Rusya'nın içinden adeta yeni bir Sovyetler hortladı.
Ukrayna'nın doğusundaki Donbass denilen bölgedeki Ruslara Kiev yönetiminin zulüm uyguladığı iddiaları uzunca bir süredir Moskova tarafından seslendiriliyordu.
Geçen yılın sonlarına doğru Ukrayna sınırına büyük askeri yığınak yapan Rusya, önce bu bölgedeki Donetsk ve Lugansk özerk yönetimlerinin bağımsızlığını tanıdı sonra da buradaki yerel yöneticilerin destek talep etmesiyle Rus askerlerini bölgeye gönderdi.
Çoğu ülke tanımasa da Donbass'taki özerk yönetimlerin liderlerinin destek talebiyle asker gönderme kararını veren Rusya lideri Putin, dünya ülkeleri nezdinde–çok inandırıcı bulunmasa da- hamlesini savunabilecek bir hukuki dayanak sağlamış oldu.
Ancak gelin görün ki, Donbass bölgesine girerek başlayan Putin'in 'özel askeri operasyon' diye nitelediği hamle Ukrayna'yı işgal harekâtına dönüştü.
Kırım yarımadasından kuzey, doğu ve batı yönlerine doğru üç yönde ilerleyen Rusya güçleri, Azak Denizi kıyısındaki Melitopol ve Berdyansk şehirlerinde kontrolü el almış durumda. Karadeniz kıyısındaki Odessa ve Herson şehirlerinin de düşmesi an meselesi.
Rusya'nın Ukrayna'nın Karadeniz kıyılarını tamamen ele geçirme hedefi olduğu ifade ediliyor. Bu gerçekleşirse Türkiye en uzun Karadeniz kıyı uzunluğuna sahip ülke olma konumunu Rusya'ya kaptıracak.
Halihazırda Türkiye'nin Karadeniz kıyı uzunluğu bin 700 kilometre, Gürcistan'ın 322 kilometre, Rusya'nın 421 kilometre, Ukrayna'nın ise Kırım ve Azak Denizi kıyıları dahil bin 756 kilometredir.
Kırım'ı daha önce ilhak eden Rusya, Ukrayna'nın tüm kıyı şeridini ele geçirdiğinde Karadeniz'deki kıyı uzunluğu 2 bin 177 kilometreye çıkacaktır.
Ancak bu Türkiye'nin kıyı uzunluğunu ve münhasır ekonomik bölge alanını değiştirmeyeceği için bizim için çok büyük bir sorun teşkil etmeyecek.
Bu ayrıntıyı bir kenara koyarak asıl dikkat çekmek istediğim noktaya gelelim.
Rusya, geçmişte Sovyetler'e bağlı şimdi Batılı ülkelere ve de NATO'ya yakın duran ülkeleri Ukrayna'yı güç kullanarak NATO'dan uzaklaştırmayı hedeflese de aslında daha çok NATO'nun saflarına doğru itiyor.
Ukrayna'da son aylarda yaşananlar ve 7. gününe giren savaşı gördükten sonra Finlandiya ve İsveç gibi ülkelerde yapılan kamuoyu araştırmaları da bu gerçeğe işaret ediyor.
Söz konusu araştırmalar Putin'in Ukrayna'yı işgalinin Avrupa'daki insanların görüşlerini kökten değiştirdiğini gösteriyor.
Finlandiyalı kamu yayıncısı YLE için yapılan bir anket, ülke nüfusunun çoğunluğunun ilk kez NATO'ya katılmaktan yana olduğunu ortaya koydu.
Bu kuruluşun 2017'de 'Finlandiya'nın NATO ittifakına katılmasını ister misiniz' sorusuna Finlerin yalnızca yüzde 19'u 'evet' derken, savaş henüz başlamadan Ocak ayında yapılan son ankette aynı soruya Finler yüzde 30 'evet' demiş.
Araştırmayı gerçekleştirilen kuruluşun direktörü Juho Rahkonen, kamuoyundaki bu radikal değişimi, "Finlandiya'da NATO üyeliğinden yana olanlarla karşı olanların yüzdeleri yer değiştirdi" ifadeleriyle değerlendiriyor.
Benzer bir anket de İsveç'te yapılmış.
İsveçli kamu yayıncısı SVT tarafından geçen hafta yaptırılan bir ankette, İsveçlilerin yüzde 41'i NATO'ya 'evet' derken yüzde 35'i hayır demiş.
Anket İsveç'teki NATO üyeliğine verilen desteğin de arttığını gösteriyor.
Finlandiya anketi, İsveç'in ittifaka katılmak için başvurması halinde Finlerin NATO üyeliğine verdikleri desteğin yüzde 66'ya çıkacağını ortaya koyuyor.
Rusya geçen hafta, Finlandiya ve İsveç'e ittifaka katılmaya çalışırlarsa Moskova'dan "ciddi askeri-politik sonuçlarla" karşılaşacakları konusunda uyarıda bulunmuştu.
Bütün bunlar Rusya'nın Ukrayna'da birkaç mevzi kazanabilse dahi uzun vadede kaybeden taraf olacağını gösteriyor.
Rusya eski Sovyetler Birliği ve bağlı ülkeleri NATO'dan uzaklaştırmak için yaptıklarıyla onları çok daha fazla NATO ve batı yandaşı yapıyor.
Bu, Atatürk'ün 'Sovyetler Birliği'ne karşı asla bir saldırı politikası gütmeyeceksiniz. Doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak Sovyetler'e yöneltilmiş herhangi bir antlaşmaya girmeyecek ve böyle bir antlaşmaya imza koymayacaksınız' uyarısına rağmen Türkiye'yi NATO saflarına mahkum eden eski Sovyetlerin düştüğü handikaptı, şimdi de aynı handikap Rusya'nın sorunu olmuş durumda...
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024