Seçim sonrası zamlar, vergiler ardı ardına patlamaya başladı. Aslında perşembenin gelişi, çarşambadan belliydi, az buçuk ülke gündemini takip eden herkes bunu rahatlıkla görebilirdi.
İktidar doları ve faizi, belli bir seviyede tutmak ve seçime öyle girmek için, Suudi Arabistan'dan 5 milyar, Katar'dan 10 milyar, BAE'den 5 milyar dolar taze kaynak bulmuştu.
Bu da yetmedi, iktidar Rusya'dan aldığı doğalgazın ödemesini iki yıl ötelemişti.
Kur, Merkez Bankasının arka kapıdan sattığı dolarlarla sabit tutuldu, çünkü halk dolar yükselmediği zaman ekonominin iyi gittiğine inanmaktaydı.
Bu algıyı oluşturmak için iktidar 128 milyar doları satmak mecburiyetinde kaldı. Seçim dönemine girildiğinde enerji fiyatları sabitlendi, bir ay doğalgaz hanelere bedava verildi, hatta petrol ürünlerine %30'a yakın indirim yapıldı. Ayrıca ihtiyaç sahiplerine sosyal devlet projeleri adı altında bol keseden, seçim rüşveti niteliğinde para aktarıldı.
Tüm bunlar, ülke zararına da olsa seçimi kazanmak için iktidar tarafından yapılmış uygulamalar olduğu aşikârdı.
Hâlbuki gerçekte Türkiye ekonomisi her alanda SOS veriyor, yalnızca gelecek bir yılda dış borç geri ödemeleri ve cari açık finansmanı için gereksinim duyduğu para 216 milyar doları aşıyordu. Bu çok büyük bir meblağ ve bu fatura seçimden sonra ağır bir şekilde vatandaşa yansıyacaktı.
Nitekim şu anda yapılan zamlar, arttırılan vergiler işin daha fragmanı, esas film yerel seçimlerden sonra başlayacak.
O gün, algı operasyonuna kapılan, serap gören vatandaşa durumun vahametini anlatmaya çalışsak da bizi dinlemenin ötesinde bir de teröristlerle beraber olmakla suçladılar.
Ne yazık ki geçmiş dönemlerde olduğu gibi halkımız doğru söyleyenlere değil, yalan söyleyenlere inandılar.
Peki, neden inanmadılar onu da Behlül Dânâ'nın bir kıssasından anlayalım.
Behlül Dânâ (k.s.) bir gün yolda giderken kendini kovalayan müfrezelerden kaçan Abdurrezzak ile karşılaşır.
Abdurrezzak: Aman Behlül bana yardım et kaçmam lazım!..
Behlül sırtında taşıdığı boş çuvalı açar: Gir içine, der.
Abdürrezzak içine girince, vurur sırtına çuvalı yoluna devam eder.
Biraz sonra Abdurrezzak'ı takip eden bir müfreze ile karşılaşır.
Sorarlar, Behlül, Abdurrezzak'ı gördün mü?
Gördüm sırtımda der. Ama onlar bu cevaba güler ve giderler!…
Biraz sonra bir müfreze daha. Behlül, Abdurrezzak'ı gördün mü?
Cevabı aynıdır. Gördüm sırtımda!.. Olay üçüncü kez tekrar eder.
Emniyetli bir yere gelince Behlül torbayı açar ve Abdurrezzak'ı indirir.
Abdurrezzak: Aman Behlül ne yaptın?
Hem beni kurtarmaya söz verdin hem de gammazladın...
Behlül gülümser ve der; Merak etme!
Onlar hakikate inanmazlar, hakikati söyleyene hiç inanmazlar.
Oysaki hakikat açıktır.
- Üniversite mezunu işçiler / 29.07.2024
- Kurbandan maksat / 14.06.2024
- Herkes, şehrül-emin olabilir mi? / 16.01.2024
- Ömür sermayesi bitmeden / 11.01.2024
- Şafakta Savaşanlar -2- / 08.12.2023
- Şafakta Savaşanlar -1- / 07.12.2023
- Şimdi ekim zamanı / 25.10.2023
- Onlar hakikate inanmazlar / 19.07.2023
- Kurban kesmek / 26.06.2023