taki birliğine döner dönmez eline silahını alıp devriyeye çıktı Fatih. Fatih'in de bulunduğu devriyeye çıkan askerlere teröristler pusu kurmuştu. Sazak Köyü yakınlarında pusuya düştü Mehmetçikler.Üzerlerine yağmur gibi yağan kahpe kurşunlar, 7 Mehmedimizi oracıkta şehit etti. 3 tanesini de ağır yaraladı.Fatih de şahadet şerbeti içinler arasındaydı.Babaları zaten terk edip gitmiş olan Yonca ailesinin ocağına Fatih'in şahadet haberi ulaşınca kolay kolay sönmeyecek bir ateş düştü.Şehit Fatih'in gönderdiği asker maaşıyla yaşam mücadelesi veren anne Gülsem, "yüreğim yanıyor" diye feryat ediyordu. Ağlamaktan gözlerinde artık yaş kalmamıştı bu şehit anasının. Yüreğine kor olup akıyordu, dışarıya çıkamayan gözyaşları?'Sen bize asker parası gönderiyordun' diye ağıt yakıyordu durmadan?Teröristleri azdıranlar ise ekranlarda boy gösterip, "şehit haberlerine sayfalarınızda, ekranlarınızda fazla yer vermeyin" diyorlardı gazetecilere hiç utanmadan?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- Lübnan iç savaşa doğru itiliyor / 12.10.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- Lübnan iç savaşa doğru itiliyor / 12.10.2024