Putin'e yakın isimlerin suikastlara maruz kalması, bir taraftan uygulanan baskılar diğer taraftan da uzatılan havuçlarla ABD'nin başını çektiği Batı dünyasına karşı mücadele etmekten vazgeçen Rusya, ortaya koyduğu bu tavır değişikliğini uyguladığı son politikalarla da açıkça gösteriyor. Önceki yazılarımda bu noktada oldukça önemli örnekler paylaşmıştım, her geçen gün bunlara yeni ilaveler oluyor.
Güncel örneklere geçmeden önce Rusya hakkında şu temel tespiti yapmalıyız; Rusya son yüzyıl içinde 4 kez sistem değişikliğine gitti.
Ekim 1917'de Bolşevik isyanıyla Batının oyuncağı haline gelen Çarlık Rusya'sı yıkıldı, yerine Komünist sistemi esas alan Sovyetler Birliği (SSCB) kuruldu.
1985 yılında iktidara gelen Mihail Gorbaçov'un başlattığı ve Glastnost ve Perestroyka denilen 6 yıl süren reform sürecinin ardından 1991 yılının sonunda SSCB resmen dağıldı. Bu dönemde ve bundan sonra 2005 yılına kadar da Rusya Kapitalist Batılı ülkelerin tam olarak kontrolü altına girdi. Kurumları Batılı ülkelerin eline geçti, halkı perişan vaziyete düştü.
2005 yılında tanıştığı vatansever modelle yeniden toparlanan Rusya, ABD'nin suikastlarına ve baskılarına dayanamadı, uyguladığı modelden elde ettiği kazanımları elinin tersiyle iterek yeniden Batılı ülkelerin kontrolüne girdi.
Her seferinde Batılı ülkelerden kazık yiyen Rusya, yaşadığı "ikilem"den asla kurtulamadı, bunda da en büyük etken mücadele ruhunun olmamasıdır; biraz mücadeleden sonra ardından büyük bir korku hali yaşamasıdır.
Batıya ve özellikle de ABD'ye karşı müthiş bir komplekse sahip. Ve bu hal, dünya liderliğine soyunan bir iradede asla olmaması gereken bir özellik; bu sebeple de Rusya dünya siyasetinde 1 ileri, 2 geri gidiyor. Bundan sonra da vatansever modelle elde ettiği ivmeyi asla yakalayamayacak.
Bu tespitlerden sonra güncel örneklere geçelim. Astana süreciyle birlikte Türkiye'nin hassasiyetlerine dikkat etmeye çalışan Rusya, bir anda tavır değişikliğine giderek terör örgütü PYD'nin Cenevre toplantılarına katılmasını talep ederek ABD'nin ağzıyla konuşmaya başladı.
Reuters'ın dünkü haberine göre, Rusya Dışişleri Bakanı Yardımcısı Mikhail Bogdanov, Suriye'de barış sağlanması için Esad rejimi ve muhaliflerin temsilcilerinin katıldığı Cenevre görüşmelerinde, PYD'nin de yer alması gerektiğini savundu. Ve bu adımı, Türkiye'nin PYD'yi terör örgütü PKK'nın Suriye kolu olarak tanımlamasına ve bu görüşmelere katılmasına da şiddetle karşı çıkmasına rağmen atıyor. Demek ki ABD-Rusya ikilisinin ABD lehine anlaşmasıyla bundan sonra Türkiye üzerinde sadece PYD konusunda değil, her konuda çifte baskı uygulanacak.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, terörle mücadele gibi konularda Rus ve ABD istihbarat servisleri arasındaki diyaloğun yeniden başlatılması gerektiğini söyledi. Putin, ABD ve NATO üyesi ülkelerin istihbarat servisleri ile diyaloğun başlatılmasının da tüm tarafların çıkarına olacağını vurguladı.
Rusya, son 1 ay içinde ABD ve NATO ile askeri işbirliği, dış politikada işbirliği gibi birçok konularda anlaştı şimdi de istihbaratta işbirliğine gitme adımları konuşuluyor. Ve her zaman ifade ettiğimiz gibi bütün bu işbirlikleri ABD lehine oluyor.
ABD cenahından da bunu destekleyen açıklamalar geliyor.
ABD Hava Kuvvetleri Merkez Komutanlığı Komutanı Jeffrey Harrigian, Suriye hava sahasındaki kazaların önlenmesi için Rusya ile istişarelerin daha üst düzeyde yapılması gerektiğini söyledi. Merkez Komutanlığı Sözcüsü Albay John Thomas da, ABD ordusunun Rus ordusu ile iletişimde kullanılan teknolojinin geliştirilmesinden yana olduğunu aktardı.
Suriye sahasında da Astana'nın büyüsü bozuldu. ABD-Rusya mutabakatı Suriye'deki ateşkes sürecini baltaladı.
Suriye'de muhaliflerin bulunduğu İdlib'in Eriha ilçesinde yerleşim alanına ''nüfuz edici'' bombalarla düzenlenen saldırıda 13 sivil öldü, 30 kişi enkaz altında kaldı. Eriha'daki sivil savunma yetkililerinden Muhammed Haşim, bu saldırının Rus savaş uçağı tarafından yapıldığını söyledi.
Yine ateşkes olmasına rağmen ÖSO ile Suriye ordusu El Bab'ın güneyinde bulunan Tadif kasabasında çatıştılar. Bu çatışmada, kaç ÖSO'lu öldüğü açıklanmadı ama Suriye ordusundan 22 kişinin öldüğü belirtildi.
Rusya'nın dünya ve Ortadoğu politikalarında ABD lehine geri adım atması yakın gelecekte daha birçok ciddi olumsuz gelişmelere neden olacak.
Çünkü Ortadoğu üzerinde Büyük Ortadoğu Projesi hesabı güden Batının hakim olduğu tek kutuplu bir dünya, İslam coğrafyasına kan ve gözyaşından başka hiçbir şey getirmemiştir. Batının yeniden dümen suyuna giren Rusya da elbette ki, bu kötü gidişattan daha önce olduğu gibi nasibini alacaktır.
Güncel örneklere geçmeden önce Rusya hakkında şu temel tespiti yapmalıyız; Rusya son yüzyıl içinde 4 kez sistem değişikliğine gitti.
Ekim 1917'de Bolşevik isyanıyla Batının oyuncağı haline gelen Çarlık Rusya'sı yıkıldı, yerine Komünist sistemi esas alan Sovyetler Birliği (SSCB) kuruldu.
1985 yılında iktidara gelen Mihail Gorbaçov'un başlattığı ve Glastnost ve Perestroyka denilen 6 yıl süren reform sürecinin ardından 1991 yılının sonunda SSCB resmen dağıldı. Bu dönemde ve bundan sonra 2005 yılına kadar da Rusya Kapitalist Batılı ülkelerin tam olarak kontrolü altına girdi. Kurumları Batılı ülkelerin eline geçti, halkı perişan vaziyete düştü.
2005 yılında tanıştığı vatansever modelle yeniden toparlanan Rusya, ABD'nin suikastlarına ve baskılarına dayanamadı, uyguladığı modelden elde ettiği kazanımları elinin tersiyle iterek yeniden Batılı ülkelerin kontrolüne girdi.
Her seferinde Batılı ülkelerden kazık yiyen Rusya, yaşadığı "ikilem"den asla kurtulamadı, bunda da en büyük etken mücadele ruhunun olmamasıdır; biraz mücadeleden sonra ardından büyük bir korku hali yaşamasıdır.
Batıya ve özellikle de ABD'ye karşı müthiş bir komplekse sahip. Ve bu hal, dünya liderliğine soyunan bir iradede asla olmaması gereken bir özellik; bu sebeple de Rusya dünya siyasetinde 1 ileri, 2 geri gidiyor. Bundan sonra da vatansever modelle elde ettiği ivmeyi asla yakalayamayacak.
Bu tespitlerden sonra güncel örneklere geçelim. Astana süreciyle birlikte Türkiye'nin hassasiyetlerine dikkat etmeye çalışan Rusya, bir anda tavır değişikliğine giderek terör örgütü PYD'nin Cenevre toplantılarına katılmasını talep ederek ABD'nin ağzıyla konuşmaya başladı.
Reuters'ın dünkü haberine göre, Rusya Dışişleri Bakanı Yardımcısı Mikhail Bogdanov, Suriye'de barış sağlanması için Esad rejimi ve muhaliflerin temsilcilerinin katıldığı Cenevre görüşmelerinde, PYD'nin de yer alması gerektiğini savundu. Ve bu adımı, Türkiye'nin PYD'yi terör örgütü PKK'nın Suriye kolu olarak tanımlamasına ve bu görüşmelere katılmasına da şiddetle karşı çıkmasına rağmen atıyor. Demek ki ABD-Rusya ikilisinin ABD lehine anlaşmasıyla bundan sonra Türkiye üzerinde sadece PYD konusunda değil, her konuda çifte baskı uygulanacak.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, terörle mücadele gibi konularda Rus ve ABD istihbarat servisleri arasındaki diyaloğun yeniden başlatılması gerektiğini söyledi. Putin, ABD ve NATO üyesi ülkelerin istihbarat servisleri ile diyaloğun başlatılmasının da tüm tarafların çıkarına olacağını vurguladı.
Rusya, son 1 ay içinde ABD ve NATO ile askeri işbirliği, dış politikada işbirliği gibi birçok konularda anlaştı şimdi de istihbaratta işbirliğine gitme adımları konuşuluyor. Ve her zaman ifade ettiğimiz gibi bütün bu işbirlikleri ABD lehine oluyor.
ABD cenahından da bunu destekleyen açıklamalar geliyor.
ABD Hava Kuvvetleri Merkez Komutanlığı Komutanı Jeffrey Harrigian, Suriye hava sahasındaki kazaların önlenmesi için Rusya ile istişarelerin daha üst düzeyde yapılması gerektiğini söyledi. Merkez Komutanlığı Sözcüsü Albay John Thomas da, ABD ordusunun Rus ordusu ile iletişimde kullanılan teknolojinin geliştirilmesinden yana olduğunu aktardı.
Suriye sahasında da Astana'nın büyüsü bozuldu. ABD-Rusya mutabakatı Suriye'deki ateşkes sürecini baltaladı.
Suriye'de muhaliflerin bulunduğu İdlib'in Eriha ilçesinde yerleşim alanına ''nüfuz edici'' bombalarla düzenlenen saldırıda 13 sivil öldü, 30 kişi enkaz altında kaldı. Eriha'daki sivil savunma yetkililerinden Muhammed Haşim, bu saldırının Rus savaş uçağı tarafından yapıldığını söyledi.
Yine ateşkes olmasına rağmen ÖSO ile Suriye ordusu El Bab'ın güneyinde bulunan Tadif kasabasında çatıştılar. Bu çatışmada, kaç ÖSO'lu öldüğü açıklanmadı ama Suriye ordusundan 22 kişinin öldüğü belirtildi.
Rusya'nın dünya ve Ortadoğu politikalarında ABD lehine geri adım atması yakın gelecekte daha birçok ciddi olumsuz gelişmelere neden olacak.
Çünkü Ortadoğu üzerinde Büyük Ortadoğu Projesi hesabı güden Batının hakim olduğu tek kutuplu bir dünya, İslam coğrafyasına kan ve gözyaşından başka hiçbir şey getirmemiştir. Batının yeniden dümen suyuna giren Rusya da elbette ki, bu kötü gidişattan daha önce olduğu gibi nasibini alacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- ‘Onlar Kur'an'ın müşahhas halidir’ / 22.03.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- ‘Onlar Kur'an'ın müşahhas halidir’ / 22.03.2025