Kürecik’te füze kalkanı çalışmaya başladı. Amerikan askerleri çoktan Kürecik’e yerleşti.
Halk kendini tehdit altında hissediyor. Füze kalkanının beldelerinde istemedikleri ifade eden halk sokaklara çıkıyor sesini duyurmaya çalışıyor ama kimse bu feryadı duymuyor.
Kürecik küçük bir kasaba olabilir ama orada yerleştirilen füze kalkanı sistemleri o kadar büyük bir tehlike oluşturuyor ki, çalıştığı her gün bütün Türkiye’yi içine çeken bir savaşı davet ediyor.
Bundan dolayıdır ki füze kalkanı sadece Malatya ve Kürecik’in sorunu değildir, İstanbul’un da Ankara’nın da sorunudur. Yani bütün Türkiye’nin sorunudur.
Çünkü bölgenin iki kadim devleti Türkiye ile İran’ı karşı karşıya getirecek sürecin fitilini ateşleyen füze kalkanının fitilini ateşleyeceği tehdit, sadece Kürecik ve Malatya’yla sınırlı kalmayacaktır. Böyle bir çatışma tüm Türkiye’yi ve İran’ı ateş topuna çevirecektir.
Bu bağlamda Türkiye çok tehlikeli bir sürecin içerisinde.
NATO kisvesi altında ABD’nin füze kalkanları yerleştirilince Türkiye, tıpkı soğuk savaş döneminde olduğu gibi hedefe oturtuldu.
Sonradan ortaya çıkan NATO belgelerine göre Sovyetler ile NATO ülkeleri arasında vuku bulacak şiddetli savaşta cephe ülkesinin Türkiye olması planlanmış.
Yani NATO, savaşı Avrupa’da kabul etmek yerine Türkiye’yi seçmiş. Planlarını bu şekilde yapan NATO’nun Türkiye’yi üye yapmasının altında yatan sebeplerden biri de budur.
Bugün de olası İran–İsrail/ABD arasında vuku bulacak çatışmada füze kalkanını ülkesinde yerleştiren Türkiye tampon olarak, kalkan olarak görev yapacak.
Her iki tarafında bütün atakları, bütün tepkileri ilk önce Türkiye’yi vuracak. Bu gerçekler ışığında Türkiye füze kalkanı konusundaki tavrını yeniden gözden geçirmeli.
Amerika’nın ve İsrail’in Arap Baharı ve BOP gibi kirli oyunlarında Türkiye kendini kullandırmamalı.
Bu savaş Türkiye’nin savaşı değildir. Eğer illa Türkiye bir tarafı seçecekse tercihini İran’dan yana kullanmalı.
Neden mi?
Çünkü İran, hem Müslüman bir ülke hem de İsrail ve ABD başta olmak üzere bütün batılı ülkelerin sahip olduğu bir nükleer enerji üretme hakkını kullanmak istiyor. İran hiçbir ülkeyi işgal etmiş değil bugüne kadar. İsrail’in aksine İran yayılmacı bir politika gütmüyor.
Peki, bu ülkeden ne isteniyor?
Boyun eğmesi ve bağımsız her ülkenin hakkı olan nükleer enerji konusunda batıya bağımlı kalması isteniyor.
Türkiye akl–ı selimle düşünülürse tarafsız kalmalı, cesareti varsa İran’ın yanında yer almalı…
Ama Türkiye ne tarafsız kalıyor ne de İran’ın yanında yer alma cesaretini gösterebiliyor. Bu doğruları yapamayan Türkiye yapabileceği en büyük yanlışı yaparak ABD ve İsrail’in projelerinde figüran oluyor.
Bu Türkiye’ yakışmıyor.
Türkiye bir an önce bu yanlış adımlardan vazgeçerek tarihine ve medeniyetine yakışan ve kendi çıkarlarına uygun olan milli politikalara dönmeli.
Halk kendini tehdit altında hissediyor. Füze kalkanının beldelerinde istemedikleri ifade eden halk sokaklara çıkıyor sesini duyurmaya çalışıyor ama kimse bu feryadı duymuyor.
Kürecik küçük bir kasaba olabilir ama orada yerleştirilen füze kalkanı sistemleri o kadar büyük bir tehlike oluşturuyor ki, çalıştığı her gün bütün Türkiye’yi içine çeken bir savaşı davet ediyor.
Bundan dolayıdır ki füze kalkanı sadece Malatya ve Kürecik’in sorunu değildir, İstanbul’un da Ankara’nın da sorunudur. Yani bütün Türkiye’nin sorunudur.
Çünkü bölgenin iki kadim devleti Türkiye ile İran’ı karşı karşıya getirecek sürecin fitilini ateşleyen füze kalkanının fitilini ateşleyeceği tehdit, sadece Kürecik ve Malatya’yla sınırlı kalmayacaktır. Böyle bir çatışma tüm Türkiye’yi ve İran’ı ateş topuna çevirecektir.
Bu bağlamda Türkiye çok tehlikeli bir sürecin içerisinde.
NATO kisvesi altında ABD’nin füze kalkanları yerleştirilince Türkiye, tıpkı soğuk savaş döneminde olduğu gibi hedefe oturtuldu.
Sonradan ortaya çıkan NATO belgelerine göre Sovyetler ile NATO ülkeleri arasında vuku bulacak şiddetli savaşta cephe ülkesinin Türkiye olması planlanmış.
Yani NATO, savaşı Avrupa’da kabul etmek yerine Türkiye’yi seçmiş. Planlarını bu şekilde yapan NATO’nun Türkiye’yi üye yapmasının altında yatan sebeplerden biri de budur.
Bugün de olası İran–İsrail/ABD arasında vuku bulacak çatışmada füze kalkanını ülkesinde yerleştiren Türkiye tampon olarak, kalkan olarak görev yapacak.
Her iki tarafında bütün atakları, bütün tepkileri ilk önce Türkiye’yi vuracak. Bu gerçekler ışığında Türkiye füze kalkanı konusundaki tavrını yeniden gözden geçirmeli.
Amerika’nın ve İsrail’in Arap Baharı ve BOP gibi kirli oyunlarında Türkiye kendini kullandırmamalı.
Bu savaş Türkiye’nin savaşı değildir. Eğer illa Türkiye bir tarafı seçecekse tercihini İran’dan yana kullanmalı.
Neden mi?
Çünkü İran, hem Müslüman bir ülke hem de İsrail ve ABD başta olmak üzere bütün batılı ülkelerin sahip olduğu bir nükleer enerji üretme hakkını kullanmak istiyor. İran hiçbir ülkeyi işgal etmiş değil bugüne kadar. İsrail’in aksine İran yayılmacı bir politika gütmüyor.
Peki, bu ülkeden ne isteniyor?
Boyun eğmesi ve bağımsız her ülkenin hakkı olan nükleer enerji konusunda batıya bağımlı kalması isteniyor.
Türkiye akl–ı selimle düşünülürse tarafsız kalmalı, cesareti varsa İran’ın yanında yer almalı…
Ama Türkiye ne tarafsız kalıyor ne de İran’ın yanında yer alma cesaretini gösterebiliyor. Bu doğruları yapamayan Türkiye yapabileceği en büyük yanlışı yaparak ABD ve İsrail’in projelerinde figüran oluyor.
Bu Türkiye’ yakışmıyor.
Türkiye bir an önce bu yanlış adımlardan vazgeçerek tarihine ve medeniyetine yakışan ve kendi çıkarlarına uygun olan milli politikalara dönmeli.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024