Özel hastaneler, halka yakın hatta en işlek yerlerde mantar gibi türerken iktidar partisi, 'şehir hastaneleri rüyamızdır, hayalimizdir' diyerek şehirlerin en uzak noktalarına devasa binalar yaptırdılar.
Nasıl? Bilindik, 'X' firmalarına ihale elden teslim ediliyor. Bu firmalara bedelsiz olarak arazi veriliyor.
Ardından Sağlık Bakanlığı tahsis edilen arazi de yapılmak üzere bu firmanın önüne inşaat planı koyuyor. Firmada plan dahilinde hastaneyi inşa ediyor.
Tabi arazi büyük ve bedelsiz olduğu için 'X' firmalar kalan araziye, gelirleri kendilerine ait olmak üzere otopark, alış-veriş merkezleri, otel gibi para getiren işletmelerde yerleştiriyor.
Hastaneye dönersek! Hastanenin bakım, onarım, yemek, temizlik, bilgi işlem gibi bütün giderlerini de Sağlık Bakanlığı üstleniliyor. Diğer giderler içinde 'X' firmalarına garanti içinde yeni bir garanti daha veriliyor.
Birde hasta garantisi var. Şehir hastanesi yapan 'X' firmalara, %70 yatak doluluk garantisi veriyor. Hasta gelmezse, hasta olmayanlardan bedel alınarak o, 'X' firmasına verileceği de garanti ediliyor.
Hastane bittiğinde açılışı büyük endamlarla yapılıyor! 'Türkiye sağlıkta devrim yaptık, hayallerimiz gerçek oldu, bizi kıskananlar var' cümleleri gırla gidiyor.
Tabi bu projelerin tamamı batık, zarar ediyordu. En son zarar ettiklerini kabul ettiler ve "Şehir hastanelerimize bakın. Zarar ettiğini söylüyorlar. Halkımıza hizmet etmek için zarar ediyorsak varsın zarar edelim' postasını bile koydular!
Peki, nasıl zarar ediyordu?
Devlet, kendisine ait olan ve özel kişilerin kullanımına verilen arsadan kira almak yerine, bu firmalara kira ödüyor.
Başka? Devlet, hizmet bedeli ödüyordu.
Başka? Sözleşme gereği hasta garanti bedeli ödüyordu.
Sağlık Bakanlığı zararın miktarını da açıkladı; Bakanlığın 2020 yılına ilişkin yayınladığı mali tabloya göre şehir hastanelerine 2020 yılında 5 milyar 516 milyon TL kira ve 3 milyar 223 milyon TL'lik hizmet bedeli ödenmiş. Toplam 8 buçuk milyar TL.
Diğer taraftan Genel Sağlık-İş Sendikası Başkanı Zekiye Bacaksız, şehir hastanelerine 2021 yılında ödenecek rakamın yaklaşık 16.3 milyar liraya çıkacağını ve bu ödemeler 25 yıl devam edeceğini ifade ediyordu.
Ve bir gece ansızın öğrendik ki, Adana, Yozgat, Elâzığ, Bursa ile İstanbul Başakşehir Çam ve Sakura şehir hastaneleri, Danimarkalı bir şirkete satılmış.
Sağlık Bakanı günlerce sustu ve en sonunda iddiaları tank-palet fabrikası mantığıyla cevapladı.
Tank-palet mantığı neydi? Satmadık, sadece işletmesini devrettik. Sağlık Bakanı da diyor ki; "Hastanelerin, binaların satışı, devri söz konusu değil. Hastaneler de, binalar da, arsalar da devletindir. Kamuoyunda söylenenler tamamen yanlış. Sadece bazı hizmetlerde, bu hizmetleri veren firmalarda değişikliğe gidildi" dedi.
Sayın Bakanım! Vatandaşın psikolojisi zaten bozuk. Birde siz katkıda bulunmayın.
Özetlersek! Satacak bir şey bırakmadıkları için şimdi de rüyalarını, hayallerini satıyorlar.
Fahrettin Poyraz'ı tanımayan kaldı mı?
11 maaş alması ile güdeme gelmişti. AKP'nin 22 ve 23. Dönemde Bilecik Milletvekili olan ardından 24. Dönemde Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu Başkanı yapan Fahrettin Poyraz'ı o yıllarda belli bir kesim tanırken Tarım ve Kredi Kooperatifleri Birliği Genel Müdürü olduğunda tüm Türkiye tanıdı.
Neden? 11 maaş aldığı için. Gerçi "ben maaş değil, huzur hakkı alıyorum" diyerek iddiaları reddeden Fahrettin Poyraz'a bu kadar huzurlu nasıl oldunuz, sorusu da soruldu ama cevap vermedi!
Şimdi ise Milli gazeteden Sadettin İnan bu huzurun detaylarını yazdı.
İnan'ın haberine göre Tarım Kredi Kooperatifleri'nden aylık ortalama 50 bin lira maaş alan Poyraz, 3 ayda bir ikramiye, yılda 2 ile 3 maaş tutarında teşvik primi, GÜBRETAŞ ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı'ndan aylık 12'şer bin lira huzur hakkı ücreti alıyor.
Ayrıca GÜBRETAŞ'ın, İran'da ortağı olduğu RAZİ şirketinden aylık 7 bin avro huzur hakkı ücreti de alıyormuş.
Özetle milletvekili emekli maaşıyla birlikte bir aylık huzurlu yaşam bedeli 180 bin lirayı buluyormuş Bay Poyraz'ın.
Dahası Tarım Kredi Kooperatiflerine atanmasının hukuksuz olduğu iddia ediliyor.
Hakkında bu kadar skandal çıkan bir isim için hiçbir işlem yapılmaması ise huzurun devamı olduğu yönünde algılanıyor. Sizce?
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025