Hafta sonu Başbakan Tayyib Erdoğan, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen AKP parti kongresine katılmak ve PTT binasını açmak için Kilis'teydiler.Haftalardır süren hummalı bir çalışma sonrası Sayın Başbakan şu sözlerle kurdeleyi kestiler.Posta bir ülkenin can damarıdır. Haberleşmeyi temin edemeyen bir ülkenin ilerlemesi söz konusu değildir. Habercilik özgürlük demektir. Bizim iletişim özgürlüğümüzün teminatı da postadır. Türkiye de ilk posta TBMM 'nin bahçesinde bir çadırda kurulmuştur. Nereden nereye geldiğimizi siz tasavvur ediniz. Bu ilerleme bir azimdir, bir aşktır. PTT geriye giden bir posta işletmesi değil, çağı yakalayan bir kuruluş olmuştur. Diyerek açılışı yapmıştır. İsterseniz Başbakanın bu konuşmasını bir tahlil edelim. Bilindiği üzere PTT Posta, Telefon, Telgraf kelimelerinin kısaltılarak ifadesidir. Geçmişte bu hizmetler için kurulan PTT' nin Telgraf bölümü gerek cep telefonları gerekse diğer iletişim araçlarının gelişmesiyle kapatılmış, telefon kısmı ise Davos'ta ve İsrail'de Yahudi iş adamı Ofer'le yapılan görüşmeler neticesinde birkaç yıllık karına ( 6,5 milyar USD ) yabancı sermayeye peşkeş çekilmiştir.Sizin anlayacağınız PTT nin yalnızca Posta bölümü kalmış oda evlere telefon borcu, kredi kartı borçları, trafik ceza, haciz ihbarnameleri getiren bir kuruluş haline gelmiştir. Dolayısıyla başbakanın dediği gibi PTT ileriye giden çağı yakalayan bir kuruluş değil bilakis küçülen bir kurum halini almıştır.Haberleşme özgürlüğümüz ise yahudi sermayedar Ofer'in müsaade ettiği ölçüde müsaade ettiği fiyata olacaktır.Birde başbakana bu vatanın evladı olarak şunu soruyorum. Acaba iki katlı posta binasını üç bakanınızla beraber büyük bir gururla açarken hemen sağ tarafında büyük bir ihtişamla duran ve Nurol Limak Şirketine satılan Tekel Suma Fabrikasına bakıp hiç içiniz sızlamadı mı?Bu fabrika ve bunun gibi 16 tesisi, içinde hammaddesiyle birlikte 280 milyon dolara, 5 yılda ödenmek şartıyla satmıştınız.Kilis üzüm üreticiler birliği başkanı Kahraman Ünler, Kilis Millet Vekili Sayın Hasan Kara' nın da hazır bulunduğu bir toplantıda 2 yıl önce Nurol Limak Şirketine özelleştirilen fabrikaların yalnızca % 30 una 1 milyar 200 milyon dolara bir Amerikan şirketine satıldığını hatırlattı.Milletvekili Hasan Kara' nın cevabı ise tam maliye bakanı Unakıtan'lık bir cevap! Biz iktidara geldiğimizde Türkiye'nin hiçbir şeyi para etmiyordu. 3 yıl gibi kısa bir dönem içerisinde uyguladığımız ekonomik politikalarla ne kadar mesafe aldığımızı tekeldeki bu satıştan anlayabilirsiniz. 280 milyon dolara sattık. Bu gün sadece % 30 u 1 milyar 200 milyon dolarlık bir değere ulaşması övünülecek bir rakamdır. Hükümetin borç batağında üç kuruşa takla attığı asgari ücreti dahi her kesime vergi üstüne vergi saldığı bir ortamda bu özelleştirme rantlarının kimin boğazına gittiğini millet merak ediyor. Sayın vekillerimiz millet sizi devletin kurumlarını satan, sınırdaki mayınlı arazileri yabancılara kiraya veren vekiller olarak hatırlamalarını istemiyorsanız milli ve vicdani sorumluluğunuzu tekrar kontrol ediniz. Zira mahkeme kadıya mülk değildir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alaiddin Özkar / diğer yazıları
- Kilis Valisi ve Belediye Başkanı’na açık mektup / 07.12.2024
- Vergi, ceza, zam / 17.09.2024
- Üniversite mezunu işçiler / 29.07.2024
- Kurbandan maksat / 14.06.2024
- Herkes, şehrül-emin olabilir mi? / 16.01.2024
- Ömür sermayesi bitmeden / 11.01.2024
- Şafakta Savaşanlar -2- / 08.12.2023
- Şafakta Savaşanlar -1- / 07.12.2023
- Şimdi ekim zamanı / 25.10.2023
- Onlar hakikate inanmazlar / 19.07.2023
- Vergi, ceza, zam / 17.09.2024
- Üniversite mezunu işçiler / 29.07.2024
- Kurbandan maksat / 14.06.2024
- Herkes, şehrül-emin olabilir mi? / 16.01.2024
- Ömür sermayesi bitmeden / 11.01.2024
- Şafakta Savaşanlar -2- / 08.12.2023
- Şafakta Savaşanlar -1- / 07.12.2023
- Şimdi ekim zamanı / 25.10.2023
- Onlar hakikate inanmazlar / 19.07.2023