Rusya'nın net duruşu

Gezi Parkı eylemleri devam ederken, dünyada da çok önemli gelişmeler yaşanıyor.Geçtiğimiz günlerde Kuzey İrlanda’da Rusya, ABD, Japonya, Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya ve Kanada’nın katıldığı G-8 zirvesi yapıldı. Zirveye, Rusya damgasını vurdu.Rusya dışındaki bütün ülkeler, Suriye’yi kan gölüne çeviren isyancı teröristlerden yana tavırlarını ortaya koyarken, Esad’ın yanında olan Rusya yine bütün tezlerini bunlara kabul ettirdi.Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin diğer liderlere, “Suriye muhalefetinde sadece insanları öldürenler değil, iç organlarını yiyen insanlar da bulunuyor. Bu insanları mı desteklemek istiyorsunuz, bu politikanın insanlık ilkeleriyle ne alakası var?” ifadelerini kullanarak son derece net ve açık bir mesaj verdi.Bu ifadeler Putin’in Suriye’de yaşananları çok iyi bildiğini göstermektedir.Zirve’nin devam ettiği saatlerde Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Aleksander Lukaşeviç’ten önemli bir açıklama geldi:“Uçuşa yasak bölge kararının Libya’da nasıl uygulandığını çok iyi biliyoruz. Suriye’de böyle bir karar alınması uluslar arası hukuk kurallarına aykırı ve bu düşüncemizden kesinlikle vazgeçmeyeceğiz. Suriye muhalefetine silah verilmesi bölgedeki şiddeti daha da tırmandıracak, bir yandan askeri müdahale olmayacağını açıklayıp diğer taraftan da muhalefeti silahlandırarak çözüme varılamaz.”Hem Devlet Başkanı hem de Dışişleri Bakanlığı düzeyindeki açıklamalar Rusya’nın Suriye politikasındaki kararlılığını ortaya koymaktadır.Ve ifade edilen gerekçeler de diğer ülkelerin hayır diyemeyeceği gerekçeler…İnsan organlarını yiyen muhalifler, uçuşa yasak bölgenin Libya’da ne anlama geldiği, muhalifleri silahlandırmanın ne tür sonuçlara neden olacağı ve buna benzer bütün gerekçeler Rusya’nın Suriye tezini güçlendirmektedir.Ama Rusya’yı güçlü kılan elbette ki elindeki gerekçeler değildir.Bugün Rusya değil de aynı gerekçelerle Suriyeli yetkililer uluslar arası toplumun karşısına çıksa emin olun ki hiçbir netice alması mümkün değil.Hepimiz iyi biliyoruz ki, ABD, Fransa ve İngiltere gibi ülkeler önlerine konulan gerekçelerden ziyade, o gerekçeleri koyana bakmaktadırlar.Gerekçeler doğrudur, inkarı mümkün değildir ama bunları Rusya önlerine koymaktadır.Dün kitle imha silahı olmadığı BM tarafından rapor halinde sunulduğu halde “var” düzmecesiyle Irak’ı işgal edenlerin sadece gerekçelere bakmadıkları kesin…Rusya bu etkin duruşunu, ekonomisini millileştirmesine borçludur. İktisadi bağımsızlık diğer bütün sahalarda bağımsızlığı getirir ve o ülkeyi tüm dünya üzerinde söz sahibi kılar.Ve Rusya’nın bu noktaya gelmesindeki en büyük ekonomik faktör ise Prof. Dr. Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Modeli’dir. Bunu ben söylemiyorum, Sayın Baş’ı Rusya Parlamentosu’na davet eden Putin’in danışmanı, siyasi parti liderleri ve Rus bilim adamları söylüyor.Gelelim, ABD Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone’nin AKP Genel Merkezi ziyaretine… Elbette ki bu ziyaret basının aksettirdiği gibi iyi niyeti ifade etme ziyareti değildi. AKP’lilerin mutlu olduğu gibi Gezi Parkı eylemlerinde yıpranan AKP’ye ve Erdoğan’a ara gazı verme ziyareti de değildi. Ziyaretin asıl nedeni, iki gündem maddesinden biri olan ama hiç ön plana çıkartılmayan Suriye konusuydu.Gezi Parkı eylemleri sırasında Sayın Erdoğan’ın karşısında duran ve deliğe süpürme sinyalleri veren ABD, deliğe süpürülmenin biraz daha ertelenmesi için çıtası yüksek bir Suriye talebinde mi bulundu? Eğer böyle bir talep gündeme geldiyse, emin olun ki bu, “ölümlerden ölüm beğen” cinsindendir.Bu talebi yerine getirmeyip biz mi ipini çekelim, yoksa talebi yerine getirip ipini kendin mi çekersin tarzında…Koskoca(!) ABD elçisi babasının hayrına gelecek değil ya…