Yüce Allah (c.c) adildir ve adaleti emretmektedir. Peygamber Efendimiz bu emri hayatı boyunca layıkıyla yerine getirmiştir ve halifesine de (İmam Ali) adaleti emretmiştir.
İmam Ali'de, adaleti şahsında yaşamış, yaşadığını topluma ve devlet yönetimine yansıtmıştır.
İmam Ali Efendimiz, Malik b. Eşter'i Mısır'a vali olarak atadığında nasıl bir yönetici olması gerektiğini, yapması ve yapmaması gerekenleri içeren bir ahitnameyi ona vermişti. İşte o ahitname (talimatlardan) birkaç örnek:
Adalet
"Eşin, dostun, ahbap ve arkadaşlarının istek ve arzuları halkın huzurunu kaçırırsa, Allah'ın rızasına aykırı davranmaktan uzak durmalısın. Eğer aksini yaparsan zulmetmiş olursun…
Taraflar tam dinlenmeden karar vermemeli
Olayları çarpıtmamalı
Hatasında ısrar etmemeli
Hakka teslim olmaktan çekinmemeli
Mahkeme sırasında bir tarafı tutmamalı
Haklıya hakkını vermeli
Aşırı isteklerden uzak durmalı
Kavgalı tarafların talepleri konusunda bıkkınlık göstermemeli
Şüpheli konuları derinlemesine inceleyerek tekrara karar vermeli
Övgü ve dalkavuklara kulak asmamalı
Taraflara karşı sesini yükseltmemelidir."
Adalet örneği
"Hz. Ali (a.s) halifeliği döneminde kendisi hakkında yapılan bir şikayet üzerine Şüreyh'in başkanlık ettiği mahkemeye çıkmıştı. Ve Hz. Hasan'ı şahit olarak getirmişti.
Şüreyh, evladın babası lehine şahitlik edemeyeceğini söyleyerek, Hz. Hasan'ı (a.s) şahitliğini reddetti. Hz. Ali, hakimin kararını beğendi…"
İmam Ali diyor ki; "Ben, Hz. Peygamberin (sav); "Bir ümmetin zayıfı, kuvvetlisi ile eşit tutularak hakkını alamayınca, o ümmet hiçbir zaman kuvvetlenemez ve mukaddes olamaz" diye buyurduğunu birçok yerde duydum."
Eşitlik ve insan hakları
Hz. Ali, halifeliğe gelince Allah Resulünün yaptığı gibi Beytülmalden herkese eşit miktarda hisse verilmesi uygulamasını hayata geçirdi…
Biri Arap, diğeri İranlı olan iki kadına yiyecek ve dirhemleri eşit olarak pay etmişti. Arap olan kadın; Vallahi, ben Arab'ım. Bu ise Acem" dedi.
Bunun üzerine Hz. Ali, ona; "Vallahi! Bu ben malda İsmailoğulları lehine İshakoğulları aleyhine fazla bir hak görmüyorum" diye cevap verdi.
Hürriyet ve düşünce özgürlüğü
Hz. Ali, ibn-i Mülcem hakkında; "Beni öldürecek olan budur" dedi. Onu niye durdurmadığını soranlara ise "O, henüz beni öldürmemiştir" cevabını verdi.
Hz. Ali'ye göre fiiliyata dökülmeyen eylemler cezalandırılamaz…
İngiliz Mr. Carleyl, Kitab'ul Ebtal'da şöyle diyor;
"Ali, kendi adaleti ile öldürüldü. Yani eğer adaletli davranmayıp da, cinayetten önce kısas uygulasaydı, öldürülmezdi.
Nitekim sultanlar en küçük suizanda çocukları, eşleri, kardeşleri ve akrabaları bile olsa hemen onları öldürmektedirler. Ama Ali, şeriattan ve dinden dışarı bir adım bile atmayan tek insandı. Katilini kesin olarak bildiği halde ondan henüz zahirde bir şey görmediği için sevgisini esirgemiyordu…
Hz. Ali, Haricilerin kendisiyle savaşacaklarını bilmesine rağmen onlar harekete geçmeden hiçbir eylemde de bulunmamıştır." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eseri sh; 783-793)
Dış siyaset anlayışı
"Düşman, seni barışa davet ederse bunu reddetme. Çünkü bunda Allah'ın rızası vardır. Zira barış, asker için rahatlıktır. Kaygıları giderir, beldenin emniyetini sağlar.
Ancak! Barışta da olsan düşmanından sakın. Zira düşman gaflet anını gözetir. Tedbirini al, iyi niyete teslim olma.
Düşmanla bir anlaşma yaptığın zaman ya da ona bir söz verdiğinde ahdini gözet, verdiğin sözü tut, hıyanet etme, verdiğin sözü korumak için canını siper et, düşmanını aldatma…
Sıkıntı olabilecek anlaşmalara girme. Güven verdikten sonra batıl söze uyup da, haktan sapma.
Allah adına yaptığın anlaşmayı zorda kalsan da haksız yere bozma. O zorluğa sabret ve sonra da zorluğun kalkmasını bekle…
Mezalim mahkemeleri
Hz. Ali döneminde temyiz yetkisinin devlet başkanına ait olduğunu görüyoruz. Bu maksada yönelik olarak bugünkü Yargıtay dediğimiz kuruma benzer bir yüksek mahkeme olan Mezalim mahkemesi kurulmuştur.
Hakkında dava açılan makam ve mevki sahibi kişi ya da kişilerin, kadı tarafından verilen hükmü reddetmesi ya da bir davacının, hakkında verilen hükmün doğruluğu konusunda şüpheye düşmesi durumunda adı geçen Mezalim mahkemeleri devreye girerdi.
Esnaf ve tüccarın denetlenmesi
Hz. Ali çarşı ve pazarları sıkı bir kontrole tabi tutardı… (bu kontrollerin birinde) Esnafların daha önceden bazı yerleri işgal ettiklerini görünce bunun, doğru olmadığını belirtti ve şöyle dedi;
"Müslümanların pazarı, onların mabedi gibidir. Kim bir yere daha önce yetişirse, orası ancak satışını bitireceği ana kadar onundur."
"Ey ticaret erbabı! Dürüstçe alıp, dürüstçe verirseniz selamet bulursunuz."
"Kileyi ve tartıyı tam yapın. Etli kemiğin iliğini çıkarıp, satmayın."
"Satın ancak yemin etmeyin. Zira yemin malı sattırır. Ancak bereketi giderir."
Fiyatların denetimi ve karaborsacılık
Hz. Ali (a.s) ihtikar yani karaborsacılığı şiddetle men eder. O'na göre karaborsacılık, vurgun ve stokçuluk gibi istenmeyen fiiller hep insanların hırsından doğar.
"İnsanların çoğunda aşırı hırs ve bencillik vardır. Önemli mal ve emtiayı stok edip, zamanı gelince değerinin üstünde bir fiyatla satarak halkın alım gücünü zorlar ve huzursuzluğa sebep olurlar.
Tüm halkı etkileyen bu zarar kapısına göz yummak valiler için büyük bir eksikliktir."
"Stok ve karaborsacılık yapan esnafı, aşırı gitmeden ve örnek teşkil edebilecek bir şekilde derhal cezalandırmak gerekir." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eseri sh; 795-829)
Bu anlayışı günümüze taşıyan Merhum Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızı her daim rahmet ve hasretle anıyor ve de insanımızın bu hakikatleri anlaması, uygulanması için taraf olmasını umut ediyorum.
- AKP, Türkiye’de fakirliği bitiren partidir! / 20.11.2024
- Türk Milleti nasıl sıradanlaştırıldı? / 18.11.2024
- AKP’den önce Suriye’de PYD yoktu / 17.11.2024
- Siyasetin gündeminde sen yoksun kardeşim / 16.11.2024
- İİT-İsrail ve Erdoğan / 15.11.2024
- MHP ile başlatılan süpernova / 14.11.2024
- Sayın Erdoğan’ın 10 Kasım açıklamaları / 13.11.2024
- Atatürk çok büyük bir adammış vesselam -2- / 11.11.2024
- Atatürk çok büyük bir adammış vesselam -1- / 10.11.2024