Başbakan Tayyip Erdoğan, Kıbrıs konusunda nihayet "maske"sini çıkardı. AB'ci asıl yüzünü gösterdi.
Daha önce "Kıbrıs davasının mücahidi!" diye hakkında nümayişler yaptığı, hatta yerel seçim sandıkları açılana kadar "Aramızda herhangi bir sıkıntı olması mümkün mü!" şeklinde ironisel yaklaştığı KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'a, "Artık Türkiye'de konuşma!" diyecek kadar "demokratlıktan uzak" bir "Kasımpaşa cüretkârlığı"na soyundu.
Denktaş, konuşmayacak öyle mi? Başbakan Erdoğan, Kıbrıs mücahidi Denktaş'ı konuşmaktan bile menedecek öyle mi? Niye?
Denktaş, Kıbrıs'ın Rumlara ve global odaklara peşkeş çekildiğini açıkladığı için... Bu "AB-ABD oyunu"nun içinde AKP hükümetinin de bulunduğuna dikkat çektiği için...
Başbakan Erdoğan da nihayet cüretini itiraf etti önceki gün uçakta. "Kıbrıs'ta 'kazan-kazan' anlayışıyla hareket ettik; ha güneyin burada kazancı ne oldu? Güneyin kazancı büyük ölçüde toprak oldu. Başka ne oldu? Güneyden kuzeye geçecek olan Rumlar oldu" diye konuştu Başbakan Erdoğan.
Erdoğan'ın ne demek istediği açık:
KKTC toprakları, Rumlara peşkeş çekildi. Ayrıca Rumlara, geri kalan Türk toprak parçasını da istila etme hakkı tanındı.
Daha ne olacaktı, göz göre göre vatan satmak başka nasıl olur?
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, şimdi değil, şu AB sevdasının önceki koalisyonu "DSP-MHP-ANAP troykası"nın en cafcaflı günlerinde, ardından 4 Kasım Genel seçimlerinde "Kıbrıs'ın akıbetinin bu noktaya gelip dayanacağı"nı anlattı, anlattı, anlattı. Bakmayın siz bugün bazılarının "adeta Denktaş'ı istismar derecesini KKTC'nin hamiliğine soyunmaları"na; AB'ci partilerin hepsi KKTC'nin bu vahim akıbetine ortaktırlar... KKTC'nin somut olarak iç edilmeye başlandığı Gümrük Birliği'ne gözü kapalı imza atan DYP ve CHP'sinden Helsinki Sözleşmesini okumadan kabul eden DSP-MHP-ANAP troykasına kadar hemen hepsi Kıbrıs işinde pay sahibidirler, katkı sahibidirler. KKTC'nin idam sehpasını kuranlar, idamlık gömleğini giydirenler ve ilmiği boğazına geçirenler önceki AB'ciler.
Şimdiki AB'ci AKP hükümeti ise, idam sehpasındaki KKTC'nin ayaklarının altındaki sandalyeyi çekti, işi bitirdi.
Bu da oldu Kıbrıs meselesini çözmek...
Denktaş, bunu anlatıyor; Türkiye'yi yanıltıyorlar diye haykırıyor.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş, önceki günkü beyanatında çok önemli bir noktanın altını çiziyor: Kıbrıs'ta işin esası oraya "vatan gözüyle bakmak"tır.
Bu aziz millet, Kıbrıs'ta boşyere 10 bin şehit vermemiştir.
Bu azizi millet, Kıbrıs'ı uğruca can verecek düzeyde "vatan edinmiş"tir, dolayısıyla kim ne derse desin, Kıbrıs'ın sahibidir.
Bu bağlamda Kıbrıs hususunda bir bilgilendirme yapılacaksa önce Türk Milletine yapılmalı; Cumhurbaşkanı Denktaş, KKTC'den önce Türkiye'de konuşmalı, Türk Milletine konuşmalı, bir.
Kıbrıs konusunda şayet referandum yapılacaksa önce Türkiye'de yapılmalıdır, iki. Çünkü Kıbrıs, en az Türkiye kadar Türk Milleti'nindir.
Biri yavruvatan, diğeri de anavatandır.
AB sevdasıyla gözleri kör olduğu için, uğruna canların feda edildiği Kıbrıs'ı bugün "vatan" olarak görmeyip elden çıkartanlar, yarın aynı gözle Türkiye'yi feda etmezler mi?
O halde sadece Denktaş değil, herkes konuşmalı. Tüm vatanperverler konuşmalı. Tüm Türkiye konuşmalı.
Tüm Türkiye karar vermeli.
Daha önce "Kıbrıs davasının mücahidi!" diye hakkında nümayişler yaptığı, hatta yerel seçim sandıkları açılana kadar "Aramızda herhangi bir sıkıntı olması mümkün mü!" şeklinde ironisel yaklaştığı KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'a, "Artık Türkiye'de konuşma!" diyecek kadar "demokratlıktan uzak" bir "Kasımpaşa cüretkârlığı"na soyundu.
Denktaş, konuşmayacak öyle mi? Başbakan Erdoğan, Kıbrıs mücahidi Denktaş'ı konuşmaktan bile menedecek öyle mi? Niye?
Denktaş, Kıbrıs'ın Rumlara ve global odaklara peşkeş çekildiğini açıkladığı için... Bu "AB-ABD oyunu"nun içinde AKP hükümetinin de bulunduğuna dikkat çektiği için...
Başbakan Erdoğan da nihayet cüretini itiraf etti önceki gün uçakta. "Kıbrıs'ta 'kazan-kazan' anlayışıyla hareket ettik; ha güneyin burada kazancı ne oldu? Güneyin kazancı büyük ölçüde toprak oldu. Başka ne oldu? Güneyden kuzeye geçecek olan Rumlar oldu" diye konuştu Başbakan Erdoğan.
Erdoğan'ın ne demek istediği açık:
KKTC toprakları, Rumlara peşkeş çekildi. Ayrıca Rumlara, geri kalan Türk toprak parçasını da istila etme hakkı tanındı.
Daha ne olacaktı, göz göre göre vatan satmak başka nasıl olur?
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, şimdi değil, şu AB sevdasının önceki koalisyonu "DSP-MHP-ANAP troykası"nın en cafcaflı günlerinde, ardından 4 Kasım Genel seçimlerinde "Kıbrıs'ın akıbetinin bu noktaya gelip dayanacağı"nı anlattı, anlattı, anlattı. Bakmayın siz bugün bazılarının "adeta Denktaş'ı istismar derecesini KKTC'nin hamiliğine soyunmaları"na; AB'ci partilerin hepsi KKTC'nin bu vahim akıbetine ortaktırlar... KKTC'nin somut olarak iç edilmeye başlandığı Gümrük Birliği'ne gözü kapalı imza atan DYP ve CHP'sinden Helsinki Sözleşmesini okumadan kabul eden DSP-MHP-ANAP troykasına kadar hemen hepsi Kıbrıs işinde pay sahibidirler, katkı sahibidirler. KKTC'nin idam sehpasını kuranlar, idamlık gömleğini giydirenler ve ilmiği boğazına geçirenler önceki AB'ciler.
Şimdiki AB'ci AKP hükümeti ise, idam sehpasındaki KKTC'nin ayaklarının altındaki sandalyeyi çekti, işi bitirdi.
Bu da oldu Kıbrıs meselesini çözmek...
Denktaş, bunu anlatıyor; Türkiye'yi yanıltıyorlar diye haykırıyor.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş, önceki günkü beyanatında çok önemli bir noktanın altını çiziyor: Kıbrıs'ta işin esası oraya "vatan gözüyle bakmak"tır.
Bu aziz millet, Kıbrıs'ta boşyere 10 bin şehit vermemiştir.
Bu azizi millet, Kıbrıs'ı uğruca can verecek düzeyde "vatan edinmiş"tir, dolayısıyla kim ne derse desin, Kıbrıs'ın sahibidir.
Bu bağlamda Kıbrıs hususunda bir bilgilendirme yapılacaksa önce Türk Milletine yapılmalı; Cumhurbaşkanı Denktaş, KKTC'den önce Türkiye'de konuşmalı, Türk Milletine konuşmalı, bir.
Kıbrıs konusunda şayet referandum yapılacaksa önce Türkiye'de yapılmalıdır, iki. Çünkü Kıbrıs, en az Türkiye kadar Türk Milleti'nindir.
Biri yavruvatan, diğeri de anavatandır.
AB sevdasıyla gözleri kör olduğu için, uğruna canların feda edildiği Kıbrıs'ı bugün "vatan" olarak görmeyip elden çıkartanlar, yarın aynı gözle Türkiye'yi feda etmezler mi?
O halde sadece Denktaş değil, herkes konuşmalı. Tüm vatanperverler konuşmalı. Tüm Türkiye konuşmalı.
Tüm Türkiye karar vermeli.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019